Olive translate English
2,249 parallel translation
Olive çıkageldiğinde...
Emerson? -... as Olive came in from the cold.
Ama artık bunu yapabileceğimi sanmıyorum. Seni seviyorum Olive.
I did wanna use you to squeeze the feelings I had for Ned out of my head but I don't think that I can do that now.
- Seninle vakit geçirmeyi seviyorum.
Well, I like you, Olive.
Elimde alışveriş çantası, bir torba kedi kumu,... bir şişe zeytinyağı... - ki onsuz kesinlikle yaşayamam - ve kocaman bir demet ağaç dalıyla metroya girdiğimde anladığım ilk şey, dalları almakla hata etmiş olduğumdu.
And the first thing I realized when I got to the subway with my groceries, a bag of cat litter, a bottle of olive oil I absolutely could not live without, and a huge bunch of branches was that the branches were probably not a good idea.
Macaroni Grill'deki garson gibi, Olive Garden'daki garson gibi, Buca di Beppo'daki garson gibi.
Like the waiter at the Macaroni Grill, the waiter at the Olive Garden, the waiter at Buca di Beppo.
Bardan bir zeytin kap gel, Iütfen.
Grab me an olive from the bar, please.
Sana zeytin dalı uzatıyor.
He wants to offer you an olive branch.
Bar, zemin, duvarlar, tavan, masalar, sandalyeler, bardaklar, her şey.
Either stay awake or grab onto the olive. I gotta go, ok? Ok, pally.
Votka martini, sek, ekstra zeytinli.
A vodka martini, dirty, extra olive.
İstediğin Olive Garden, P.F. Chang's Chinese Bistro...
Go into any Olive Garden, P.F. Chang's Chinese Bistro...
Zeytinimi sen yiyebilirsin.
You can have my olive.
Kalan zeytini dişlerinin arasına alıp, ısırıyor.
She takes the olive and then she bites down on that.
Zeytinyağını versene.
Pass the olive oil.
Palmiye ve zeytin ağaçları, bir TV odası, bir jakuzi, masajlar...
Palm and olive trees, a TV room, a Jacuzzi, massages...
Bu arada birkaç tane yağlı somun ekmek al!
And pick up a few loaves of olive bread while you're at it!
Hey, zeytin yağı, patlak gözlü olanın seni seçtiğine inanamıyorum.
Hey, Olive Oyl, I can't believe you picked Bluto over Popeye.
Biletini kesmeme ramak kaldı.
I'm this close to freezing her olive ( sp? ).
Agnes makarna yapıyormuş da zeytinyağı bitmiş.
Agness made some pasta thing, and she ran out of olive oil.
Ben olsaydım sızma zeytinyağını tercih ederdim.
I would rather say extra virgin olive oil.
Olive Garden garsonu onunla gitmek istememiş o da 1 metre gidip sızıvermiş.
Olive garden waitress wouldn't go home with him, so he drove 3 feet and passed out.
Sana bir zeytin dalı lazım.
You need an olive branch.
Oliver'ın ondan hoşlandığını biliyordum bu sene okulda durumunun nasıl olduğunu konuşmak istedim.
I knew Olive liked her, so I wanted to talk { \ to her } about how things were going for him at school this year.
Zeytin?
Olive?
Burası Olive Garden'a mı benziyor?
Does this look like Olive Garden?
Macaristan kaynaklı, çoğunlukla'dört ayaklı zeytin ağacı'deniliyor çünkü çoğunlukla meşe palamudundan oluşan sıkı bir diyetle besleniyorlar. "
Originating from Hungary, they are often called'four-footed olive trees because they are fed a strict diet of mostly acorns. "
Çünkü o güzel mahallene hemen dönemeyeceksin.
'Cause you sure ain't going home to Olive Oyl and Sweet Pea any time soon
Daniel, R, Olive, Ah, 2-4-9.
Daniel, R, Olive, Ah, 249.
Daniel, R, Olive, Ah, 2-4-9, 4-H-G.
Daniel, R, Olive, Ah, 249, 4HG.
Bu baharatlı zeytinyağını kullandım. zeytinyağımızın son kalıntıları... Çünkü yakında zeytinyağıda kullanamayacağız.
I use this spicy olive oil, and it's the remnants of our olive oil...'cause pretty soon we won't be able to use olive oil.
Burada olmamın sebebi, birinci sınıftan bir arkadaşımızın bloguma yazıp beni buraya davet etmesidir.
The reason why I'm here is because a first-grader called Olive... wrote to me on my blog and asked me if I would come.
- Wilshire ve Olive'in oradayım.
Wilshire and Olive. - OK. All right, I'm on my way.
Sonra, Yunan herif demiş ki... "En azından zeytinin nereye gittiğini biliyoruz."
So then the Greek guy says, "Well, at least we know where the olive went."
Zeytin bahçesine gittim.
I went to the olive garden.
Boğazına kaçan zeytini çıkardığımdan beri.
since I heimliched that olive out of your throat.
Olive.
Olive.
Hatırladın mı, Olive?
Do you remember, Olive?
Bekledim, Olive.
I waited, Olive.
Lütfen, Olive.
Please, Olive.
Sorun yok, Olive.
It's all right, Olive.
Hiçbiri senin eline su dökemez.
Your olive skin bests that any day of the week.
Bu zeytin rengi.
This is olive.
Evet 3 demir yapımı kelepçe.Kaç palyaçonuz varsa hepsini isityoruz
# # I said I've fallen... # # Yeah, I'm gonna need three iron maidens. I'm looking for handcuffs, firecrackers, lube, olive juice... this might sound weird, but how much are clowns?
28lerinde, zeytin tenli, kıvırcık saçlı.
Late twenty, olive skin, kinky hair.
Kadehteki zeytini gördün mü?
See the olive?
Deruelle, oyuncuları payete ya da zeytinyağına buluyor, mavi ruj kullanıyor,.. ... çok renkli makyaj yapıyordu.
actors covered in sequins or olive oil, blue lipstick, multicolour makeup.
Hayır, vodka martini istiyorum, sek, zeytin de olsun.
I would like a vodka martini, dry, with an olive.
Olive Garden'da neredeyse buluyordum ama komi olmak için çok uzun boylusun dediler.
I almost got in at Olive Garden, but they said I was too tall to be a busboy.
Olive'deki ev için aramıştım.
Yeah, I'm calling about the house on Olive.
# Kırmızı ve sarı ve yeşil ve kahve ve kızıl ve siyah ve bej ve turuncu... #... ve lâl ve zeytin ve mor ve açık kahve ve eflatun ve altın ve çikolata... #... ve leylak ve krem ve koyu kırmızı ve gümüş ve gül... #... ve gök mavisi ve limon ve kızıl kahve ve gri, mor ve beyaz ve pembe ve portakal ve mavi!
It was red and yellow and green and brown and scarlet and black and ochre and peach and ruby and olive and violet and fawn and lilac and gold and chocolate and mauve and cream and crimson and silver and rose. Azure and lemon and russet and grey. Purple and white and pink and orange and blue!
Vur beni, Olive.
Shoot me, Olive.
Olive...
Olive.