Olumsuz translate English
4,004 parallel translation
- Duygular birbirleriyle savaşamazlar. - Olumsuz.
- Emotions can't really fight each other.
841, görüntü alıyor musun? Olumsuz.
841, do you have a visual?
841... 841, görüyor musun? Olumsuz.
841... 841, do you have a visual?
Ama daha da önemlisi, Timothy Brown'ın elleri barut izi hususunda olumsuz sonuç verdi.
But more importantly, Timothy Brown's hands tested negative for gunshot residue.
- Olumsuz.
- Negative.
Wendy Howser'ın ellerindenki atış kalıntısının incelemesi olumsuz çıktı.
And the GSR swab from Wendy Howser's hands, it came back negative.
Olumsuz.
Negative.
Geçmişimiz çirkin yüzünü gösterdiğinde genellikle altı sıra çok keskin diş ve olumsuz bir mizaca sahip değildir.
When our past rears its ugly head, it usually doesn't have six rows of razor-sharp teeth and a bad attitude.
Olumsuz duyguların sabitleştiğinde canının ne kadar sıkıldığını biliyorsun.
You know how depressed you get when you fixate on negative emotions.
Olumsuz.
Negative. Out.
İşçi Partisinden Hans Christian Thorsen de Ravn'ı önemli ve yenilikçi bir tercih olarak değerlendirdi. Yeni Demokratlar'ın yeni adayı hakkında olumsuz konuşacak birini bulmak zor görünüyor.
Thorsen in the Labour Party sees the choice as serious and innovative..... difficult to find anyone who has anything negative to say about the New Democrat candidate
Bakalım olumsuz bir bulgu, geçmişte işlenmiş bir suç bulabilecek misiniz.
See if there any red flags, past crimes.
- Kesinlikle. - Birçok ekonomik analiz çevre vergilerinin hepsinin olumsuz yük olmadığını gösteriyor.
There are quite a few economic analyses now showing that green taxes are not a negative burden.
Bu sözde eğitim DVD leri, Onu izleyen Çocukların gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebiliyor.
This so-called educational DVD may have even stunted the development of the kids who watched it.
Gazeteler, dün gece TV1'deki performansınıza dair olumsuz yorumlarla dolu.
There was criticism of your performance in the party leaders panel...
Üstelik yeni bir girişimde bulunmayı düşünen küçük işletmelere de son derece olumsuz bir sinyal verir.
And it's disheartening for entrepeneurs who want to take any initiative.
Fakat neticesiz veya olumsuz çıktığında belki hâlâ dışarıda bir yerdedir diye düşünüyorsun.
And when they turn up inconclusive or negative, you think maybe, just maybe, she's still out there.
Olumsuz.
I've lost him.
Olumsuz durumda maddi değişimi.
A material adverse change.
- Kent şarkısı birden olumsuz tepkiler topladı.
The Kent song has suddenly gotten some negative traction.
İmzalatabileceğim bir alçımın daha olması fikri hoşuma gitti ama bence olumsuz yönleri pozitif yönlerden fazla.
I like the idea of double the signings, but I think the negatives outweigh the positives.
Olumsuz, bu kadar mızmızlık yeter!
Nay, enough dithering!
Olumsuz hisler yaşamaya başladığında elindeki saç lastiğiyle oynar.
When negative feelings about the event start to take over, she snaps the rubber band.
Sonunda fotografik hafızanın olumsuz tarafını bulduk.
Finally, the downside to an eidetic memory.
Bu da hakkınızda olumsuz düşündüğümden değil size ciddi oranda saygım var ama böyle alışılmadık bir düzen işimi tehlikeye atabilir.
It is not'why'does not have a high opinion of yourself, enormous respect in your comparisons, I have them, but... Agreement so'unconventional might jeopardize my place here.
Bill, biliyorum çalışmayı daha önce de riske atmıştım. Ama bu seferki farklı. Bunun araştırmayı olumsuz etkilememesi gerekiyor.
Bill, I know that I put the study at risk once before, but this is different, it shouldn't comprise our research in- - in any way.
Ülkeyi yeniden adlandırma oylaması olumsuz sonuçlanır, ve dinar da Makedonya'nın meşru para birimi olarak kalır.
The vote to rename the country would fail, and the denar would remain the currency of Macedonia.
Orta Yol Partisi Birgitte Nyborg ve Yeni Demokratlar hakkında olumsuz yayın yapmak için var güçleriyle çalışıyorlar.
The Central Party tries Nyborg and bring. discredit her party
- Büyük ölçüde olumsuz haberlerdi.
- Even negative attention.
Ama Kruse bu sabah bütün gazetelerde olumsuz başlıklara konu oldu. Yani seçim sonuçlarına kesinlikle yansıyacaktır.
But Kruse is slated in the press and we see solid back in the results.
Olumsuz efendim. Yüzeye ateş etki etmiyor.
Negative, sir, fire is ineffective against the surface.
Olumsuz. Bu bizim hedefimiz.
Negative- - that's our target.
Bu konuya neden bu kadar olumsuz bakıyorsun?
Why are you being so negative about this?
Olumsuz bakmıyorum.
I'm not.
Olumsuz hiçbir şey duymak istemiyorum.
I don't want to hear any negativity.
Olumsuz, Başkan kurtarılacak!
Negatory, the President will be rescued!
Kampanyanın, adının McVeigh olması nedeniyle olumsuz bir izlenimi var.
The campaign has red flags due to his name, McVeigh.
Su için çok olumsuz bir durum.
That is a negative on the water.
Hey, sakin ol, olumsuz Nancy.
Hey, easy, negative Nancy.
Uh, hayır, olumsuz, Amirim.
Uh, no, negative, Chief. Bleeding too heavy.
Olumsuz, bu çok uzun sürer.
Negative, that would take too long.
Brad'la ben, üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu düşünüyoruz... Belki biraz ağırdan almanın vakti gelmiştir.
Brad and I feel he's a bad influence on you and maybe it's time to slow it down.
Umarım olmaz ama olumsuz yanıt alırsak başka seçeneklerimiz de var.
Well, I hope he doesn't, but if the answer's negative, we still have options.
Teşekkür ederim ama cevabım hâlâ olumsuz.
Thanks, but the answer is still no.
Sonuç olumsuz mu çıktı diyorsun?
Are you saying it's negative?
Kan sayımı ve EEG yapmanızı, olumsuz çıkarlarsa da MR çekmenizi isteyeceğim.
I want you to do a blood count, an EEG, and if they're negative, get them MRIs.
Olumsuz, komutanım.
- Negative, sir.
- Olumsuz cevap verinde ne oldu?
And what happened when you told her no?
- Olumsuz. Kadın bu!
- Negative, it's a female.
- Olumsuz.
Negative.
Olumsuz.
That's a negative.