English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ O ] / Orders

Orders translate English

17,427 parallel translation
- Fournier'e emirleri veren ve onu mesaj vermek için bırakan kişide bitiyor.
It stops with whoever gave him orders - and left him as a message.
O şoförü ben alacağım, Hector'un emri.
I'm picking up that driver... Hector's orders.
Karım hakkında bana emir verme!
Do no'give me orders about my own wife! Claire!
Ancak Fraser Klanı ile birlikte savaşmayı seçersen bu durumda itiraz etmeden emirlerime saygı göstereceksin.
But if you choose to fight with Clan Fraser, then you'll respect my orders without objection.
Emirlere uymayı kabul ettiğini sanıyordum.
I thought you agreed to follow orders.
Fraser Klanı ile birlikte savaşmayı seçersen, emirlerime de itirazsız saygı göstereceksin.
If you choose to fight with Clan Fraser, then you'll follow my orders without objection.
Adamlarına yeni emirleri beklemelerini söyle.
Tell your men to await further orders.
- Emir mi aldık Jamie? - Hayır.
Have we orders, Jamie?
İçkileri benim elverişli sistemimle vereceğiz.
We're gonna use my streamlined system to process drink orders.
Kendi ilkeleri var.
They have their orders.
- Doktor tavsiyesi!
Doctor's orders!
- Emirleri bekle.
Wait for orders.
Yargıç cezai ehliyetinin olup olmadığına dair bir duruşma talep ederse şahitlik için çağrılabilirim.
If the judge orders a hearing on the issue of your competency I might be called to testify in court.
Emirleri takip et.
Following orders.
Başka konularda da birtakım hikayeleri varmış. Uzaklaştırma emirleri, gibi.
He's got quite a history with a few other things, too, like restraining orders.
- Emir böyleydi.
On anyone's orders.
Sonra da içki sipariş etti.
Then he orders a drink.
- Emirleri ben veririm Ajan Miller.
I'll give the orders, Agent Miller.
Artık ben veriyorum.
I'm giving the orders now.
- Ona zarar verilmeyecek emri vermiştim.
I gave orders for her to remain unharmed.
Geçmişte Meksika mafyasının... çetelere verdiği bir talimat vardı.
Back in the day, the Avenues had standing orders from La Eme.
Bize Han'ın emirlerini gösterin.
Show us the Khan's orders.
Görev yerlerinize dönün, emirleri hemen göstereceğim.
Return to your post, defend your position, and I will produce the orders promptly.
Emirlerimi uyguladıkları için onları azarlama.
Do not chide them for following my orders.
Hanımın emriyle Naip Vekili'ne hizmet ediyorum, keşiş.
I am serving the Vice Regent, monk, at my Khan's orders.
Kaptan Poldark, sizi Truro Hapishanesine götürme emri aldım.
Captain Poldark, I have orders to take you to Truro gaol.
Tüm bunların arkasında kimin olduğunu biliyor ve konuşacak.
He knows who was giving the orders for all this and he will talk.
- Nakil emirleri, şeytan köpek.
Transfer orders, devil dog.
Emirleri takip ediyorlar.
They follow orders.
Tek bildiğim, Müdür seni görmek istiyor çünkü Emirleri takip etmedin, nedenini bilmek istiyor.
All I know is the Director wants to see you because you didn't follow orders and he wants to know why.
Hayır, sana öğrettiğim ilk şey Emirleri yerine getirmekti.
No, the first thing I ever taught you was to follow orders.
Her defasında aynı şeyi tekrarlamak kalbimi kırıyor ama biliyorsun, seni dışarı yollayamayız. Üzerinde yasaklama emri var. Ve tedavi planına uymalısın.
It breaks my heart having to repeat this every time, but you know we can't let you out, you're under restraining orders and must respect the therapeutic plan.
Barakaların yanına yaklaş ve emrimi bekle.
You have it contained to the huts on my orders.
Kuru götlü orospu çocuğu sırf emirlerine uyuyoruz diye nehrin aşağısında kendi kardeşini satmaya kalkıştı.
Scrawny-ass son of a bitch wants to sell his own brothers down the river'cause we followed our orders.
Emirlere uyacak mısın uymayacak mısın, Prewitt?
Are you going to obey orders or not, Prewitt?
- Emir dışı bir hava saldırı desteği verdin, değil mi?
- You called in an airstrike without orders, didn't you?
Vali'nin emirleri.
Orders of the Governor.
Bu sabah resmen bütün insanların "Bölge" olarak adlandırılan yeri terk etmeleri gerektiğini belirttim.
This morning I officially signed the orders requiring all humans to vacate the area commonly referred to as the Zone.
4 tane uzaklaştırma emrim var, 5. üzerinde çalışıyorum.
I have four restraining orders, and I'm currently working on a fifth.
# Orada durup alacaksın tüm gün sipariş #
♪ And there you will stay, taking orders all day ♪
General Washington verdiği, Çok özel bir görevimiz vardı.
We have very specific orders from General Washington.
Sen de öylece emirlere uyacak mısın?
And you're just going to follow orders?
Emirler, günlük raporlar, e-mailler.
My orders, daily briefings, emails.
Seni geri götürmemiz emredildi.
Orders said to bring you back.
Komiserin emri.
Captain's orders.
Emirleriniz nedir?
Orders.
Emirleriniz?
Your orders?
Emir almadığını sanıyordum ama şimdilerde hain Gonzales Videla'nın bir uşağısın.
I thought you did not take orders, But is now a footman of the traitor Gonzales Videla.
Yerel koministlerin öldürülmesini emredince bu eğitimli maymunlar itaat etmeli.
When he orders the local communists to be killed, This trained monkey must obey.
Doktor tavsiyesi.
That's doctor's orders.
Emirler böyle.
Those are our orders.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]