Orphanage translate English
1,712 parallel translation
Kate gidince yetimhanedeki çocuk sayısı tek'e düşmüştü O yüzden bir müddet arkadaşsız kaldım.
When Kate left, there was an odd number of kids at the orphanage, so I was buddyless for a while.
Gidip yetimhanede çocuklara kukla gösterisi yapmam lazım.
I got to go do a puppet show for the kids at the orphanage.
Yetimhanede mi?
At the orphanage?
Atlanta'da ki tekstil işini devrettim. O parayla da yetimhaneyi satın alacağım.
I sold my clothing business in Atlanta, and I'm going to use the money to buy the orphanage.
Az evvel Deion'a ikimizin yetimhanedeyken sıkı arkadaş olduğumuzu anlatıyordum.
I was just telling Deion that you and I were buddy partners at the orphanage.
Ve böylece Deion emlak işinde epey tecrübe edindi. O yüzden yetimhaneyi satın almak için bana yardım edecek.
And so Deiors got all this experience in real estate, so he's going to help me buy the orphanage, Norbit.
Yani, şu an yetimhaneyi almanın... finansal olarak doğru bir adım olmadığını düşünüyorum.
It's just that I don't think buying an orphanage is the right move financially right now. That's all.
- Merhaba. Kate benim yetimhaneden eski bir arkadaşım.
Kate's an old friend of mine from the orphanage.
Yetimhane oyuna dahil oldu.
The orphanage is in play.
Kadının bize yetimhaneyi nasıl satın almayı planladığınızı anlattı.
Your woman was telling us how y'all was planning on buying the orphanage.
Kadının satın almayı düşündüğü yetimhane devasa bir mülk. Şehrin dışında ve ticari alan içinde.
That orphanage she buying, that's a huge property, outside of town, zoned commercial.
Nobit, yetimhanenin bir parçası olmanı gerçekten çok istiyorum.
Norbit, I really want you to be a part of the orphanage.
Şu benim büyüdüğüm yetimhaneyi biliyorsun.
You know, I was at this orphanage when I was raised, and...
Oradaki diğer insanlar... yetim çocukları bugün Su Parkına götürüyorlar. O yüzden benden de vicdan borcumu yerine getirmemi rica ettiler. Bende üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum.
And the people from the orphanage and now they're taking other orphans to Raging Waters so they asked me to come and give back to the community, so I'm trying to, you know, do my part.
Yetimhanenin alkol ruhsatı işi.
The liquor license on the orphanage.
Norbit, eğer bu kağıtlar bu gece imzalanmazsa.... yetimhanenin tadilatına başlayamayız.
Norbit, if you don't get these papers signed tonight, we can't start the remodel on the orphanage.
Neden Latimore'lar benden yetimhanenin alkol ruhsatını yenilememi.... istesinler ki?
Why would the Latimores want me to renew the liquor license at the orphanage?
Tatlım, insanlar diyor ki bu adamlar yıllardır yetimhaneyi... ele geçirmeye çalışıyorlarmış.
Baby, people say they've been trying to get their hands on that orphanage for years.
Latimore'lar yetimhaneyi ele geçirmek istiyorlar, Norbit.
Scram! The Latimores are trying to take control of the orphanage, Norbit.
Burada kalıp yetimhanede Kate'e yardım edeceğini sanıyordum.
I thought you stick around, help Kate run orphanage.
Deion ve biz yetimhaneyi meme-bar'a çevireceğiz.
Deion and us is gonna turn the orphanage into a titty bar.
Yetimhaneyi de senden çalacaklardı.
They were gonna try to steal the orphanage from you.
Yetimhaneyi elinden almak için o kağıtları sana kim imzalattı?
Remember the one that got you to sign the papers to steal the orphanage?
Kate'le beraber yetimhaneyi devraldık ve rüyalarımız gerçek oldu.
Kate and I took over the orphanage and it was a dream come true.
"St John Yetimhanesi"
Orphanage St John
Fakat onun olduğu yetimhanede Garfield önceden suikasta kurban gitmişti...
But the orphanage where she placed Garfield was assassinated just before...
Yetimhaneden sonra, insanlardan da korkmaya başladım.
Then after the orphanage, I was afraid of people.
Bizi yetimhaneye falan da verebilirdi.
He could have given us to an orphanage or something, you know.
Beni yetimhaneye vermesi için babama baskı yapar.
She'll force my father to put me in an orphanage.
Beni bir yetimhanede bırakıp daha iyi bir dünyaya kaçmış.
He left me in an orphanage and cleared out to build a better world.
Yetimhanedeyken...
At the orphanage...
Sanırım yetimhaneyi yaktığım ve sarhoşken papayı aradığım kısmı atladın.
I THINK YOU'RE LEAVING OUT THE PART WHERE I BURNED DOWN THE ORPHANAGE AND DRUNK-DIALED THE POPE.
Onu bir kaplumbağa yetimhanesinden almıştım.
I got him from a turtle orphanage.
Kendi kaplumbağa yetimhanemi açmak istiyorum.
I want to have my own turtle orphanage.
Temizlerdim ama uyandıklarında sihirli çoraplar bizi bir çay kaşığı lapa için temizlik yapılması gereken İngiltere'de bir yetimhaneye götürecekti.
And I would've cleaned up, but when they woke up, the magic socks were gonna take us to an orphanage in England where they had to tidy up in exchange for one teaspoon of gruel.
Daha bebekken Battery Park Yetimhanesi'nin merdivenlerine bırakılmış.
She was left on the doorstep of the Battery Park Orphanage as an infant.
Yetimhaneye geri dönmeyi tercih eder misin?
Would you rather go back to the orphanage?
Yetimhanede hepimizde bir tane vardı.
We each got one at the orphanage.
Yetimhanede yemeklerimiz için önce dua etmemiz gerekiyordu.
We had to pray over our food at the orphanage.
Yetimhanede 300 çocuk ve sadece bir hemşire vardı... o yüzden ben yardımcı oluyordum.
At the orphanage there were 300 kids and only one nurse... so I helped out.
Bu şekilde en azından, yetimhanedekiler ona buraya gönderildiğimizi söylerler.
Least this way, the orphanage can tell him we were sent here.
Babam, beni ve Jacob'u yetimhaneye bıraktığı zaman bu mektubu elbiseme iliştirmişti.
Well... when my pa dropped me and Jacob off at the orphanage... he pinned this letter to my dress.
Yetimhaneden bana gelen bütün kızların arasından, en büyük değişimi geçiren sen oldun.
Of all the girls who have come to me from the orphanage, It was you who underwent the greatest transformation.
Bir yetimhaneden geldiler, benim Danimarka'dan gelip işe başlamamla aynı zamanda.
They came from an orphanage, about the same time I came from Denmark to take up appointment.
Her ayın ilk perşembesi bölgenin yetimhanesine gideriz, bir çocuk seçeriz, onu eve alıcağımızı söyleriz ve sonra orda bırakıp kaçarız.
The first Thursday of every month we go to a local orphanage, pick out a kid, fill out all the paperwork and then don't take him home.
Hani Hindistan'da bir çocuk yuvasındaydın?
Weren't you in India at the orphanage?
Yetimhane!
An orphanage!
Beni bir yetimhaneye göndermek istiyorsun!
You want to send me to an orphanage.
Onu yetimhaneye götürdüler.
They took her to an orphanage.
Yetimhaneden.
From orphanage.
Bu yetimhanenin parası!
That's the money for the orphanage!