English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ O ] / Oteller

Oteller translate English

429 parallel translation
Oteller, kafeler, barlarda, hatta evimizde polis baskısı altında yaşadığımız artık yeter!
It is no longer acceptable that we're not safe now at any hotel, pub, cafe or even private home from the grip of the police.
Tiyatrolar, oteller, trenler.
Theater, hotels, trains.
Trenler, oteller, tiyatrolar.
Trains, hotels, theater.
Crenshaw oteller zinciri, savaştan hemen sonra, Vogard'ı devraldı.
Crenshaw hotel chain has owned the Vogard since shortly after the war.
- Oteller kabul etmedi.
- No hotel would take him.
Roma'ya yakın oteller de Roma'dakilerle aynı fiyat.
Hotels close to Rome cost the same as in Rome.
Oteller çok kalabalık.
All the hotels were so crowded.
Şehirdeki tüm oteller dolu.
Every hotel in town's loaded.
New York'ta, Bermuda'da birer hafta. En iyi oteller, en eski şampanyalar, en leziz havyarlar, en iyi müzik ve en güzel eş.
The highest hotels, the oldest champagne, the richest caviar, the hottest music and the prettiest wife.
Taksiler, oteller ve İnciller var.
Taxicabs, hotels and Bibles.
Oteller iyi değil.
THE HOTEL'S NO GOOD.
Kolon yığını evler, rokoko oteller ve Yarı-Yunan iş merkezleri inşa edeceksiniz.
You will build colonial houses, Rococo hotels and semi-Grecian office buildings.
Oteller dolu.
All the hotels are full.
Taşımacılık, bahisçiler için kredi, gayrimenkul, oteller, gece kulüpleri.
Transportation, a loan agency for bookies, real estate, hotels, nightclubs.
Sergileri için milyonları harcadılar... Şehir ziyaretçilerle, oteller konuklarla dolu.
They spent millions on their Exposition... the city is full of visitors, the hotels are full of guests.
Süslü arabalar, seyahatler ve lüks oteller ne işe yarar?
" What good are fancy cars, long journeys and luxury hotels?
Şu yabancı oteller ne kadar da sıkıntı verici!
How depressing these foreign hotel rooms are!
Lokantalar da en az oteller kadar dolu olur.
Look, the restaurants are going to be just as full as the hotels.
Orada güzel oteller var.
There are some good hotels there.
Evet, oteller çok lükstü ama Albay'ın dediği kadar da değildi.
The hotels were luxurious, all right, but it wasn't quite like the Colonel said.
- Oteller.
- Hotels.
En güzel yerlerde aynı paraya kalınacak oteller var.
They got hotels in the best neighbourhoods for the same money.
Oteller, cesetleri olduğu konusunda nadiren reklam yaparlar.
Hotels rarely advertise that they have corpses.
Oteller bu salak turistlerle dolu.
The hotels are crawling with tourists.
Bunun gibi oteller ne zaman geldiğine değil vaktinin ne zaman dolduğuna bakar...
Hotels of this sort aren't interested in you when you come in, but when your time is up...
Ama tüm vücutlar, tüm tüylü roplar benzerdir... oteller, heykeller, bahçeler gibi... fakat yoktur dengi seni her gün bulduğum... o eşsiz bahçenin.
But all bodies, all feathered robes, look alike... like all hotels, statues, gardens... but not that unique garden... where I found you every day.
Uçak, oteller, yemekler, bahşişler...
Plane, hotels, meals, tips...
Ona söyledim, insanlar her şeyi kartla borçlanıyor, oteller, mağazalar...
I told him people charge everything - hotels, department stores.
Deauville'de hala..... açık olan bazı oteller var.
You could better have stayed at Deauville there are some good hotels still open over there.
- OTELLER
Pleasure. Hotels
Oteller genellikle sadece havluları değiştirir, çarşafları değil.
Hotels usually change the towels, not sheets
Hanıma köpekleri, kedileri veya maymunları kabul etmeyen bazı oteller bildiğimi söyle.
Tell the lady that I know some hotels..... don't want to take dogs, cats or monkeys.
Oteller, bürolar, hastaneler.
Hotels, offices, hospitals.
Bu operasyona bir sürü para harcadım uçak biletleri, oteller benim bazı kıyafetlerim, seninkilerin hepsi, üzerindeki de dahil.
A lot of money's been spent on this operation what with aeroplane fares, hotels most of my clothes, all of yours including that dress.
Oteller tam da bunun için icat edilmiştir şekerim.
Hotels were invented exactly for this, sweetheart.
Bu otelin de diğer oteller gibi olduğunu sandık.
We thought it was just an ordinary hotel.
- Ve oteller!
- And another bawdy house!
Oteller de aynı şekil.
Same thing in the hotels.
Elbette! Oteller, restoranlar, içkili mekânlar...
Of course, there are hotels, restaurants,
Şu kültürel saçmalığa son verip oteller kısmına geçer misin?
Will you cut the culture crap and get to the hotels?
Oteller faturanızı öder ödemez çıkıp gitmenizi istiyor.
Hotels try to get rid of one as soon as one has paid one's bill.
Kiliseler. Sahiller. Oteller.
Churches, beaches, hotels.
Etkinlikler. Kiliseler. Oteller.
Events, churches, hotels.
Bir Amerikan oteller zincirinden iş teklifi aldım, Sheraton'dan.
I have been offered a job... with a chain of American hotels... the Sheraton.
Oteller daha pratik.
Hotels are more practical.
... oteller, rafineriler, fabrikalar.
Hotels, refineries, factories.
Değiştirdiğimiz oteller Wendy'nin söylediği gibi fırsatçıydı.
We changed hotels cause Wendy said there were prowlers.
Oteller iyidir.
Hotels are fine.
Bu oteller.
These hotels.
Buradaki oteller, Vegas'daki ortaklıklarınkinden daha büyük ve fiyakalı.
The hotels here are bigger and swankier than any of the joints in Vegas.
Oteller, kumarhaneler ve barlarda onu görünmeyen bir tasmayla sürüklüyordu, köpek gibi.
You understand? Not your fault, sweetie. You're terrific.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]