Otesánek translate English
22 parallel translation
"Otesánek".
Otesanek.
Böylece anne biraz yulaf ezmesi yapmış, Otesánek hepsini yemiş ve annesine seslenmiş : " Anne, bana yiyecek bir şeyler bul!
So mother made some porridge, Otesanek ate it all up and he called : Mother, find me something to eat!
Otesánek ekmeği masanın üzerinde görür görmez, göz açıp kapayıncaya kadar tüm ekmeği mideye indirmiş.
When Otesanek saw the bread on the table, in the wink of an eye he ate the whole loaf.
"Tüm ekmeği sen mi yedin?" Otesánek cevap vermiş :
Did you eat all the bread? 'And Otesanek replied :
Ve Otesánek şöyle demiş : " Onu yedim.
And Otesanek said :
Otesánek yiyecek bir şeyler bulmak için kasabaya inmiş.
Otesanek went into the village to look for something to eat.
Özellikle de Otesánek'e sahip ailelerde.
Especially in families with an Otesanek.
Ve ona Otesánek demeyi kes.
And stop calling him Otesanek.
Otesánek önlerine geçmiş ve at da durmak zorunda kalmış :
Otesanek stood in his way and the horse had to stop :
Otesánek domuzların hepsini yutmuş, hatta çobanı da.
Otesanek swallowed them all, even the swineherd.
Dur Otesánek.
Wait Otesanek.
Fakat yaşı kadın çapasını Otesánek'in karnına fırlatmış... ve onu badılcan gibi yarmış!
But the old lady threw her hoe at Otesanek's stomach... and split it open!
- Otesánek.
- Otesanek.
- Otesánek senin lahanalarını yiyor sen de onu çapanla badılcan gibi yarıyorsun, o da ölüyor.
- Otesanek eats your cabbages and you hit him in the stomach with your hoe, and he dies.
Otesánek hakkında neler diyordun bana?
What were you telling me about Otesanek?
- Otesánek hakkında olanı.
- The one about Otesanek.
- Bebek görmüşlerdir ama Otesanek sanmam.
- Maybe a baby, but not Otesanek.
Otesanek hepsini içmiş ve "Bana yiyecek bir şeyler bul!" demiş.
"He drank it all, and said : " "Find me something to eat!" " "
"Evet, anne ve seni de yiyeceğim." Otesanek ağzını açmış...
I did, and, mother, I'll eat you too. He opened his mouth...
Baba Otesanek'in vücudunun bir fırın kadar büyüdüğünü görünce korkuyla yerine sinmiş.
When he saw his body was as big as a stove father cringed.
Otesanek el arabasıyla yonca taşımakta olan bir kızla karşılaşmış.
And he met a girl pushing a cart full of clover.
Ve kız ve el arabası Otesanek'in midesinde kaybolup gitmiş.
And the girl and her cart disappeared into his stomach.