Otursanıza translate English
233 parallel translation
Otursanıza beyler.
Sit down, fellas.
Otursanıza ve biraz Almanca muhabbet edelim?
Will you sit down and we'll have a little German conversation?
— Otursanıza.
- Have a chair.
Otursanıza.
Well, sit down.
- Otursanıza.
- Do sit down.
- Otursanıza.
- Well, do sit down.
- Otursanıza, Bay--Neff'ti, değil mi?
- Neff is the name, isn't it? - Yeah.
- Otursanıza.
- Sit down.
Otursanıza.
Sit down, everybody.
- Otursanıza. - Sağolun.
- Would you like to sit down?
Otursanıza.
But sit down.
Otursanıza.
- Sit down.
Otursanıza?
Won't you sit down?
- Otursanıza?
- Will you sit down?
- Otursanıza Bayan Shmeeler.
- Won't you sit down, Miss Shmeeler?
Otursanıza.
Be seated.
Bizim masaya otursanıza.
Here's our table.
- Otursanıza sinyora.
- Sit down, signora.
- Otursanıza lütfen Bay...
- Why don't you have a seat, Mr...
Nastya Teyze, otursanıza.
Aunt Nastya, sit down.
Otursanıza.
You better sit down.
Otursanıza, Bay Brtko.
Do sit down, Mr. Brtko.
Otursanıza.
Have a seat, do.
Otursanıza.
Do sit down.
Otursanıza.
Have a seat.
Fena değil... otursanıza...!
Not bad... have a seat please...
Otursanıza be!
Sit down!
Lütfen otursanıza!
Please have a seat.
Otursanıza hadi!
Hey come on, sit down.
- Otursanıza.
- Why don't you sit down?
Otursanıza?
Sit down, will you?
Bizimle otursanıza.
Well, join us.
Otursanıza.
Sit down, man.
Otursanıza lütfen.
Sit down please.
Otursanıza?
Why don't you sit down?
Peki, otursanıza.
Well, won't you sit down?
Otursanıza.
Sit down, you two.
Hey otursanıza, içecek birşey ister misin?
MARK, DO YOU WANT ANYTHING TO DRINK?
Lütfen, otursanıza.
Please, sit down.
Otursanıza.
Take a seat.
Otursanıza.
Come in here.
Otursanıza genç bayan.
Sit down, young lady.
Otursanıza Danışman.
Sit down, Counsellor.
Otursanıza.
Grab yourself a chair.
Şöyle otursanıza.
Sit down.
Otursanıza.
Why don't you all sit down?
Otursanıza çocuklar.
Can I get you guys something?
Otursanıza.
Sit down.
- Lütfen, lütfen otursanıza.
Please, please sit down.
- Akşam yemekte bizim masamıza otursanız?
Look, at dinner tonight, why don't you sit at our table? Perhaps.
Otursanıza.
Otherwise I'll think I've made you angry.