Our translate English
454,994 parallel translation
Üzgünüm Bon ama biraz hızlanabilir misin?
Oh, I'm sorry, Bon, but can you speed up a little? We're gonna be late for our massages. Hang on just a minute.
Bizim şeyleri konuşmamak için televizyonu kullanmadığımızdan emin misin?
You sure we're not using the TV to avoid talking about our stuff?
Yatıya kaldı ve bu akşam ilk randevumuza gittiğimiz yer olan İtalyan restoranına gideceğiz.
He slept over and tonight we're going to the Italian restaurant where we had our first date.
En büyük sorunumuz bir moloz parçasın baloncuğu deliyor olması.
Our biggest issue right now is a piece of debris piercing the bubble.
Genetik mirasımız Makedonya'nın küçük bir kasabasına dayanıyor.
Our genetic heritage originates in a small town in Macedonia.
Daha bariz bir tavsiye istersek, sana başvururuz.
If we want any more obvious advice, you're our guy.
Peki ya kendimiz yapsak?
What if we made our own?
İhtiyaçlarımıza uyan bir restoran arıyorum hemen.
I'm searching now for a restaurant that fits our requirements.
Beni biraz kapalı olduğumu düşünmeye sevk ettin ve bu, yeni hayatımıza başlamak için en iyi yol değil.
Got me thinking, maybe I'm a little closed, and that's not the best way for us to start our new life together.
Evliliğimizin yürümesi için kendimi daha iyi ifade edebilmem gerekiyor.
If our marriage is gonna work, I need to be able to express myself better.
Cihazımızın yazılımına ekleyebilirim.
I can code it into our device's software.
Elimizde o nadir maymunlardan birini ele geçiremezsek bu hiçbir işe yaramaz.
It does no good if we can't get our hands on one of those rare monkeys.
Alet edevatımızı alalım.
We'll grab our gear.
Avcımızı vurdular!
- They shot our trapper!
- Yakaladığımız ısının kaynağı bunun pili... -... yani vaktimizi boşa harcadık.
The heat we picked up is from its battery, so we just wasted our time.
Toby, Happy geliyor musunuz? - Yoldayız!
On our way!
Kamplarındaki bilgisayarı takip etmek için teknolojimizi kullanırken çok zayıf bir KIN sinyali fark ettim.
When we were using our tech to track the computer at their camp I noticed a very weak WIN signal.
Az önce bize havan namlumuzu buldun Cabe.
You just found us our mortar tube, Cabe.
Fakat sanırım hedefimizi vurabileceğiz.
But I think we should be able to hit our mark.
Veri tabanını hackledik ve Von Von ağacına doğru gidiyoruz.
We hacked the database and made our way - to a Von Von tree.
Anlayıp anlamadığını bilmiyorum Thiago ama ekibimiz normalde böylesi durumların üstesinden gelir.
I don't know if you can understand, Thiago, but our team normally comes through in these situations.
Yerimizi tespit edebilir misin Gideon?
Can you pinpoint our location, Gideon?
Gizlenme kalkanını etkinleştir ve rota ayarla.
Engage our cloak and plot a course.
Ray'in başka tuhaf şeyler yaptığını görmek zorunda kalmadan gelmelisin.
You need to close in on our position before I have to watch Ray do anymore weird stuff.
En azından eski hallerimizle temasa geçmekten kaçınarak zaman paradoksunun boyutunu küçültmeliyiz.
At the very least, we need to mitigate the scope of the time paradox by avoiding contact with our former selves at all costs.
Sen, ben ve Ray Amiens Kilisesi'ne gidip eski hallerimizin bulması için kanı oraya bırakacağız.
So me, you and Ray, we go back to the Church of Amiens and we leave the Blood for our former selves to find.
Eski hallerimiz mızrağı yok edince bize ne olacak?
What happens to us when our former selves destroy the Spear?
Bizi açığa vurması riskini göze alamayız.
We can't risk her blowing our cover.
- Evet, hem de çok tehlikeli o yüzden gemiye yaklaşmamalıyız.
- Yes, and it's very dangerous so we need to keep our distance.
Şimdiye 1984 için yola çıkarız sanıyordum.
I assumed we'd be on our way to 1984 by now.
Geçmişteki hallerimiz şu an dışarıda bulunuyor.
Our prior selves are out there right now.
Ama bize asla kendi geçmişimize gitmememizi söylemiştin.
But you told us never to revisit our past.
Mızrak arzularımızı, zayıflıklarımızı nefretimizi ortaya çıkarıyor.
The Spear... It draws on our desires, our weaknesses, our hatred.
İçimizdeki karanlığı.
Our darkness.
Geçmiş hallerimizle etkileşime geçmemizin bir sonucu.
- It's the result of us interacting with our previous selves.
Garcia Flynn'in hareketlerimize yön vermesini beklemekten sıkıldım artık.
I, for one, am sick of waiting for Garcia Flynn to dictate our actions.
Sen seçilmiş tarihçimizsin. Her zaman öyleydin.
You're our chosen historian.
Hiçbirimiz ailesinden vazgeçmek zorunda kalmamalı.
None of us should have to give up our families.
Peşimizden gelmelerine olabildiğinde engel olmak için elinden geleni yap.
Do whatever you can to keep them off of our backs as long as you can.
İleri moda görüşümüzü kabullenelim Flynn'i durduralım ve hemen buradan gidelim derim.
I saw we own it, embrace our fashion-forwardness, stop Flynn, and get the hell out of here.
Ve bu da şoförümüz Robert De Niro.
And this here is our driver, Robert... De Niro.
Kardeşimizi hatırlıyor musun?
Our brother... remember him?
Eğer testlerimiz başarılı olursa, herkesin yerini belirleyebileceğiz, nerede olursa, ne zaman istersen.
Garcia Flynn, and the Lifeboat, but if our test works, we'll have the capability to pinpoint anyone, anywhere, at any time you want.
Yüzümüz şu anda devletin bütün arama listelerinde.
Our faces are on every single government watch list out there.
Güne yarım kilo şekerle başlayan bir tek biz değilmişiz.
Apparently we're not the only ones who started our day with a half-pound of sugar.
Affedersin, Danny doktorun tavsiye ettiği bir bebek kitabı okuyor. Kutsal kitabı oldu.
Sorry, Danny's been reading this baby book our doctor recommended, and it's become his bible.
Çocuğumuz zeka küpü olacak.
Our kid is going to be a genius.
"Telefonlarımızı evde bırakalım, kimseyle uğraşmayalım."
"Let's leave our cell phones at home so nobody bugs us."
Tamam, Bu akşamki 65 gösterimizden ilkine...
Okay, for the first of our 65 performances tonight...
Gözümüze bir maymun takıldı.
Got our eyes on a monkey.
- Kaptan, kalkanlarımız tükenmek üzere.
- Captain, our shields