Overlook translate English
628 parallel translation
Artık o aptal insanların yaptıklarına göz yumamayız. Anlamsız savaşlarını devamlı tekrar etmelerine, körü körüne felaketleri tetiklemelerine...
We can no longer overlook what those foolish humans are doing, repeating their pointless wars over and over, blindly triggering disasters.
Bu, göz ardı edemeyeceğimiz bir fikir.
It's a idea we can ill afford to overlook.
Bunu nasıl düşünemedim, aptal kafam!
What a bonehead I was to overlook that!
İyi bak, tamam mı?
Overlook it, will you?
İyi bakın.
You've got to overlook that.
Kusura bakmazsınız umarım.
I hope you'll overlook it.
Dük'e komşu olmaya değer değil mi?
Why, it's worth that to overlook the duke.
Gramer ve noktalama hatalarına göz yumabilirim... ama bu mektup duygudan... ve övgü dolu olmaktan uzak.
I don't mind his grammatical mistakes, I will overlook his bad punctuation, but the letter has no mystery, no bouquet.
- Bu hakaretinizi duymazlıktan geleceğim.
- I'll overlook that insult.
Bu hayatımda yazdırdığım ilk mektup bu sebeple yazım ve noktalama işaretlerinin doğruluğuna aldırmayın.
This is the first letter I've ever dictated... so kindly overlook its correct spelling and perfect punctuation.
Şey... ... belki özür dilerse affedebilirim.
Well I guess maybe I can overlook it, if she apologizes.
Ama yatağın içine gizlenmiş 1.500 rubleyi gözümden kaçırdığımı düşünerek bana hakaret etmeyin.
But don't insult me by believing that I'd overlook 1500 rubles in a matress.
Bu korkunç tesadüfü görmezden geleceğiz.
We'll overlook that startling coincidence.
Eğer Zola'nın bu hamlesine göz yumarsak ordunun itibarı tehlikede demektir.
The reputation of the army is in danger if we overlook this attack of Zola.
Hakkında atıp tutsam da aslında Darcy'i çok severim ben.
I do hope you will overlook my having disliked him so much.
İğnelemene göz yumuyorum.
I overlook your sarcasm.
Ama şimdi doğruyu söylerseniz, söz veriyorum bunu hoşgöreceğim.
But if you tell the truth now, I promise to overlook that.
Benimle ilgili ufak tefek bir şeyler duyduysan onları önemsemeyecek kadar olgun bir kadınsın.
If you've heard some little things about me, I guess you're a woman of the world enough to overlook them.
Bir ayrıntıyı bile gözden kaçırmamalıyız.
We can't afford to overlook one detail.
Genç savaşçıların böyle konuştuklarını görmezden gelmeliyim.
I might overlook young warriors talking like this.
Bu beyefendiler sizin kabahatinizi affedecek, buradaki savcılar hakkımdaki tüm davaları erteleyerek... bana büyük bir iyilik yaptılar bile.
These gentlemen will overlook your mischief, just as the prosecutor here has done me the great favor of suspending all proceedings begun against me.
Ve öyle olduğunda... O güzelim manevi hisleri gözden kaçırma.
And when you do, don't overlook those lovely intangibles.
İnsan kendi hatalarını hoş görür de, neden diğerlerininkine katlanamaz?
Why's it so easy to overlook faults in yourself, but not in others?
Kültürün gücünü hafife alıyorsun dostum.
You overlook the power of culture, my friend.
Cinayet eşiğimize geldi ama içeri girmesine izin veremeyiz.
We can't overlook that murder is at our doorstep but don't drag it in here.
Ve bu oyun seyredilerek oynanmaz beyler.
And don't overlook that ever loving any-craps.
Masaya boş boş bakmayalım beyler.
Don't overlook the field, men.
Bunun gibi davalarda bireyin içinde bulunduğu durumu görmezden gelemezsin. Sempati toplayacak.
But in cases like this you can't overlook the personal equation.
Herşeye göz yumavilirim, ama buna asla!
I could overlook almost anything... but not that!
Mümkün olsaydı söylerdim, bu işi beraber yapardık.
I'd have told you beforehand if I could. Please, overlook it this once.
Nişanlı olduğunu bir kenara bırakalım da..... geçmiş evliliklerini hatırlatayım sana.
I'll overlook you're an engaged man and remind you of your marital record to date.
Dürüst olmak gerekirse efendim başka bir olasılık göremiyorum.
Well, honestly, sir, I don't think we can afford to overlook any possibility.
Ancak, senin duygularına saygı duyduğum kadar kendi hislerimi de göz ardı edemem.
However, much as I respect your feelings, my good friend, I cannot overlook my own.
Ailelerimizi göz ardı edip, evlenmeyi düşünüyorduk.
We'd agreed to overlook each other's families and get married.
Bir yaramazlık görmezden gelinebilir.
He might overlook a delinquent.
Kaptan, pazarlığımızın gerisini tekrar gözden geçirtme.
Captain, don't overlook the rest of our bargain.
- Evet Tracy, şartlara rağmen sanırım bir patavatsızlığı hoş görecek kadar olgunum.
Yes, Tracy. In spite of the circumstances, I'm big enough to overlook a single indiscretion.
Bana olan borcuna sadık olduğun sürece.
As long as you don't overlook your obligation to me.
Gördüğünüz gibi, bütün odalar bağlantılı ve bahçeye açılıyor.
And as you can see, all rooms face south. - And overlook the garden.
Şimdi buna önem vermemeye çalışıyorum.
Now, I'm willin to overlook that.
Ne kadar anlayışlısınız, tecavüz gibi ufak kusurlarını görmezden geliyorsunuz.
It's very generous to overlook his little faults, like raping other men's wives.
Biraz geç kaldınız, ama belki sayın yargıç bunu önemsemez.
You're a little late, but maybe His Honour will overlook that.
Meseleye bu sefer ben bakacağım.
But I'll overlook the matter this once.
Büyük zafere giden yolda ufak tefek hatalar göz ardı edilmelidir.
To achieve the greater goal, we must overlook the small mistakes.
Bu seferlik görmemiş olayım.
I'm willing to overlook it this time.
Yalnızca bu olay için ihmalinizi göz ardı edeceğim.
Though your negligence is inexcusable, I shall overlook it just this once.
Bu olayı görmemezlikten geleceğim. Ama sadece bu seferliğine.
I'll overlook this whole matter... but only this once.
Bu uygunsuz davranışı görmezlikten mi geleceksiniz?
You can't simply overlook such indecent behavior.
Sanırım emniyet hiçbir ihtimali atlamak istemez.
I suppose the Yard can't overlook any possibility.
Bu nahoş çıkışını görmezden gelmeye hazırım.
I'm willing to overlook your ungracious outburst, but I warn you :
Bunu küçük görme.
Don't overlook this.