Overly translate English
796 parallel translation
Abartı direnişçi isimlerinden biri.
One of those overly romanticised resistance names.
Arkadaşın Bayan Gaby yöreye hayran kaldı.
Your friend Miss Gaby is overly fond of local color
Bunun pek de umurumda olduğunu sanmıyorum.
That doesn't concern me overly.
Damadın bir süre için gereğinden fazla alıngan davranması normaldir.
A bridegroom is prone to be overly susceptible for a time.
Hatta fazla anlayışlı.
Overly tactful, if I may say so.
Aşırı ihtiyatlı bir yaşam da çok sıkıcı.
An overly prudent life is a shabby thing.
Biliyor musun bende kızını evimde olmasına fazla meraklı değilim.
You know, I'm not overly fond of having your daughter in my house.
Ben sadece aşırı yorgun olduğumu sanıyordum.
I thought I was just overly tired.
Çok da parlak biri değil, tahmin ederim.
Not overly bright I imagine.
Çok hırslı olduğumdan değil.
It's not that I'm overly ambitious.
Bugünlerde gençler ne hissediyor, bilmiyorum ama erdemli bir adamla yaşamak zor değil mi?
I don't know how young people feel nowadays, but... Isn't it hard to live with an overly virtuous man?
İlk tahminlerimiz biraz fazla aşırıydı.
Our original estimate was overly enthusiastic.
Katia, Nevenka'yı bulmakta, aşırı istekli olmadığı izlenimi veriyor.
I almost had the impression that Katia wasn't overly eager to find Nevenka.
Siz gençler aşırı hassassınız.
You young people. You are so overly sensitive.
Aşırı ihtiyatlı olmuş olmasından dolayı Penelope'nin sevgisini kaybettiğini anladığında ise artık çok geçti.
Ulysses then realized too late he'd lost Penelope's love because he'd been overly cautious.
Tüm bu konuda biraz marazî değil misin?
Aren't you overly morbid about all this?
Fazla emin gözükmek istemem ama öncelikle bir randevumu iptal etmeye çalışacağım.
I wouldn't want to appear overly confident, but I'll try to cancel a prior appointment.
Bana da olmuştu, sadece aşırı derecede hassassın.
That has happened to me too, you're just overly sensitive.
Pek cömertçe değil.
Not overly generous.
Doktor, ortalama özürlülerin fazla hassas ve bazen düşmanca olduğu doğru değil mi?
Isn't it true that the average retardate is overly sensitive and sometimes hostile?
İnsanlar bu konuya kafalarını takmış.
Yes? You realise humans are overly preoccupied with the subject.
Kızma ama buradaki insanların aşırı nazik insanlar olduğunu söylemişlerdi.
Don't be angry, but I was told that people here are overly polite.
- Aptal birini istemezdim.
- I don't want anyone overly bright.
"İyi evlat" rolünü oynamaya kendini fazla kaptırmıştı.
He was overly attentive, playing the role of "good son."
İnsanlar yorgunlukluktan tükendiğinde bu tip şeyler olur.
These things happen when people are overly exhausted.
Beni affedin. Ben bir kadınım ve bu nedenle, fazlaca meraklıyım.
Forgive me. I am a woman and, therefore, overly curious.
Çarşafsız yatağın demir parmaklıkları arasında yakalanan balık son derece kalın yosundan kayıyor. Kızıla boyanan mızrak ucu, deniz çekilirken derinin altındaki ipeği deşiyor. Akşam ölü yosunla birlikte beyaz köpükte kara bir süs oluşuyor.
Fish slipping through the overly-thick algae caught in the iron bars of the sheetless bed reddened on the spearhead that rips the silk beneath the skin when the sea is receding with dead algae in the evening a black border edged in white foam.
Ağlak görünmek istemem ama, onun bütün eşyalarını... yok edebilirsen gerçekten çok sevinirim.
I don't want to seem overly bitter, but I'd appreciate it... if you would destroy all of his belongings.
Neden aşırı tepki veriyorsun?
Why be so overly dramatic?
Aşırı derecede ihtiraslı biridir.
She's overly ambitious.
Elbette, kız kardeşim aşırı duygusal biri olduğu için...
Naturally, because she's so overly emotional...
Aşırı derecede psikotik olduğunu düşünmüyorum.
I don't think he's overly psychotic.
- Affedersiniz ama bence iki vaka da aşırı serbest toplumumuzun bir sonucu olan cinsel suçlar kategorisine alınabilir!
- Excuse me but I think..... the two cases can be included in the category of sex crimes which are a result of our overly permissive society!
"Halk yönetsin." dediğimde "Biz Halkız." sloganıyla çıkınca fazla iyimser olduğumu düşünmüştüm.
When we came up with our slogan "We are the people" when I said "Let the people rule" I felt I was being overly optimistic.
Karısı hakkındaki o sözler çok acımasızca değil miydi?
Weren't those words about his wife overly harsh?
Açıkçası bilim ekibinin vermiş olduğu güvenden pek memnun değilim.
NOT GOOD, MR. PRESIDENT. NOT GOOD AT ALL. FRANKLY, I WAS NOT OVERLY IMPRESSED
Çok süpheci bir kisi diyebilir ki, Syene sehrinden gelen bu raporda bir hata var.
An overly skeptical person might have said that the report from Syene was an error.
Yabancılara güvenmem
I ain't overly trustful of foreigners.
Çok hassas olduğumu düşünebilirsin ama çok kadınla birlikte oldun.
You'll think I'm overly sensitive, but, Sam, you've been with a lot of women.
- Belki bana otlakçı, parazit ve çapulcu denmesi hakkında fazla alıngan oluyorumdur.
Maybe I'm just being overly sesitive about being called a freeloader. Sponger, and parasite.
Aslında, farkındayım, farkındayım, aşırı sahiplenmişim.
lntellectually, I know, I know, I'm overly possessive.
Ben ve Audrey'le fazla ilgili gördüm seni.
You seem overly interested in Audrey and me.
Erkeksi değil mi?
Not overly masculine?
Sana söyledim baharatlı yemek düşkünlüğünden vazgeçmelisin.
I told you time and again to stop indulging so frequently in overly spiced food.
İç organlarımın Yıldızfilosunda dedikodu konusu olmasından... pek de mutlu olduğumu söyleyemem.
Just not overly thrilled at having my innards becoming the subject of Starfleet gossip.
Kanunlara aşırı bağlı olabilir, ama ben yine de onun, bundaki ruhu anladığını düşünüyorum.
She may be overly attached to the letter of the law, but I suspect she still understands its spirit.
Acaba ben çok mu... temkinliyim yoksa sence de... gece 11 de fırtınanın ortasında üçümüzün...
Call me overly cautious, but don't you think that's a bit suspicious? The three of us going through their garbage at 11 : 00 at night in the middle of a rainstorm?
Güzel ve aşırı duygusal bir kişi. "
A beautiful and overly sensitive person. "
Kentin ucuz öğesi öyle fazla reklam edildi ki birine oralı olduğunu hatırlatmak hakaret oluyor.
Because the cheap element of the town has been so overly advertised it becomes an insult to remind a man he's from there.
Su püskürtücünün sağı solu belli olmaz.
Don't want your sprinklers to be overly jumpy.
Biraz fazla tevazu gösteriyorsun.
You were being overly modest.