Oxygen translate English
4,646 parallel translation
Akciğerlerine oksijen ponpalanması için şu anda osilatörde, ve değerlerini koruyabilirse onu normal suni solunum cihazına geçirebilmeyi umut ediyoruz.
Right now, he's on the oscillator to force oxygen into his lungs, and if he can maintain his SATs, we hope to be able to get him on a normal ventilator.
Demek, beyin yeterli oksijen alamıyor.
So, the brain isn't getting enough oxygen.
O benim oksijenim.
He's my oxygen.
Bence yaşam demek illa da iki bacak üzerinde, gözlerle,... oksijen teneffüs ederek ve yaşamak için suya ihtiyaç duymak değildir.
I don't think that it's life that is necessarily walking on two legs with eyeballs and breathing oxygen and needing water to survive.
Oksijen tasarrufu yapmam lazım.
I have to make oxygen choices.
Bu da oksijenin sonuncusuydu.
This is the last of the oxygen.
Kate, ciğerlerine oksijen alman giderek zorlaşacak.
Well, look, Kate, it's gonna get harder and harder for you to get oxygen into your lungs.
Gerçekten canımı sıkmaya başladınız.
You're really letting the oxygen out of my tank here.
- Oksijeni istiyorlar.
- Oxygen, they want. - Oxygen?
Aşkın hiçbir zaman bitmeyeceğini hayal ettim... önünü arkası gelecek şekilde.. Los Angeles şehir merkezi... deterjanınızı güçlendirmek için her seferinde oksijen...
I dreamed that love would never die... in front to have in the back... downtown Los Angeles... oxygen to every load to boost your detergent...
Terry Spaulding oksijen tankının altından veda etmek için tüm arkadaşlarını çağırıyor.
Terry Spaulding is calling all of his friends from under his oxygen tank to say goodbye.
Dışkısı suluydu, oksijen alamıyordu.
He had watery stool and lack of oxygen.
Oksijene ihtiyacı vardı, ishaldi ve şiddetli kalp rahatsızlığı vardı.
He needed oxygen, had diarrhea and a severe heart condition.
Oksijenini keserim. Böyle şeyler olur.
I'd cut off your oxygen, that shit happen.
Oksijenimi mi kesersin?
You gonna cut off my oxygen?
Açıklayın yani.
Maybe oxygen-deprived? What?
- Oksijen seviyesi düsük.
There is little oxygen.
- Biraz oksijen gerekir.
- Bit of oxygen.
- Oksijen evet.
- Oxygen.
- Oksijen seviyesini % 14'e çekin ve muhafaza edin.
- Reduce oxygen to 14 % to conserve it.
Çok harika. Tertemiz oksijen.
( amazed ) Where is the oxygen Get a facial?
Kabin basıncı düştüğünde.. tavandan otomatik olarak oksijen maskeleri düşüyor... bu durumda.
Should the pressure in the cabin decline, falling oxygen masks automatically from the cabin ceiling.
ACİL OKSİJEN
EMERGENCY OXYGEN
Oksijen maskeleri çıkarıp normal nefes alabilirsiniz!
You can your oxygen masks so remove and breathe normally.
Bunun nedeni oksijen eksikliği.
Due to lack of oxygen.
Oksijen maskeleri vardı ama malesef... bazı belirsiz nedenlerden dolayı çalışımadı!
Seem at this time for some unclear reason the oxygen masks does not work to have.
Düşük hava basıncı ve oksijen eksikliği... normalde ölüme yol açar.
Such low air pressure and the lack of oxygen normally lead to death.
Oksijenin sınırlı, bu yüzden beni dikkatli dinlemeni istiyorum.
You have a limited amount of oxygen, so I want you to listen to me carefully.
İlginçtir çünkü tam dalıştan dönüyordu ve hala... oksijen yoksunluğunun etkisindeydi ve bence ben Ross'u kaparım diye düşündü
It was weird because she had just gotten back from a deep sea dive and she was still, uh... feeling the effects of the oxygen deprivation, so I think Ross appeared to her as a... as a catch.
Ve eksijen yoksunluğu geçtiğinde iş işten geçmişti
And uh, when she recovered from the, uh, oxygen deficiency, it was too late.
Seth nasıl tanıştığımıza dair saçma bir hikaye anlatıyor ki bu harika Oksijen tükenmişliği filanmış...
Seth is telling a bullshit story of how we met, which is awesome. Like, the oxygen deficiency...
Peki, bir yerde oksijeni bitecek muhtemelen.
Well, he'll probably run out of oxygen at some point.
Oksijen istemedi.
She didn't require oxygen.
Oksijen olmazsa çürüme de olmaz.
No oxygen. No decay.
Bunu tek seferde yapabilecek kadar oksijenimiz var.
We've only got enough oxygen to do this once.
Oksijen.
Oxygen.
Onlar oksijen yayarlar, biliyorsun.
They give off oxygen, you know. Did you know that?
- Oksijen karışımı.
Oxygen saturation.
İçeride oksijen var.
There is oxygen inside..
Ve yerdeki deliklerden ancak hava geçebilir.
And the mesh below has space enough only for oxygen pipes.
Jag, su borularını oksijen borularıyla değiştir.
Jag, switch the water pipes with the oxygen pipes.
Oksijen borularını hazır tut.
Keep the oxygen pipes ready..
Lütfen koltuklarınıza oturun ve hemen hava maskelerinizi takın.
Please go to your seats, and put on your oxygen masks.
Şimdi maskeleri çıkarabilirsiniz.
But you can now all remove your oxygen masks.
Oksijensiz kaldı James.
Need oxygen, James.
Bana oksijen ünitesini getir.
Get me an oxygen unit.
- Jacob, oksijen ünitesini getir, hemen.
- Jacob, get me an oxygen unit, now.
Saf oksijen.
Pure oxygen.
Çatı katına annemin oksijen tüpünü koyduğumuzu hatırlıyor musun?
Remember how we put Mom's oxygen tanks up in the attic?
Oksijeni arttırır mısın, teşekkürler.
Up his oxygen for me. Thanks.
Dans onun oksijeniydi.
This was her oxygen.