Palace translate English
6,295 parallel translation
Eski günlerden bahsediyorlar, Kış Sarayı'ndaki danslardan Neva'nın kıyısındaki pikniklerden. Fakat ayakkabılarında delikler var, yemek almaya paraları yok.
They talk about the old days - dances at the Winter Palace, picnics on the banks of the Neva - but there are holes in their shoes, and they've got no money for food.
Burası saray gibi.
Mmm. A palace.
Sahte tacını alacağım ve yeni sarayımın kapılarına cesedini asacağım.
I will take your fraudulent crown and I will spike your corpse to the gates of my new palace.
Sarayda hizmet eden köylü bir kızdım.
I was a peasant girl... serving in the palace.
Burası bir saray olsaydı yemek odasına gidip tüm ışıkları kapatırdık. Böylece, hangi miktarda ışığın pencereden girip zeminden yansıyarak tavanı aydınlattığını görebilirdik.
I mean, if this was a palace, for instance - and we can try it when we go to a banqueting hall - and switch off all the lights - how much light do you get from the windows bouncing off the floor and illuminating the ceiling?
Kardan bir saray... Kapalı mekan bu paten sahası...
It's a snow palace, an indoor ice rink.
Sarayda değil mi?
Where's Anna? Isn't she in the palace?
Mostowski Sarayını koruyacağız.
You guard the Mostowski Palace.
Sarayın o taraftan bir sürü gürültü gelip duruyor...
I keep hearing loud noises coming from the palace...
Kayıp para, silah ve hatta Saddam'ın sarayındaki uyuşturucular yüzünden tetkik altındaymış.
Where he was under scrutiny for unaccounted money, Missing weapons, Even some rugs from saddam's palace,
Geleceğim uzak bir sarayda beni bekliyor.
My future is in some distant palace.
Jia Sidao sen gittikten sonra beni saraya aldı.
Jia Sidao took me into the palace... after you left.
Diğerlerini saraya götürün.
The others will be taken to the palace.
Hadi saraya gidelim.
Let's go to the palace.
Burası saraydan çok daha güzel.
Well, this is... this is so much better than the palace.
Başbakanlık sarayından resmi bir haber hâlâ gelmedi.
No official word from the presidential palace.
Nusrat saraya dönüyor.
Nusrat's going back to the palace.
Sarayda olacağım.
I'll be at the palace.
Saraya dön Bassam.
Go back to the palace, Bassam.
Ben de gitmelerini istemedim ama saraya kapatacak hâlimiz yok ya.
I didn't want them to go either, but we can't keep them locked up in the palace.
Oraya hükümet limuziniyle geldin. Arkanda saray güvenliği vardı. Abbudin vatandaşı olarak yürümedin.
You-you came there in a government limo... flanked by palace security, instead of walking in as a citizen of Abbudin.
Tariq bugün meydanı temizlese bile iki katı kadar insan geri gelecek. Sarayın dışında birikene kadar da gelecekler.
Look, even if Tariq clears the plaza today, twice as many people will come back, and they will keep coming back until they're outside the palace.
- Tayland restoranından mı?
Ooh, Siam Palace?
Sarayın ayağıma geldiği ikinci sefer bu.
This is the second time the palace has come to me.
Evet, sonra da sarayı bombaladı.
- Yeah, and then he bombed the palace.
Seni saraya götüreyim.
I'll take you back to the palace.
Sarayın Baş Muhafızı Park Jin Han vatan hainliğinden suçlu bulundu.
Head of Palace Guard Park Jin Han is charged with treason.
Hayatını Sarayın Baş Muhafızı Park Jin Han'a borçlu olan biriyim.
I'm someone who owes my life to Head of Palace Guard Park Jin Han.
- Git ve sana bu emri verenlere de ki... 15'inde benimle Baş Muhafız Park Jin Han'ın öldüğü yerde buluşsunlar.
- Sorry? - Go and tell the person that ordered you. Tell them to meet me on the fifteenth where Head of Palace Guard Park Jin Han died.
Aralarından biri tercüman ve saraya girebiliyor.
One of them is an interpreter that can enter the palace.
Elbette ki saraydasın.
Why, the palace, of course.
Lider'in sarayı yukarıda.
Skaar : Leader's palace up there.
En son gizlice Buckingham Sarayı'na sızmıştık şimdi de Vatikan'a mı sızacağız?
Last time we're together we broke into Buckingham Palace and now we're breaking into the Vatican?
Bana büyüdüğünüz saraydan bahsedin.
Tell me about the palace in which you were raised.
Hükümdar Han'ın sarayının yanında sönük kalır.
It pales beside the palace of the Lord Khan.
Tabi sarayın dışında.
Outside the palace.
- Buzdan şato yapmak ister misin?
Do you want to build an ice palace?
- Dışarı oynamaya çıkabilir miyim?
Can I go out and play now? I'll take care of these dishes and finish the palace. Of course.
- Bitirdin mi? - Beni saraya götür.
Take me back to the Palace.
İsyancı ve yağmacılar sarayı işgal etmişlerdir.
RIOTERS AND LOOTERS HAVE OVERRUN THE PALACE.
Kraliçe'nin altınları sarayın üçüncü katında.
Hey, the Queen's gold is on the third floor of the palace!
Buckingham Sarayı'nda muhafız değiştirmekten değil.
Buckingham Palace.
Sarayda böcek falan arıyor.
He's running around checking the Palace for bugs.
Sarayın içinde düşmanlarımız var.
We have enemies inside the Palace.
Bu Ayoob Aziz. Saray güvenliğinin yeni başkanı.
This is Ayoob Aziz, the new head of palace security.
Molly ile çocukların uçağa bindiği anda Bay Aziz saray muhafızlarını görevlerinden alacak ve Leila, Ahmed, Nusrat ve anneni ev hapsine alacak.
So once Molly and your kids are in the air... Mr. Aziz will relieve the palace guard of their duties... and place Leila, Ahmed, Nusrat and your mother under house arrest.
Şimdiye kadar saraydan bir sinyal gelir sanıyordum ama iyi ya da kötü bir şey gelmedi.
I thought that, uh, we might have some signal... from inside the palace by now, but... we have nothing good or bad. Then again, it's the early hours of a coup.
Biz mekanının geri kalanını yerle bir etmeden onu bana teslim etsen iyi olur.
Turn her over to me before you see the rest of your precious palace crumble.
Şimdi, bu saray otel olmayabilir, ama ilerleme var.
Now, this may not be the palace hotel, but it's progress.
Ama sarayda saklanmış hiç tehlike yok mu sanıyorsunuz?
But is there no risk hiding in the palace?
- Sarayda mısın?
Are-are you at the Palace?