Pans translate English
476 parallel translation
Ama sizi sokaklara iten bu mesleğin sonu hiç iyi gelmez.
Somehow the job that'll put you on easy street never pans out.
Tencere tava konusunda çok beceriklisin.
You're very handy with the pots and pans.
Battaniye, tencere, tava, yiyecek, her şeyi çalıyorlar.
They steal blankets, pots, pans, food, everything.
Şu polisler, tıkırtılar ve patlayan flaşlar hepsi benim zavallı kedimi korkutuyor.
These cops, banging those pans, flashing those lights they're gonna scare that poor cat of mine.
Ona biraz hurda demir, kablo, alüminyum çanak çömlek ver, sana 3 saatte uçak yapsın.
Give him some scrap iron, a bit of wires, some old aluminum pots and pans, and he'll make you a plane in three hours.
Tencere ve tavalar temiz olsun. Hiçbir şey kirlenmesin.
Keep these pots and pans scrubbed.
Tavaları kaldırırken fazla gürültü çıkarma.
Don't make too much noise putting them pans away.
- Bisiklet pompası mı? - Pistonla. Tencere tavalarla.
-... a plunger of some sort and pots and pans.
- Tencere tavayla müzik yapamazsın.
- You cannot make music out of pots and pans.
Evyeye tıkıştırılmış yağlı tencere ve tavalar.
A mess of greasy pots and pans piled in the sink.
Kazma, bel, tava, eşek.
Picks and spades, pans, burros.
Tavaları bırak.
Let the pans soak.
İsimlerimizi, kendi dosyalarındakilerle karşılaştırdılar.
You know, checking our dogtags and our pans against their index file.
Tencereler.
Pots. Pans.
- Kap kaçağımı kullanmak istemiyor.
- She wouldn't use my pots and pans.
Kap kacakmış...
- Pots and pans, my foot!
Ne yapmamı istiyorsun? Yeni kaplar mı alayım?
- You want me to buy new pots and pans?
Bizi eleştiren olduğu zaman Karacahil diyeceğiz
And anyone that pans us Will be called an ignoramus
Bizi eleştiren olduğu zaman Karacahil diyeceğiz
And anyone who pans us Will be called an ignoramus
Tabaklar yıkanmış, ocak üstünde kirli tava bırakılmamış.
Dishes all washed, no dirty pans on the stove.
Eğer söyleyecek zekice bir fikrin yoksa gidip çanak çömleğinle uğraşmaya devam et.
If you've nothing brighter to say... go back to your pots and pans.
Oraya buraya ateş edip, kızmış tava savuran ben değilim.
I don't go around shooting and swinging frying pans.
Belki biraz jambon, ya da biftek kızartır ve sebze haşlardı. Bunların hepsini bir tek ocak üstünde yapardı. Bu bir çok kez tencere ve tavaları alıp bırakmayı içeren karmaşık bir hokkabazlıktı
Fried some ham perhaps, or a chop and boiled vegetables, all on the same single flame, a complicated conjuring trick involving much juggling of pots and pans.
Sokak gürültüsü yok, kilise çanı yok,... mutfaktan gelen tabak tencere gürültüsü yok.
No street noises, no church bells, no clatter of pans from the kitchen.
Sadece sopalar ve köhne kefeler.
Just sticks and old worn-out pans.
Bay Henry Fate. Mutfak gereçleri, kap kacak, merhem ve iksir satıcısı.
Mr. Henry Fate, dealer in utensils and pots and pans, liniments and potions.
Tencereler ve tavalar zavallı başıma vurur yağ bütün mutfağa saçılır!
Pots and pans keep tumbling on my poor head. Grease is spilled all over the galley!
Tencere ve tavalar ocağın üzerindeki rafta.
The pots and pans are on that shelf there over the stove,
Bir sürü tencere ve tava.
Plenty of pots and pans.
Bir evim, saksılarım ve çiçeklerim olması bana yetmedi.
I didn't want a house, didn't want all those pots and pans.
Çanak ve çömlek.
Pots and pans.
Kamera ilerler ve beyaz bir Rolls-Royce görürüz.
Exterior. Christian Dior. The camera pans, and now we see a white Rolls-Royce pull up and come to a stop.
Uluslararası durumun ciddiyetini göz önüne alan hükümet... bu komitelerin ilk görevinin... belli sayıdaki sivili güvenli bölgelere tahliye etmek olmasına... karar vermiştir.
In view of the seriousness of the international situation, Her Majesty's Government has decided that the first task of these committees will be to implement the evacuation of a certain proportion of civilians to safer areas in Wales, the Lake District, pans of Northumberland, the Midlands,
Kap kaçak her yerde.
Pots and pans everywhere.
Orada tencerelerin, tavaların, kepçelerin ve et termometrelerinle birlikte yaşarsın.
Live with your pots, pans, ladles, meat thermometers.
Burada oturup ıvır zıvırla uğraşmaktan pek zevk almıyorum.
I don't enjoy sitting here entertaining the pots and pans.
Tabii, mal mülk hep karınındı değil mi? ... kaybolan gömleklerinin yerini falan bilen oydu...
It's her real estate, she owns all the pots and pans knows where all the lost shirt buttons are.
- Gidip tencere tava getireyim.
- I'll go get some pots and pans.
- Yok canım, çanak çömleği tıngırdatma yeter.
- No, just don't rattle the pots and pans.
Halktan ellerinde bulunan kavanoz, tencere, trabzan gibi şeyleri vermeleri istendi.
And Pans had the action "Pots" where if it asked for to deliver the tachos, pans and gratings.
Biz ve pilotlar bu eşyalarla uçak yapılmayacağını biliyorduk. Ancak bu durum halkın, ne kadar çaresiz bir durumda olduklarını anlamasını sağladı.
All we knew that they did not become airplanes of tachos and pans, but it was good, all capsize that it was a critical situation.
Bir yığın şey getirmişlerdi ancak bunları ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
They had mounts and mounts of tachos and pans e did not know what to make with them.
Bir mağazanın indirimli satış reyonunda çalıştım, hatta kapı kapı gezip çanak çömlek bile sattım.
I worked at a department store in the bargain basement, and I even sold pots and pans door to door.
Kap kacak ve tabak gibi şeyler aldık ve evi düzenlemeye başladık.
We bought pots and pans, dishes and stuff like that, and started setting up housekeeping.
Dürbün, radyo, tenecereler... parıldayan şeyler.
Radios, pots and pans, all sorts ofjunk.
Sadece tencere ve tava.
Just pots and pans.
Tencere, tava!
Pots and pans!
Tencere, tava lazım mı?
Pots and pans, Sisters?
Mutfağa girin, o tencere ve tavaları tıngırdatın.
Get into that kitchen and rattle them pots and pans.
Hani şu yemek pişirmek için kullandıklarımız.
Do we have pans to cook with? "
Tavalar nerede?
I said, " But where are the pans?