Parasız translate English
3,720 parallel translation
Hangisi? Beynin mi yaptı yoksa parasız olduğun için mi?
Well, which is it, your brain just does it, or you were broke?
- Ve parasız, onunla evli kalmaya değer bir nokta göremedim.
And without the money, I just don't see the point of being married to him.
Beş parasızız.
We're broke...
Beş parasız.
Flat-busted broke.
- Beş parasızım.
- I'm broke.
Mike'ın demek istediği, Senin gibi beş parasız bir aylak, Nasıl o saçmalığı ödeyebiliyor?
What Mike is wondering is how a broke ass-schmuck like you is paying for all this crap?
Jay akıllı ama parasız bir adamdı ve teknesini bedava saklayabileceği bir yer arardı. Başkasının plâkasını alıp hevesli bir polis tarafından çekilmesini sağlamış olamaz mı?
Hmm, well, Jay was a smart man who needed to park his boat somewhere for free, so why not put someone else's plates on the trailer and let it get towed by the very eager police?
Parasız kalmıştım.
I was broke.
Beni duymadınız mı? . Artık parasızım.
Did you not hear me?
Beni zengin yapmasını istemiyorum ama beş parasız da olsak ondan nefret etmezdim.
I don't need it to make me rich, but I wouldn't hate it if we broke even.
Çünkü beş parasız ortada kalabilirdi.
'Cause she could have been cut off with nothing.
En azından az para alıp fabrikanı korumayı mı yoksa beş parasız kalıp hapsi boylamayı mı seçersin?
You're either going to maintain at least a little bit of the money to use the factory, or you can become penniless and go to jail once more.
Aksi halde, beş parasız, hatta evsiz kalabiliriz.
Otherwise, we're gonna go broke, maybe homeless.
Karısının ölümü için, beş parasız kaldığı için... - Weber, Veck'in çölün ortasında yalnız ve savunmasız bir şekilde yarışıyor olacağını öğreniyor. -...
He blames Kathy Veck for his wife's death, for leaving him penniless...
"Parasız Topluluktan Öğle Yemeği Parası Çıkartmak" konulu.
"Extracting Lunch Money from a Cashless Society."
İlk defa, Aaron'ın beş parasız olması bir işine yaradı.
I think this is the one time Aaron being broke-ass is a good thing.
daha 2 yıl öncesine kadar, beş parasız, yaşlı, huysuz ve erkek traşlı bir kız kurusu olarak kalacağını düşünürdük.
Until about two years ago, I'd have bet cash money she was going to be one of those cranky, old spinsters in sensible shoes and a boy's haircut.
Bak, istesek bile yeni bir yatağın parasını karşılayamayız.
Look, even if we wanted to, we can't afford a new bed.
Kızın hiç parası olmadığını söylüyorum.
I'm telling you that she doesn't have it.
- Ne bu, kapının parası vermek için ödül filan Sağlıklı Yaşam programınız mı?
- What, is your Wellness Program giving out door prizes?
Stillman üç zırhlı kamyona Harlan'ın ne kadar parasını sığdırır düşünsenize.
And imagine how much of Harlan's cash Stillman can fit in three armored trucks.
Özellikle bu yıl, her zamankinden daha fazla ilaç parasına ihtiyacımız varken.
Specially this yeer, as we had more'n the usual medical bills.
Ve onunla yaptığım anlaşma muhbir parasıyla iligiliydi ve sizin paranız da kaçanı yakalayana kadar güven altında.
And the only deal I made with him is confidential informant money in exchange for tips. Your months off are still protected as long as you catch this runner.
Paranın yarısını koymamız için bize teklif etti. Görünüşe göre rüşvet parasını alıp gidecek.
He's asking us to put up half the money, to look like he's going to go through with the bribe.
Neden şirketinizden parasını geri almaması için bu kadar uğraştınız?
Why'd you make it so hard for him to get his money out of your firm?
- Parasını aldığınız adamım.
I'm the man whose money you took.
Parasını 2 katına çıkarırsanız, komisyon olarak vereceği 500 bini
He's also bringing 500,000 in cash which is your commission
Nasıl şovun oyunlarınız, neft tüfeklerinizin ve pornolarınız parasını ödediğini.
How the show's been paying for your video games and nerf rifles and pornography. That's right!
Kek parasını her zaman yasal bir sorun için kullanacağımızı düşünürdüm.
You know, I always thought we'd have to use the cupcake money to get us out of a legal problem.
Bu kızın parasını ödemeleri gerekiyor.
- Right.
Bende parasını harcamaya hazırım. Kocanız kimdi?
Who was your husband?
Sende bundan yararlanmak için bu yalnız kadını soframıza çağırıp arkadaşı gibi davranıp parasını almayı düşündün.
Oh. So you thought you'd exploit that... invite a lonely widow to dinner, pretend she's your friend, just to make money off of her.
Ki fidye için kullanacağınız uyuşturucu parasını zorla almak için kovboyluğa soyunmanız yüzünden işin içine ettiniz.
Which, by the way, you completely screwed up by going going full cowboy on some scheme to extort drug money for ransom.
- Kanack'ın araştırmayı çaldığınızı kanıtlayamadığımız için Metz'in parasını almak için şöhret açlığına dayanacağız.
Okay, well, since we can't prove. That kanack stole the research, We have to appeal to his hunger for fame to get metz's money.
Önce otopark parası ödemek zorundasınız.
First you've to pay for parking.
Bütün atıştırmalıklarınızın parasını ben ödeyeceğim. Ne tür atıştırmalıklar?
I will also cover the cost of all snacks.
Parasını alıyoruz diye illa ona hesap vermek zorunda mıyız?
We take his money and then what? We answer to him?
- Parasına ihtiyacımız var.
We need his money.
Küçük kızını doyurmak için parası yokmuş.
She needed the money to feed her little girl.
Cevabımız evet, Koch kardeşlerin, Birleşik Yurttaşlar Vakfı'nda parası var.
The answer is yes, the Koch brothers had money in Citizens United.
Herkesin parasını çalan hırsız ben miyim?
I'm the thief who stole all those people's money?
Avukatlarınızın parasını da kişisel çekinizle mi ödüyorsunuz?
Do you pay your lawyers with a personal check?
Anne ölmüş, kız sigorta parasını talep ettikten sonra kaybolmuş.
Mother dies and her daughter disappears soon after she claims death benefit
Oyun için silahlara ihtiyacımız var. Silahları için de kokain parasına.
We need the guns for bigger game and the coke to pay for it.
Eski bir Suriye casusuysanız yerel bir Suriye lokantası bu iş için çok uygun bir yerdir..... ve yemek parasından da tasarruf etmenizi sağlar.
If you're a former Syrian intelligence officer... the local Syrian restaurant can make a handy base of operations... and save you a few bucks on lunch.
O gece kazasız belasız beni eve bıraktın .. Birde benden taksi parası almadın bu yemekle ödeşeriz diye düşündüm.
Now that night you dropped me at home safely... didn't even take the money for auto also, so one lunch is O.K.
Parası iyice tükenince, biraz daha itibarsız bir yerden borç almak zorunda kalmış.
When he exhausted his line of credit, he was forced to take money from less reputable lenders.
Harçlıklarımızı ve doğum günü parasını da katarsak.
So, with our allowances and the birthday money.
Kimsenin parasına oynadığımızı söylediğini hatırlamıyorum ben.
I don't remember nobody saying we was playing for money.
Senin yüzünden sigorta parasını alamayacak mıyız?
And we're not getting insurance payout because of you?
Parasını karşılayamayız tatlım.
We just can't afford it, love.