Parking translate English
8,457 parallel translation
- Peki, eğer o park yeri alabiliyorsa,
- Well, if he gets assigned parking,
Park olayı için mi?
Is this about the parking?
O park olayı içindi.
That was parking.
Detektif Rizzoli otoparkı boşaltmamı istedi.
Detective Rizzoli ordered me to sweep the parking lot.
4-Victor-3. Park alanının tepesinden otobüsün üstüne doğru yukarıdan görüşüm var.
I got an aerial from on top of the parking structure down on the bus.
Otopark orada,
Now, the parking lot is right there.
- Eskiden oraya park ederdik.
That's where we used to go parking back in the day.
Bak, arabayı bırakacağım bir otoparkta.
Look, I'll ditch the car in a parking garage.
Şehir merkezinde, yeraltında bir otopark.
Underground parking garage downtown.
Park alanı bol ve, ah, çok sayıda oda.
Plenty of parking space and, uh, lots of rooms.
Büyük bir otopark.
Big parking lot.
Ama bugün, Tüccar Joe'nun yerindeki otoparktan çıkmaya çalışmak koca hayatımda yaşadığım en korkunç anlardan oldu.
But today, trying to get out of the parking lot at Trader Joe's, that was the most scared I've ever been in my entire life.
Beni dayak yemekten kurtardığın süper marketin park yerinden.
It's from the parking lot where you saved me from getting my butt kicked.
PARK ETMEK KESİNLİKLE YASAKTIR!
PARKING ABSOLUTELY FORBIDDEN!
Misafirin gelirse, ayrı park yeri var.
If you have visitors, there's guest parking.
Senin kız bisikletinle ilgili şöyle diyor, "Bisiklet park etmek kesinlikle yasaktır".
Regarding the woman's bicycle, it says, "Bicycle parking absolutely forbidden".
İnsanlarla dolu bir park yeriydi.
There was a parking lot full of people.
İyi bilinen bir alan, kolayca erişilebilir, basın ve katılımcılar için çok park yeri var.
It's a well-known area, easily accessible, lots of parking for the press and for participants.
Ben Karanlık Dedektifi Seth Bryne. Size bu otoparktan gerçekleri bildiriyorum.
This is Darkside Seeker Seth Byrne, bringing you the truth from this... uh, parking lot.
- VIP park alanı neredeyse dolu.
The VIP parking area is almost full.
VIP park alanına gidebilirsiniz.
You can go to the VIP parking area.
Yeşil koddayız, tamam mı?
I need a resident to triage the parking lot.
Hemen binanın dışına kadar mı geldin?
Hey, Annie. So, you're here... in my parking lot?
- Louis park yerine projektörlü lambalar koymamız lazım.
Louis, we need to install floodlights in the parking lot. Why?
James Deloitte otopark sorumlusu. Lugano Holdings'i temsil eden Zlatko Mladic'te güvenlikten sorumlu olacak.
James Deloitte, in charge of parking, and Zlatko Mladic, representing his company Lugano Holdings, which will be in charge of security.
Parkmetre bitti.
The parking meter ran out.
Eski karım deli bir sürtük olduğu için bir sürü park cezası yemiştim.
I got all these parking tickets because my ex-wife is a crazy bitch.
Şimdi filmin başlangıcını kaçıracağız hepsi de birileri parkın parasını ödemek istemiyor diye.
Now we're gonna miss the start of the picture all because someone didn't want to pay for parking.
- Lee senin park ücretini mi ödedi?
~ He paid for your parking?
Park ederken birinin kamyonetine çarptım.
Well, I was parking, and I backed into somebody's truck.
Aşağıdaki V.I.P. otoparkımızda.
It's downstairs in our V.I.P. parking.
Beşinci kattaki köprü, sokağın karşısındaki otopark binasına çıkıyor.
The fifth floor bridge goes to a parking structure across the street.
Seni bir üstüste otoparka parkettirdikleri zaman nasıl rahatlayabilirsin ki?
How can anyone relax when they made us park in stacked parking?
Üstüste otoparktan hoşlanmayacağını biliyordum.
I knew he wasn't gonna like the stacked parking.
Ne tür aptalca bir park sistemi senden sonra gelenler tarafından engellenmen için dizayn edilebilir ki?
What kind of insane parking system is designed so you're blocked in by everyone that arrived after you?
- Park ettim! Üstüste parktan nefret ederim!
I hate stacked parking!
Arby'nin otoparkında da kimse yoktur.
Ugh. Nobody's in the Arby's parking lot either.
Ucuzluk Marketinin otoparkına geri mi dönmeliyiz?
Should we just go back to the Frugal Hoosier parking lot?
Otoparklarında da güvenlik kamerası varmış.
They've got a security camera in their parking lot.
Sahibi Los Angeles Havaalanı'nın parkına bırakmış, bir daha almamış.
Owner had it in long-term parking at L.A.X.
Beraber bazı küçük işlere atıldık, otoparklar şu sıralar işlettiğim kuru temizlemeciler...
Invested in some small endeavors together... parking lots, Laundromats that I now run.
İlki ; hoş NYPD halkından birkaç park cezam var.
First off, I got a few parking tickets from you fine folks at the NYPD.
Otopark idarecileri arabayı bu sabah Bronx'ta bir kaldırım kenarında terk edilmiş bulmuş.
Parking authority found it abandoned this morning on a curbside in the Bronx.
O da park yerindeydi.
She was in the parking lot.
Park etmek konusunda üstüne yok.
You are the worst at parking.
- Cass, köşeye gel, park yerine.
Aaron? Cass, come around the corner, the parking lot quickly.
- Rakka'yı yerle bir edersek.
Meaning pound Raqqa into a parking lot.
Gerçekten senin eczacıyla telefon görüşmenle garip bir yerdeki ilaç soygununu polisin... -... seninle bağlayacağını mı düşünüyorsun?
Do you really think the cops are gonna connect your call to a pharmacist with a drug heist in the parking lot
Parklar gece gündüz dolu.
Ample parking day or night
Park yeri bulayım, hemen döneceğim.
Let me find parking ; I'll be right back.
Caryn, hiçbir yerde park yeri bulamıyorum.
Caryn, I can't find parking anywhere.