English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ P ] / Pasaport

Pasaport translate English

1,604 parallel translation
Ardından, sahte bir pasaport, sahte bir isim, meselâ Harriet Rhonda Hughes, veya Helga Rhinoceros Hughes gibi, ve böylece çeki paraya çevirebilirim.
Then, a fake passport, a fake name, Harriet Rhonda Hughes, Helga Rhinoceros Hughes, And I can cash the check.
Yani ayılar için de bir çeşit pasaport kontrolü var mıdır acaba?
Are bears required to stop at borders? Is there some passport control for bears?
Pasaport, vize, her şeyi aldın değil mi?
You got a passport, yeah? Visa? Everything?
pasaport lütfen.
Identify yourselves.
Pasaport kontrolünden geçtiyseniz, gümrük memuruna ulaşmak için binlerce kişinin arkasında kuyruğa girildiğini bilirsiniz.
If you've ever been through passport control, you stand in line with thousands of people, eventually you get to an immigration officer who takes your passport.
Pasaport.
Passport.
Bizim ülkeyi terk etmemiz için pasaport gerekliydi.
We needed passports to leave the country
- 12 bozuk para, bir vasiyet ve de bir pasaport var.
- you have 1 2 coins a will and a passport. - [Gasping]
Pasaport, vize, kimlik kartı ve biletin.
- Passport, visa... an I.D. card, and there's your ticket.
Bu pasaport onun mu?
This his passport?
Pasaport o yüzden sahte.
- That's why the passport's fake.
Pasaport ve ziyaret talebinizi alalım, lütfen.
Passport and visiting order, please?
- Bırak boşver, yenisini alırız pasaportlardan bahsediyorum başka birşeye benzemez pasaport olmadan bu lanet yerden nasıl çıkarız?
- Let it be.. Get new ones made. It's not a suit I'm talking about.
Yarın pasaport dairesi çalışmıyor.
Tomorrow, the passport office does not work.
Ona bir pasaport çıkartırım, ve bir uçak bileti ile... Yarın bir üçüncü dünya ülkesine gitmiş olur.
I'll get him a passport, a plane ticket... he'll be in a third world country by this time tomorrow.
Pasaport yoksa bilet de yok.
No passports, no tickets!
Yeni pasaport, ev, banka kartı.
New passport, house, ATM card.
Hayır, sadece pasaport.
No, just a passport.
Pasaport üzerinde bir şey buldunuz mu?
Did you find anything on the passport?
Ayrıca Michel'e sahte pasaport da ayarlamış olabilir.
And also, he may have supplied Michel with a false passport.
Şu anda Marakeş'te pasaport kontrolünden geçti.
Do we have someone at the Marrakech airport? Yeah, COM line's open now.
- Evet, JFK'dan bu zaman kodunu pasaport kontrolüyle çapraz referanslayın.
- All right, cross-reference that time code from JFK with Passport Control.
Mosi Ghedi adında bir adam. Pasaport Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nden verilmiş. Sınırdan tam olarak bizim zaman kodumuzda girmiş.
A man with the name Mosi Ghedi, passport issued from the Democratic Republic of Congo, passed through Customs exactly at our time code.
Pasaport ve e-postalarına ulaşıyorum.
Accessing passports and e-mails.
Annesi Lübnan Elçiliğine pasaport için başvurmasına izin vermiyordu.
And his mother wouldn't let him apply To the lebanese embassy to get one.
- Ama annesine rağmen bir pasaport almanın yolunu buldu, öyle mi?
But despite malik's mother, He found another way to get a passport. Is that it?
- Oğlunun neden pasaport almasını istemediğini açıklıyor bu.
It would explain why she
Evet, doğum belgesi, pasaport bebeklik fotoğrafı bile olabilir.
Yeah, birth certificate, passport, maybe even an old baby picture.
Sadece bana bir kahrolası bir pasaport bul, tamam mı?
Just get me a friggin'passport, okay?
Anlaşılan, Amerikalılar'ın da pasaporta ihtiyacı oluyordu, biz de, birkaç form doldurduğumuz ve resimlerimizin çekildiği... pasaport ofisine gittik.
We're American. [Earl Narrating] Turns out even Americans need passports. So we went to the passport office... where we filled out a few forms and got our pictures taken.
Öncelikle pasaport fotoğrafımda favorilerim ve bıyığım var.
For one, I've got sideburns and a moustache in my passport photo.
- Joe'ya pasaport çıkartabildin mi?
- Any luck with Joe's passport?
Hızlandırılmış pasaport bile dört haftada çıkıyor.
... so even with an expedited passport, it takes like four weeks.
Pasaport mührü.
Passport seal.
Onda sosyal güvenlik numaram var,... pasaport bilgilerim de.
He had my social security number, my passport information.
Bu bir pasaport kamerası.
It's a passport camera.
Valizlerini al, pasaport kontrolünden geçir ve...
JUST LET THEM DROP THEIR BAGS, CHECK IN,
İşte pasaport, uçak bileti.
Here, passport. Plane ticket.
CIA bilgisi dahilinde Birleşik Devletlere sahte bir pasaport ile girmişti.
He'd entered the US on a false passport with the knowledge of the CIA.
Sekiz ay önce pasaport almak için başvuru yaptım.
I asked for my passport eight months ago.
- Ona sahte pasaport verdin ve gönderdin.
You gave him a false passport and sent him on his way.
- Pasaport neredeymiş dedin?
- Where was the passport?
Artık orada pasaport olmadığını biliyorsun. Daha iyi hissetmiyor musun?
Since there wasn't a passport, doesn't it make it better?
Bana bir çanta ve pasaport göndersen iyi edersin.
You'd better send me a bag and a passport.
Anton'la bodrumdaki pasaport konusunu konuştum.
- I talked to Anton about the passport.
Pasaport yoktu ki.
There was no passport.
Bu çantanın içinde, kıyafetler, pasaport ve biraz para var.
Here's a change of clothes, a passport, and some money.
Pasaport dairesi 6'da kapanıyor.
Yes, wait, do you understand that today the passport office works up to 6 pm.
Hayır, bu pasaport değil, hesap cüzdanı.
No, it's not a passport ;
Ve pasaport?
And the passport?
Şimdi kimlik, pasaport ve diğer tüm kartlarınızı bana verin.
GO.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]