English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ P ] / Pazar

Pazar translate English

13,066 parallel translation
Ben Watson'la buz pistinde buluşmaya giderken dedektif de balık pazarına doğru yol alacak.
So while I'm gonna meet Watson at an ice rink, the detective is on his way to a fish market.
Fikri mülkiyet ofisinizin pazar değeri nedir?
Um, what would you say the market value of your I.P.O. Is?
Her pazar biraz kraker yiyip şarabını içerdi.
Ate the little cracker and drank the wine every Sunday.
Pazar pazar bunu yapmaya kimsenin hakkı yok.
Not right for someone to pull this shit on a Sunday.
- Sen Pazar ayinine gitmedin mi?
Didn't you go to Sunday school?
4. sınıf öğrencisi olan eşinin 31 Ocak 1982 Pazar... akşamından beri görülmediğini belirtti.
"at the Albert Einstein Medical Center, " has not been seen since Sunday evening, " January 31, 1982.
31 Ocak Pazar günü yaşananların üzerinden geçtik.
We went over the events of Sunday, January 31.
Gece görevlisi, kadının Pazar akşamı saat 23 : 30 sularında geldiğini ve 15 katlı binanın çatı katındaki evlerine çıktığını söyledi.
The night doorman told them he saw her come in at about 11 : 30 Sunday night and go up to the Durst penthouse on top of the 15-story building.
Ve kendisi en son Pazar sabahı görüldü.
And she was heard from Monday morning.
"7 Mart, Pazar."
Sunday, March 7... "
Peki, onun ortadan kaybolduğu gece, Pazar gecesi ya da onu en son gördüğünüz ana gidip... o geceye ait neler hatırladığınız bana anlatır mısınız?
So, the night that she disappeared, that Sunday night, or the last night that you saw her, do you want to just take me through what you remember happening that night?
Dedektif Struk'a, Kathie'yi son gördüğünüz Pazar gecesi onu istasyona bıraktığınızı... sonra da bir içki içmek için Mayer'lara gittiğinizi söylemişsiniz.
You told Detective Struk that the Sunday night that you last saw Kathie, you had dropped her off at the station And then you went to the Mayers'for a drink. The neighbors.
Cuma ve Cumartesi çalışmak zorundayım ama Pazar günü izinliyim.
I have to work Friday and Saturday, but I have Sunday off.
Pazar günü Chowchilla'ya Regina'yı hapishane ziyaretine gideriz belki diyordum.
Why? Well, I was thinking maybe Sunday, we drive down to Chowchilla and visit Regina in jail.
Ha bu pazar diyorsun.
Oh, this Sunday.
Pazar sabah 08.00'de.
8 : 00 a.m., Sunday.
Kulüpte babamla pazar kahvaltısı edeceğiz.
Oh, we're just gonna have brunch with Daddy at the club.
Ortalığı ırgat pazarına döndürdün.
You're completely messing things up for me.
o pazar akşamı kendisinin geldiğini... ve evine çıktığını görmüştü.
"saw her arrive home that Sunday evening and go to her apartment."
Pazar ve Çarşamba günleri, tarlamın önünden geçti, sonra domuzum hastalanıp çürüdü!
She passed my farm on Sunday, And by Wednesday, my salt pork That proves nothing.
Pazar günü oturup onunla güzelce konuşacağım.
I'll sit her down on Sunday, have a proper good word with her.
Düşünüyordum da, geçen pazar mikrodalgada yediğimiz yemeklerden bir kaç tane alayım mı?
I was thinking, them Sunday lunch microwave meals we had the other day, shall I get a few of them?
Halk pazarında 11 kavanoz sattık yani ürünümüz güzel.
We sold 11 jars of the stuff at the swap meet, so you know it's good.
Pazar günlerini güzel evinde yarı Asyalı çocuğun ve bebek çantanla top kek partileri yaparak geçiriyorsun.
You spend your Sundays having cupcake parties at your beautiful house with your cute little half-Asian kid and your daddy diaper bag...
Anlaşmalar ve paralarla ilgili bu şeylerin her pazar yataktan kalkıp yapacaklarını sana unutturacağını biliyorum.
All this talk about deals and dollars will make you lose sight of why you even put the pads on every Sunday.
Şey, çok aptalca olsa da bazen kafamda bir ses duyuyorum ve bu Pazar Okulu'ndaki öğretmenimin sesi oluyor.
When I hear this voice in my ear, and it turns out To be my sunday school teacher sitting on my shoulder. What's he say?
Araştırmamız sırasında, kapıcı bize, kadının Pazar gecesi eve girdiğini gördüğünü söyledi.
During our investigation, the doorman told us he saw her arrive home that Sunday evening and go to her apartment.
- Belki pazar günü bir yerlere giderdik.
Maybe go for a Sunday drive.
Bu sabah koyun pazarına geldi.
He came to the sheep market this morning.
İhraç pazarına giriş yapmak istiyorum ve adınızın bir değeri var.
I mean to explore the export market and your name has value.
Bugün pazar, ve bütün bankalar kapalı.
It's Sunday today, and the banks are closed.
Şu anki pazar değeri 15,075 avro.
The current market value is 15,075 euros.
- Pazar günü.
- Sunday.
Pazar gününe altı kişilik yer ayırtmak için aramıştım.
Yeah, I'm calling'cause I want to make a reservation for six for this Sunday.
Pazar gününe altı kişilik yer ayırır mısınız?
Can I have a reservation for six this Sunday?
Bu pazar gününü iptal ediyoruz demek mi?
Does this mean Sunday's off?
Bugün pazar günü.
Today's market day.
Hatırlar mısın her pazar, o kahve dükkanına gidip, gazete okur, sinemaya giderdik?
Remember every Sunday, we'd go to that coffee shop, read the paper and go to a movie?
Latin asıllıların pazarının ülkede en hızlı büyüyen el atılmamış alan olduğunun farkında mısın?
You are aware that the English-speaking Latino market is the fastest-growing, largest, untapped market in the country, right?
Evet, efendim. Her pazar.
Yes, sir, yes, sir, every Sunday.
Sanırım yalnızdı ve sabah kahveleri ve pazar okulu konusunda yardımda bulunmaya başlamıştı.
I think she was lonely and, uh, she started helping out at, uh, coffee mornings and Sunday school.
- Cabe, hani kızının vefatından sonra her pazar kabrini ziyaret ettiğini söylemiştin ya?
Cabe, you told me that when your daughter passed away, you'd visit her grave every Sunday?
Her pazar ve çarşamba Jarden havuzuna giriyoruz.
We attend the Jarden Community Pool every Sunday and Wednesday.
Pazarın yanındayız hemen, ve bir sürü muhteşem şey var.
We're right next to the market, and there's a ton of cool shit.
Pazarın öbür ucunda eski bir tıbbi tesis var.
At the far end of the trading floor, there's an old medical facility.
İlk hapını geçen Pazar günü saat 9 : 30'da aldın yani teknik olarak bugünden itibaren 13 gün var, 14 değil.
You took your first pill at 9 : 30 last Sunday, so technically, it's 13 days from now, not 14.
Pazar gezmesi yapıyoruz.
We're out for a Sunday drive.
Pazar gezmesi tam olarak umduğumuz anıları üretmemişti.
Frankie : So, the Sunday drive didn't exactly make the memories we were hoping for.
Mike ezik pazar gezmemiz sırasında orada durmadığından beri canım çekiyordu.
I'd been craving one since Mike wouldn't let us stop there during our lame Sunday-drive idea.
Bugün pazar Jonathan.
It is Sunday, Jonathan.
Pazar günü iş arayan göçmenler.
Illegals, looking for work on a Sunday.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]