English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ P ] / Pens

Pens translate English

1,064 parallel translation
Pens. Kusura bakma, Dago, ama bu adam yaşıyor, öbürü ise öldü.
# # [Musicians Playing]
- Evet, gayet iyi. Pens ver, lütfen.
My kid has her second birthday coming up... and if they don't sign that damn truce, it'll be the second one I've missed.
- Geceliği 30 pens.
Thirty pence a night, in fact.
Orada ahırdan başka birşey yok.
Nothin'there but stock pens.
Kalemleri, zincirleri, dövizlerini, Fransızca ajandanı, hepsini.
Pens, keychains, foreign money, French ticklers, the whole shot.
Sanırım sana ağıllarda çobanlık gibi bir iş bulabiliriz.
I think we can get you something working cattle over at the pens.
Dolmakalem farkı göz önüne alınırsa, diğeriyle aynı gözüküyor.
Allowing for the difference in pens, the duplication seems exact.
Buyrun.
- Here you are then. - We do have pens.
- Buyrun. Otelimizde kalem bulunur.
- We have actually got pens in the hotel.
Buralarda... kalemler nerede?
I mean where are the pens?
"Kalem" mi? Bence "Balem" e daha çok benziyor.
"Pens?" Looks more like "Ben's" to me.
Saatlerimizi, kalemlerimizi aldılar. Neyimiz varsa.
They took our watches, our pens... all we had.
Devlet kalemleri.
Government pens.
Beş pens, lütfen.
Five pence, please.
PİRELERLE DOLDURDU
OUR PENS WITH FLEAS
Aynı Baddevrustana otlaklarında... kepeneğimin altına sığındığım zamanlar gibi
As I was in the sheepcotes... and the pens of Baddevrustana.
Şimdi kalem kullanmak zorundayım.
Now I have to use pens.
- Tükenmez kalemler bana 20 dolara patladı.
- I blew $ 20 in ballpoint pens.
- Ya kalemler için 20 dolar!
- And the $ 20 for the pens!
Geçen yıl alüminyum tükenmez kalem dağıttıkları zamanı hatırlıyor musun?
Remember last year when they were giving away aluminum ballpoint pens?
- Bir pound iki pens.
- One and tuppence.
- On beş paund, altı pens.
- Fifteen pounds, sixpence.
Birimlerle tag'ledik, "Minis" den "Marvies" e "Pilots" dan Flo-pens'e ve bulutları boyadık tag'lerin etrafında ve 3-Dnin taglerinide- -
We were tagging with the Units, then the "Minis," then the Marvies, then the "Pilots," then the Flo-pens and we were doing clouds around the tags and 3-Ds on the tags- - for the Double-Rs, to have a clean car back then,
- Pens, O mu?
- Clamp, This thing?
Sadece Leonard Zelig kalemleri ve nazar boncukları değil,... saatler, oyuncaklar, kol saatleri, kitaplar... ve ünlü bir Leonard Zelig bebeği vardı.
There weren't only Leonard Zelig pens and lucky charms... but clocks and toys, watches and books... and a famous Leonard Zelig doll.
Pens.
Clamp.
Bir pens daha.
Another clamp.
Biz müzede çalışanların çoğu bu müesseseye sık sık gideriz ve bu yıl iyi ev sahibimiz Bay Windigate her hafta birkaç pens ödeyerek yılbaşında bir kuş alabileceğimiz düşüncesiyle bizi kaz klübüne gitmeye teşvik etti.
Several of us who work in the museum frequent that establishment, and this year our good host, Mr. Windigate, had instigated a goose club, by which, on consideration of some few pence each week, we were to receive a bird at Christmas.
Banka güven departmanı, * kalemleri zincirle masalara bağlamışlar.
The trust department have pens chained to tables.
Şahane top uçlu dolma kalemlerim var.
I got ballpoint pens.
Savaştayken insanın elini uçuran patlayıcılı kalemlerden görmüştüm.
During the war I saw watches and pens that blow up and cut off hands
Kalemlerinizi bırakın.
Ebenezer? Pens down.
Şu tükenmez kalemlerden bir düzine alacağım.
I'll take a dozen of those ballpoint pens.
4983 tükenmez kalem Bir de Golden State Otobanı'nda bulduğumuz sporcu çamaşırı.
" Here you are seventy-nine pairs of sunglasses, two hundred and twelve cigarette lighters, four thousand nine hundred and eighty-three ballpoint pens and here's a jock strap we found on the Golden S tate Freeway.
İşte birkaç peniye kendine bir kalem al.
Here, buy yourself a pen. Buy a couple pens.
Gençler, yazmayı öğrenirseniz kullanacağınız birkaç kalem.
Boys, here's a couple of pens, in case you learn how to write.
Tüm kalemleri vermişim.
I gave away all my pens.
Lecter'un kullandığı keçeli kalemdeki boyar maddeler, kızıI ötesi ışıkta saydamlaşıyor,
The aniline dyes used in the ink of the felt-tip pens like Lecktor used are transparent to infrared.
Kalemler geldi.
The pens arrived.
Bu dolma kalemler çok tehlikeli...
These pens are so tricky, I...
7 pound 49 pens.
Seven pounds, 49 pence.
Otel bloknotu ve kalemleri?
Hotel pads and pens?
Paratonerler, buzdolapları... yürüyen merdivenler, tükenmez kalemler, ve vazelin arasındaki ortak nokta nedir?
What do these things have in common - Lightning rods, fig newtons,... escalators, ballpoint pens, and vaseline?
Paratonerler, buzdolapları... yürüyen merdivenler, tükenmez kalemler, ve vazelin arasındaki ortak nokta nedir?
What do these things have in common - Lightning rods, fig newtons,... escalators, ball point pens, and vaseline?
Tükenmez kalemlerimiz ve plastik açacaklarımız var.
We got pens, and we got plastic tabs.
İki düzine zayıf Elvis kalemi.
" Two gross of skinny Elvis pens,
İki düzine şişman Elvis kalemi. 1000 rulo "Sev Beni Aşkım" tuvalet kağıdı.
"Two gross of fat Elvis pens, 1000 rolls of Love Me Tender toilet paper."
Tükenmez kalem, silgi, ofis malzemeleri...
Pens, erasers, office supplies...
Pens.
Chorwon keeps changing hands!
İnanabiliyor musunuz?
Would you believe it? I mean, there are no pens here.
İki pens.
Two pence.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]