English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ P ] / Pense

Pense translate English

166 parallel translation
Daha fazla düşünme...
Ne pense plus... rien. Stop thinking.
Fakat bir pense bile araklamadım.
But I never so much as pinched a spanner.
Pense izleri dışarıda.
Those Jimmy marks are on the outside of the door.
Evet, düz kesim pense veya İngiliz anahtarı olur mu?
Yes, flat bars, cutting bars or English bars?
[Eski Fransız deyişi] Utanmak kötü düşünene mahsustur.
Honni soit qui mal y pense.
Seni çıplak halde bağlayıp pense ve kaynak aletiyle üzerinde çalışırlar.
They will strip you naked and go to work on you with a pair of pliers and a blowtorch.
- Bir pense!
- For pliers!
Tel ve pense lütfen.
The wire and the pliers, please.
Yedi dolar altı pense 24 adet kaz Alpha Otel'inden Bay Windigate'e satılmış.
Twenty-four geese at seven and six pence, sold to Mr. Windigate of the Alpha Public House.
Bana birkaç tane pense, kerpeten... ve 30'luk cıvata seti gerekiyor.
I'm gonna need some pliers and a set of 30-weight ball bearings.
"Çöp kovası, takvim, kitaplar, oyunlar, kağıt, kalem, kürek, bel, levye, balta, nacak testere, alarm vermek için çan ve / veya düdük eşyalar ve tahliye için valizler iplik, pense ilk yardım kitleri, çengelli iğne, makas, çakmaktaşı, aspirin, ishal ilacı cımbız, kalamin losyonu, savaş krizi yayınları, bit-pire tozu kemirgen zehri, insülin, tansiyon hapları lastik eldiven, kadın peti, ayna, tuvalet kağıdı, göz yıkama ilacı."
"Dustbin, calendar, books, games, paper, pencils, shovel, spade, crowbar, axe, hatchet, saw, whistle and / or gong for alarms, suitcases for furniture or evacuation, string, pliers first-aid kits, safety pins, scissors, flints, aspirins, diarrhoea remedy, tweezers, calamine lotion, war crisis editions, lice-flea powder, rodent poison, insulin, blood-pressure tablets, rubber gloves, sanitary towels, mirror, toilet paper, eyewash."
Tek gereken bir pense ve bir tornavida...
IT REQUIRES PLIERS, A SCREW DRIVER...
Evet ama sadece ağır işler var Bay Johnson. Günde 6 pense çalışmazsın sen.
Oh, yes, but I've only got laborers'jobs, Mr. Johnson.
Makasa benziyor. Ya da pense gibi bir şey.
It looks like a scissors or pliers.
Koluma dövmesini yaptırmayı düşündüm.
J'ai pense me le faire tatouer sur le bras.
Pense.
That's a wrench. Those are pliars.
Şunlar pense. Tamam, pense. Güzel, Alpha.
Okay, now all I need is a shot of glue.
Ayarlı pense gibiyim.
I'm like a tuning fork.
Kutu kutu pense.
Peekaboo.
Bütün hayatını direklerde ellerinde pense ve klipslerle geçirdi.
He has been all his life up in the masts with pincers and clips.
- Evet. Jiletleri almam için kameralı pense.
And I'll need a rat-tooth on the scope so I can grab the blades.
Sağ atriyumum atar damarına 2,0'lık bir prolin pense tak.
Put a 2.0 proline purse string around the auricle of the right atrium.
Kafadaki damara pense takacağım.
I'll stick a butterfly in the scalp vein.
Onu açın, pense ver.
- Let's crack her, clamp the bleeder.
Pense.
Clamp.
Güvenlik Şifresi : Kutu Kutu Pense.
Security code : peekaboo.
"Kutu kutu pense" mi?
Peekaboo?
- Timsah pense iğnede.
- Alligator clamp is on the needle.
Bir pense al ve parmaklıkları kes.
Take a pair of pliers and cut the fence.
Lafına dikkat et Frohike ve bana bir pense ver.
Watch your language, frohike, and grab me some tweezers.
Sonra, kizim caresiz kalinca... eline bir pense almis ve...
Then, when she was helpless... he took pliers and...
Pense olan kimse varmı?
Anybody have any pliers?
Dört pense çok ucuz.
Cheap at fourpence.
Pense ile kesiyordum. Temiz is.
You see to it with the bolt cutters they come to it every time.
Çekiç, pense ve tornavidası olan kutu.
The one with the hammer, pliers, screwdriver.
Çiviler, vidalar, soketler, bir pense.
There's nails and screws and... one of those metric socket sets, a plier.
Kutu kutu pense.
Thirteen blackbirds baked in a pie
Kutu kutu pense elmamı yerse
Thirteen blackbirds baked in a pie
Doktor pense ile dışarı almak zorunda kaldı.
The doctor had to get you out with pliers.
Bana pense getir, bu Güneş'ten yanıyorum!
Bring me the pliers, I'm burning in this sun!
O pense ile dokunacağına molotof kokteyli at, daha kolay zarar verirsin böylece.
Who's done more damage with those pliers than with your Molotov cocktails?
Üst ve alt boynuz, rakibi yakalayıp ringden fırlatmak üzere, aynı bir pense gibi hareket eder.
The upper and lower horns move like a claw to grasp an opponent and throw him out of the ring.
Kötülük düşünen utansın.
Honni soit qui mal y pense.
İzlerin yönüne ve dağılımına bakılırsa pense ya da İngiliz anahtarı olabilir.
Given the orientation and spread of the marks, consistent with pliers, vise-grips.
Henderson'daki evinizde de bir pense bulduk. İki yanardağın yapımında da o pense kullanıImış.
Those pliers were used to make both of the volcanoes.
- Pense ihtiyacın var mı?
- Don't try this at home.
Ben de bir tane bardak alacaktım.. ve biraz cips.. ve tereyağı ve pense filan
Oh all right, em maybe I was gonna buy a glass. One glass! ... And some chips...
Birbirinizle iyi geçinin, kutu kutu pense falan oynayın!
Get along together, do some patty-cake
Pense.
Pincers.
Gecenin bu saatinde kim olabilirki?
yo pensé que eras bob barker.
Vasküler pense. Hemen.
Right now.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]