English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ P ] / Pier

Pier translate English

1,513 parallel translation
- Onun evine gideceğim, sahili kontrol edeceğim.
- I'll go to his house, check the pier.
Ayrıca Ryan'a, sahilde öğle yemeği için söz verdim. Kesinlikle.
Besides, I promised Ryan I'd meet him for lunch at the pier.
Sahilde öğle yemeği.
Lunch at the pier.
- İskeledeki motelde.
- The motel by the pier.
Ne dersin? İskeleye inip Balboa Bar'a gidelim mi?
Go down to the pier and get a Balboa Bar?
İskeleyi sallamayı kes.
Oh, stop moving the pier.
Limandaki adamı gördük.
We saw the guy down the pier.
Pier Festivali.
Festival Pier.
Aslında üst kattaki depo odası hariç... Hoş ve yetenekli Dumais'in bana verdiği bilgiye göre yakın bir tehlike bulunmuyor bu rıhtım nispeten iyi durumda.
Essentially, with the exception of the upper-level storage room, which the lovely and talented Dumais informs me is in no immediate danger, this pier is in relatively good shape.
Doğu rıhtımına yaklaşık bir uzaktalar.
They're nearly a mile away on the east pier.
Chaya geceleyin şehrin en güzel manzarasını görmek istediğini söyledi ben de güney batı rıhtımının üstü olduğunu düşünüyorum.
Chaya mentioned she wanted to see the best view of the city at night, which I think is atop the southwest pier, and since it's such a long walk,
Kuzey rıhtımından darbeler alıyoruz.
We're starting to get hits on the northern pier.
Doğru rıhtımının alt katlarındaki su basılmış kısımlarını pompalıyoruz.
Well, we've begun pumping out the lower levels of the east pier, which was flooded.
18 : 00. Chelsea İskelesi.
6 : 00 p.m. Chelsea Pier.
Sadece bir dondurma al ve iskelede yürü.
Just buy some ice cream and walk around the pier.
Ünlü sörf mekanı Pasifik Okyanusu Park İskelesi dün gece yanıp kül oldu.
Pacific Ocean Park Pier, infamous local surf spot burned to the ground last night.
Bu iskele 40 yıldır buradaydı.
You know, the pier has been here for over 40 years.
'arabanın üç mil uzağında, artık kullanılmayan... 'İskele 16'nın yakınında bulundu.
( Man )'... to the disused pier 16, three miles upriver'from where her car was found abandoned'five weeks ago on Argyle Avenue.
İskele 16'dayım.
I'm at pier 16.
9. rıhtımdan Vito Pelligrino.
Vito Pelligrino from Pier 9.
Rıhtımın orada ya da State parktaki bisiklet parklarında.
One of them is by the pier, another one is by the bike trails in State Park.
İş çıkışı Seninle iskelede buluşmak istediğini söyledi.
She said she'd meet you on the pier when your shift's over.
İskeleye doğru gitti.
He went towards the pier.
O parayı bir kayığa koyup gönder... adamın nehri geçip, şehrin güney yakasındaki 10. Pier caddesine gelsin.
I want you to put that money on a boat... and send it across the river to the South Side, 10th Street Pier.
Yeni mendirek, iskele yükseltmek vs.
New sea-wall, shore up that pier.
Onların fedakarlıkları olmasaydı, ne limanımız, ne de iskelemiz olurdu.
Without their sacrifice, there wouldn't be a marina or a pier.
Sai Kung iskelesine getirin.
Bring him to the Sai Kung pier.
İskelemiz ve setimiz hazır
We have the amusement pier and the bordello set.
Sergei, iskeleye!
Sergei, to the pier!
Onu iskelede mi görmüşler?
They saw him at the pier?
Galiba oğlanı iskelede görmüşler.
Looks like they saw the boy at the pier.
Saat 11 de 3.ncü iskele.
Pier 3 at 11.
Onlara geri çekilmelerini söyledim.
I told them to wait at the pier.
Tabloları çoğunlukla deniz kıyısı resimleriydi. Biri de Polflexan'ın resmiydi, deniz feneri ve iskele birlikte.
Well her paintings are mostly seaside scenes and there's one of Polflexan, the lighthouse and the pier.
Ama o iskele beş yıl önce yandı, haberi okumuşum.
But that pier burnt down five years ago. I read about it.
Oh evet, yatak odasında da Polflexan'ın eski bir kartpostalını buldum ve iskele hâlâ yerindeydi.
Oh, yes, and then in her bedroom I found an old postcard of Polflexan with the pier still in place.
O resmin bir kartpostaldan kopyalanmış olduğunu fark eden Susannah Henderson oldu. Çünkü resimde hâlâ eski iskele vardı.
Susannah Henderson observed that it must have been copied from a postcard because it showed that the old pier was still in place.
Oysa o iskele yıllar önce yanmıştı.
But, in fact, the old pier had burnt down several years before.
# Yola çıkıp meçhul bir iskeleden # # Bir gemiyle geldim çok uzaklardan #
I have come from far away, and take a boat from a nameless pier.
Alo, burası Jangseungpo iskelesi.
Hello, this is Jangseungpo Pier.
Alo, Jangseungpo limanı.
Hello, Jangseungpo Pier.
Pekâlâ, bütün ekipler, iskeleye yaklaşacağım.
All right, teams, I'll close up for the pier.
Bir çok yerde. İskelede, Pike Caddesi'nde.
Lots of places the pier, pike street
Seni bir tesise girerken yakalamıştım.
That night on the pier? I caught you breaking into a secure facility.
Bu arada Pier One'da bu sepetler 80 dolar filan.
By the way... these baskets go for, like, 80 bucks at Pier One.
İskeledeyken hiç böyle görünmüyordu.
He didn't look anything like that at the pier.
Hemen gitmezsek, rıhtıma vaktinde ulaşamayacağız.
We don't leave now, we won't make the pier.
Nerede? Ben de seni arıyordum.
31, guy in a car down at the pier.
Dava kapanmamış olabilir.
The victim at the pier?
İskele.
Iskele means "pier."
Hangi iskelede?
Which pier would that be?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]