Pilav translate English
1,244 parallel translation
Biraz taze fasulye yapacağız. Burada, ocağımda biraz pilav ve pişmiş tavuk.
We are going to make a dish with green beans, rice and stewed chicken.
Trini size biraz midyeli pilav hazırlayabilir.
I'll have Trini whip you up some rice and clams.
Şimdi erişte mi, pilav mı?
Now... Noodles or rice?
Pilav yemen daha kolay olabilir.
- It's probably easier for you to eat the rice. - Marion.
Pilav versene.
Give me the rice.
O zaman tavuk şiş ve pilav lütfen.
Right... in that case, just the chicken satay and pilau rice.
Ona, keçi peynirli ve çam fıstıklı marul salatası yapıyorsun yanına da pilav, kuşkonmaz kavurması ve somonlu puf böreği.
A frisee salad with goat cheese and pine nuts wild rice, roasted asparagus and salmon en croute.
Tanrım, pilav çok güzel...
My God, this rice is so
Ben olmak kızarmış pilav gibi.
Ah, so. Me like the fried rice.
Pilav.
Rice.
Kıskaçlı, sana pilav pişirdim.
Pinchy, I made you some risotto.
- Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorsun.
- Oh, you had to bring that up.
- Pilav saat 6'da.
- Rice is at 6 o'clock.
- Daha fazla pilav var mı?
- Is there any more rice?
[Anne] Daha fazla pilav ister misin?
[Mother] Do you want more rice?
- Hazır pilav mı?
- Instant rice?
Ne bu? Pilav günü mü?
Is this a reunion?
Evet özellikle de güveçte pilavını.
Yes, especially its Chinese Pot Rice
Çin usulü güveçte pilav var mı?
Any Chinese pot rice?
Çin usulü güveç pilavı yapıyor musunuz?
You do Chinese Pot Rice?
Çin usulü güveç pilavı getirdim.
I brought Chinese pot rice
Eski kıyafetler ve pilav mı?
some old clothes and a pot of rice?
Rafadan yumurta, etli pilav, tavuk çorbası.
Sunny-side-up-egg, minced beef rice, chicken corn soup.
Sebze ve pilav, Şefin çorbası Kahve veya çay.
Vegetable and pork rice, Chef'ss soup, tea or coffee.
Domatesli pilav ve yumurta sipariş edeceğim.
I'll order the steamed rice with tomato and egg at once.
Domatesli pilav ve yumurta. 25.5 dolar lütfen
Steamed rice with tomato and egg, $ 25.5, please.
Domatesli pilav ve yumurta istiyorum.
I want tomato and egg, I want rice with tomato and egg.
Domatesli pilav ve yumurta. 25.5 dolar lütfen.
Steamed rice with tomato and egg, $ 25.5 please.
Domatesli pilav ve yumurta?
Rice with tomato and egg?
Domatesli pilav ve yumurta istiyordun. Ben alacağım.
You want rice with tomato and egg, I'll take it.
Ne tesadüf.Numara 1'de domatesli pilav ve yumurta sipariş etmiş.
What a coincidence! No.1 also ordered rice with tomato and egg.
Pilavını çorbanın içine dökme!
Don't mix your rice into the soup.
Çorbayı pilavın üstüne dök.
Pour the soup over the rice.
Özel yosunlu pilav.
Seaweed-rice special.
Ben somonlu pilav alacağım.
I'll have the salmon-rice.
Bana da tempura pilavı al!
Tempura-rice for me!
Biraz daha pilav?
Some more rice, perhaps?
İkinci gün omlet ve soğanlı pilav.
On the second, scrambled eggs with onions on rice.
Pilav!
Rice!
-... iç pilavı, Kanaklarla paylaşır. - Kanaklar mı?
-... the stuffing, with the Canucks.
Birkaç gün boyunca, hafif yiyecekler, bol su, pilav, ekmek...
Next few days, a bland diet. Clear fluids, rice, bread...
O şapkasını senin pilav tabağına atmaya çekinmedi, değil mi?
Well, he didn't hesitate to throw his hat into your rice bowl, did he?
Bizim Debbie Pinson, hani şu lise pilav günü kraliçesi mi?
The Debbie Pinson, who was the homecoming queen in high school?
Ulu pilav, ulu köri, ulu Gandi, hadi başlan gari.
Good rice, good curry, good Gandhi, let's hurry.
- Pilav ile deneyin.
- Try it with rice.
Bu da ne? Pilavın.
What is this?
Bir pilav pişirici!
A rice cooker!
Şimdi pilavı deneyelim.
Let's try the rice.
Bay Chan, pilav pişirici yüzünden sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Mr Chan, sorry to trouble you about the rice cooker.
Hasta biri o kadar yağlı pilav yememeli.
A sick man shouldn't eat all that sticky rice.
Sana biraz pilav aldım.
C'mon, Mel, I got you some rice.