Pique translate English
75 parallel translation
Sizi kışkırtıyor muyum?
Do I pique you?
Eğer bütün bunlar merakınızı arttırmayı başardıysa, lütfen bir dahaki sefere bize katılın.
If all this has managed to pique your curiosity, please join us for the next installment.
Gurur meselesi yaptığım için mi, böyle bir karar verdim sence?
Are you telling me I think of this in terms of personal pique?
Belki kininden ötürü öfkelidir, Don Ambrosio.
Maybe he's offended out of pique, Don Ambrosio
Binbaşı Napier ve Bay Bajetta profesyonel ilgimi çekiyor.
Major Napier and Mr. Bajetta pique my professional curiosity.
Mutlu olmayabilir ama televizyonların bir numaralı şovunu yayından kaldıracak kadar da aptal değildir.
But he may be unhappy, but he isn't stupid enough to withdraw the number-one show on television out of pique.
İki milyar dolar sence aptallık mı?
Two billion dollars isn't pique!
Ahmakça teorilerin, anlamsız bar sohbetlerini besliyor olsa da onun kırgınlığını hafifletmiyor.
Your asinine theories, while suitable fodder for inane bar conversation, do nothing to ease his pique.
Acaba Pique-Bouffigu'nin kaynağını ve arazisini satın alsak hani yukarıda, Romarins'te olan.
I wonder- - What if we buy Bouffigue's field and his spring... up at Romarins?
Pique-Bouffigue'nin fazla malı yok ama evi hâlâ güzel.
The house is still in good shape.
Pique-Bouffigue'nin evinde bir kaynağın olduğunu bilmiyorsunuzdur.
- Maybe so. You may not know Bouffigue's land has a spring.
Pique-Bouffigue iyi bir arkadaştı.
We were good friends.
Keskin dönüş yap.
Do a pique turn.
Kişisel gücenmemin mesleki kararlarımı etkilemesini istemem.
I hate to think that my personal pique could color my professional decisions.
Bay Paris'in ilgisini çekecek başka bir şey bulmuş olabilirim, Kaptan.
I believe I may have found something else to pique Mr. Paris's interest, Captain.
Boşanmak üzere olduğu karısı onu ölü bulunca sırf ona kırgın olduğu için adamı on beş kez bıçaklamıştı.
When his soon-to-be-unmarried widow discovered him dead, no alimony, she stabbed him 15 times out of pique.
Ben de, bir cinnet anında, içkisine ilaç katıverdim ve köpek herifi iyice bir benzettim.
So, in a fit of pique, I doctored his good-bye drink and muralized the dog.
Ağzından başka laf alamadım. Ama söyleyeyim, çok ilgimi çekti.
And I couldn't get anything else out of him, but I have to tell you, it did pique my interest.
Adamın köpeğini öldürdüğünü inkar ediyor.
"She denied killing his dog in a fit of pique."
- Belki de yapacağınız teklifle...
Perhaps you can pique my interest with... Yes?
Anneleri bu zenginleştirici tecrübeyi tamamen dar kafalı ve bencil bir kızgınlığa dönüştürerek beni onlardan mahrum bırakmaya hazırlanıyor.
Their other mother is prepared to deprive them of that enriching experience out of pure petty selfish pique.
- Bu pike de neyin nesi?
What the Hell is a pique.
İşte pike bu.
This is a pique.
- Kendimi biraz süzgün hissediyorum. - Süzgün mü?
I'm a little pique.
Beni tek bir numarayla ikna edeceğini söylemiştin.
You told me you only wanted to show me one trick that'd pique my interest.
Peki benim ilgimi çekmek için sende farklı oaln ne?
So what is it that you're going to do to pique my interest?
- O zaman neden toplumdaki masum insanları silahını ateşleyerek tehlikeye soktun?
- So why, in a fit of pique, did you endanger innocent people in a public thoroughfare by discharging your firearm?
İlgisini çekin.
[Sofia] Pique his interest.
Zengin bir kadın sırf aşığına küstüğünden onu okyanusun dibine gönderip, öylece çekip mi gidecek?
A rich woman in a fit of pique deposits her lover on the bottom of the long island sound, and she walks?
Ajax bir kırgınlık sonrası kendi boğazını kesti.
Ajax cut his own throat in a fit of pique.
- Nispet yapmak için.
- Out of pique.
Herkesin evine gidip internete girmesi için ilgi alanlarını bulmam gerekti.
I needed to pique everyone's interest to get them to go home and log on.
Göz önüne konulmuş 200 litrelik bir petrol varili,... hedefinizin dikkatini çekecektir..
A well-placed 50-gallon oil drum should pique your target's curiosity.
Bu konu, majestelerinde merak ve aynı zamanda kırgınlık uyandırdı.
It could only pique His Imperial Majesty's curiosity as to why.
Bir hınç anında, Glee kulübünün uçağını Libya'ya yönlendirdim.
There is one slight problem. In a fit of pique... I rerouted the Glee Club's plane to Libya.
Uzun süren bir hınç atağıydı.
It took some effort. It was a long fit of pique.
Gerçekten zamanım yok, Bay Pique.
I have no time. What's the problem,...
- Adı Pique. Robert Pique.
His name's Robert Pique.
Bay Pique. Sizin için bir işim olabilir.
I might have work for you.
Bay Pique?
- Mr. Pique?
Robert Pique'i aradınız.
Robert Pique.
Ve birşeyleri ortaya çıkardık
Made little pacts to support and pique our every desire.
Bu Dearing'in ilgisini çekmeye yeter.
Well, that should pique Dearing's interest.
Pique-Bouffigue'in hayaleti değil, fareler.
That's not Bouffigue's ghost. It's only rats.
Babasının bir arkadaşı sayesinde çaldık onlardan.
One has it to them piqué thanks to his / her father who is a friend.
- Pike ve...
Pique...
Anlaşılan kıyafetlerimi sakladın.
Pourquoi tu m'as piqué mes fringues connard?
Robert Pique.
- Robert Pique.
Bay Pique...
- So we have...
Bay Pique muhteşem bir insan.
He's great.
Tabii ki Robert Pique'den.
Robert Pique.