Pişman olmayacaksın translate English
673 parallel translation
Pişman olmayacaksınız.
You'll never be sorry for this.
Ve bunları öğrendiğin için, hiçbir zaman pişman olmayacaksın.
And you can never be sorry for the trouble you took to learn them.
Pişman olmayacaksın.
You won't regret it.
Bundan pişman olmayacaksın, canım.
And you will not regret it, dear.
Pişman olmayacaksınız.
You won't regret it.
Asla pişman olmayacaksınız.
You'll never regret this move.
Pişman olmayacaksınız Sir Guy. Her ne kadar şöhreti küçümseseniz de.
You won't regret it, Sir Guy, however much you scorn fame.
Buna hiç pişman olmayacaksınız Bayan Nolan.
And you'll never regret it, Mrs. Nolan.
Catherine, pişman olmayacaksın.
Catherine, you'll have no regrets.
Buna pişman olmayacaksın!
You won't regret this!
Pişman olmayacaksın, Phil.
You won't regret it, Phil.
Buna sonra pişman olmayacaksın?
You won't regret this later?
Pişman olmayacaksın?
You won't regret it?
- Mae, pişman olmayacaksın.
- Well, Mae, you won't be sorry.
Verdiğiniz paraya pişman olmayacaksınız beyler!
You won't regret your money, gentlemen!
Viskiden uzak dur ve sabaha pişman olmayacaksın.
You keep away from whiskey and you'll have no regrets in the morning.
sabah pişman olmayacaksınız.
Stay away from whiskey, you will no regrets in the morning.
Söz veriyorum geldiğine pişman olmayacaksın.
I promise you will not regret coming.
İnan bana, Zachary, buna pişman olmayacaksın.
Believe me, Zachary, you won't be sorry fo this.
Pişman olmayacaksınız.
You won't be sorry.
- Pişman olmayacaksın.
You won't regret it.
Asla pişman olmayacaksınız. Oxytone diş macunu, dişlerinizin aşınmasını önler.
You'll never regret, you'll never fret, if you use OXYTONE Toothpaste.
Pişman olmayacaksın.
You won't be sorry.
Pişman olmayacaksınız.
You'll never regret it.
Pişman olmayacaksın.
You're not gonna be sorry.
Asla pişman olmayacaksın da.
And you wouldn't be sorry, either.
Bana söylediğine pişman olmayacaksın
You won't regret telling me.
Pişman olmayacaksın.
You'll never regret it.
- Pişman olmayacaksınız. İyiler, evet.
Sure.
Eğer işler planlandığı gibi giderse, buna hiç pişman olmayacaksın.
If things go as planned, you won't regret it.
Bu iyiliğinize pişman olmayacaksınız.
You won't regret this kindness.
bu kez pişman olmayacaksın.
You won't be sorry this time.
Göreceksin. Yeterince kötü değil, kabul edersen pişman olmayacaksın.
But not bad enough to make you regret your commitment, you'll see.
Tatlım, bundan pişman olmayacaksın.
Oh, honey, you're not gonna regret it.
Öpersen, inan ki pişman olmayacaksın.
You know if you do you won't regret it.
- Pişman olmayacaksın, bayım.
- You won't be sorry, sir.
-... pişman olmayacaksınız.
- in the Banco Zurich Swiss.
Söz veriyorum, pişman olmayacaksınız.
I promise you, you won't be sorry.
Pişman olmayacaksın, Charlie Brown.
You won't be disappointed, Charlie Brown.
Beni aldığına pişman olmayacaksınız, Bay Rumson, size iyi bir eş olacağım.
You'll not regret taking me in, Mr Rumson. I'll make you a good wife.
Sağol, pişman olmayacaksın.
I'll not be sorry.
Emin olun pişman olmayacaksınız.
You won't regret it, I guarantee you.
Tevye Efendi, pişman olmayacaksınız!
Reb Tevye, you won't be sorry!
- Pişman olmayacaksın.
- You won't regret it.
Buna pişman olmayacaksın.
You won't regret it.
Shangguan Ren, bundan böyle... taraf değiştirdiğine pişman olmayacaksın
Shangguan Ren, from now on you will... be glad about your switch
Hadi gidelim, pişman olmayacaksın.
Let's go, you won't regret it.
Ve buna pişman da olmayacaksınız.
And you won't regret your decision.
Evlendiğine asla pişman olmayacaksın.
I swear you won't regret marrying me.
Telefonda buna pişman olmayacağınızı söylemiştim, ve olmayacaksınız.
I told you on the phone that you wouldn't regret it, and you won't.
Bay Bedeker, asla pişman olmayacaksınız.
YOU'LL NEVER REGRET THIS, NOT TO YOUR DYING DAY.