English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ P ] / Plug

Plug translate English

2,948 parallel translation
Sıcaktı.Bu elektrik yüklü prizden fişi çekmek gibi.
You know like a... a plug that's just been pulled from a live socket.
Elektrikli arabaların derdi de bu işte.
That's the problem with these plug-ins.
Ayrıca eğer mümkünse, İki makaralı teybimi Doğrudan ses tahtasına bağlamak istiyorum.
And I'd love to plug my reel to reel directly into the sound board, if that's okay.
Zarar görmüş sinirleri onarabilir, yırtıIan kan damarlarını kapatabilir, kırıIan kemikleri onarabilir, derinizi iyileştirip, yırtıIan kaslarınızı iyileştirebilir.
It can mend damaged nerves, plug leaking blood vessels, regenerate broken bones, heal your skin and repair ripped muscles.
Bu şey bütün şifreleri kıracak ve bana davetiye gönderecek bir virüs yükleyecek.
This plug-in will cut through all the encryption and install a virus that will send me an invite.
"Kablomu tut, deliğe sok" Ne demek?
When he asks you to grab his cord and plug it into the hole, you know?
Sana engel olmam için bana güç veren sendin, değil mi?
- You do remember you gave me power To pull the plug on you, don't you?
Utanmadan kendini ortaya koy ki daha sonra şuna da koyabilesin.
Shamelessly plug yourself, so you can shamelessly plug, let's say that. I told you,
Şu gördüğün küçük fiş var ya.
That little subtle plug there- -
Bu davadaki bütün boşlukları tıkamak için bizi istedikleri söylemi polis komiserliğinden düşüyor aile açısından en iyisinin bu olduğunu düşünmüşler.
Well, word's come down from the PC that they want us to plug any holes on this case, so they thought it best to be going with family.
Pudranın altında Prens'in telefonuna tam uyan bir parça var.
Under the sponge of this compact, there's a plug-in device that'll fit into the prince's Blackberry.
Fakat geri gelmen gerekiyor, dostum çünkü sana ihtiyacımız var.
You're gonna have to plug yourself back in, pal, because I need you.
Öyleyse planı iptal et.
So pull the plug on the plan.
Eğer bu şekilde takıp çalıştırırsan patlatırsın.
So you put that in wrong, when you plug it in, it will explode.
- O zaman fişi çekip kapının önüne koyalım.
Let's pull the plug and kick'em out, then.
Buji çıkmış değil mi?
Pulled a plug out, didn't it?
Teşekkürler ama oldukça sağlıklı bir rahmim var.
Thank you but my uterus and cervical plug are quite healthy.
Birisi hortumu çıkarsın!
Someone plug the hose!
Yani bir fişleri yoktur.
They don't have a plug. Right.
Saçının tek bir teline bile dokunursanız, senin işini bitiririm.
You touch one hair on his head, and I will pull your plug.
Yönlendiriciyi çıkartıp takacaksınız.
You just unplug the router and then you plug it back in again.
Hey amcık, şu buji anahtarını versene.
Hey cunt, hand me that spark plug wrench.
Hayır be amcık, kargaburun değil, buji anahtarı diyorum.
No cunt, not valve pliers, a spark plug wrench.
Yazın sonunda cebinde yeşiller, ağzında küçük bir altınla Baltimore'a dönersin.
end of summer you go back to Baltimore with a plug of green in the pocket, a little gold in your mouth.
Askeriye eserlerimin fişini çektiği gün öldüm.
The day the military pulled the plug on my creation, it killed me.
Oyuncuları dâhil edebilirim.
I can plug players in.
Kaçağı kapama vakti.
Time to plug this leak.
Neden onu kafana geçirip kendimiz görmüyoruz?
Well, why don't we plug it into your head and find out?
Fiş şeyimi kırdın.
You broke my plug thing.
Bir kurt adam olsam nasıl görüneceğimi gösteren bir ayna eklentisi mi?
A mirror plug-in? That shows me how I look as a werewolf?
Bunun nasıl takılacağını biliyor musun?
Know how to plug this in?
Bu göl, tıpası çekilip aşağı doğru döküldüğünde ve sonunda kuruduğunda bu buz örtüsü bir metre yükseldi. Çünkü su zemine ulaşınca buzu zorlayarak yukarı kaldırdı.
When this lake drained and the plug got pulled and the whole lot flushed down through here, this ice sheet, it rose by a metre as that water accessed the bed and forced, jacked up the ice sheet.
- Ne yapalım yani, fişini mi çekelim?
So what, you'd rather just pull the plug on this woman?
Bunu dikkate alarak düşündüğünde, eğer bu bebeğe sahip olmak hala istediğin şeyse fişini çekmek isteyen tüm doktorları bu kapıdan uzak tutarım.
And knowing all of this, if having this baby is still your dream... Then I will stop any doctor coming through that door who wants to pull the plug.
Max, neden bahsediyorsun?
She is dying to plug us.
Sadece bunu takacaksın.
Just plug it in.
Sadece fişi prize sokmuştum.
All we did was plug it in.
Tamam, ona dokunmayın.
Can you pull the plug on this thing?
Görüntüyü Langley'e gönder.
Plug the cctv through to Langley.
Hadi çocuklar şu lanet olası delikleri dolduralım.
Come on, boys! Let's plug these motherfucking holes!
Onların kulaklarını tıkayacak kadar para ödüyorum ben!
Well, I'm paying them enough to plug their ears!
Şimdi bu hikayede dikkati çekmeye çalıştığın nokta nedir?
What makes this case so different that you want to pull the plug now?
Kulaklarını tıkar mısın?
Plug your ears, hmm?
Hayır, işin fişini çekme.
No, don't pull the plug.
Bunu ateşleme bobinine bağlayacağız.
We tie this to the ignition plug.
Lola ödemeyecek çünkü senin kalpsiz, bok-yiyici oğlun kızımın hayatını mahvetti.
Because it's not going to be Lola. Not when your heartless, shit-eating son decided to pull the plug and ruin my daughter's life.
Teslimatçın gelince, şu sızıntı işini hallet.
After you get your delivery boy, plug the damn leak.
Ve Bayan Shaw da fişimi çeker.
And Miss Shaw will pull the plug.
Koç, seninle gurur duyuyorum
Coach, you'll feel silly when he pulls the plug on this gag.
Sakıncası yoksa gece lambasını takacağım.
Hey, I'm gonna plug in the night-light if you don't mind. Actually, you know what?
Güzel.
Just plug it in.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]