Pos translate English
1,822 parallel translation
Tartışmıyorum.
{ \ pos ( 192,210 ) } Am not.
Camp Pendleton, Kaliforniyalı.
{ \ pos ( 192,190 ) } Camp Pendleton, California.
Sol ayakkabısı yok.
{ \ pos ( 192,190 ) } His left shoe is missing.
- Var.
{ \ pos ( 192,210 ) }
Manzaraya bak!
{ \ pos ( 192,210 ) } What a marvelous view!
Tek bir bakışta, Amerikan tarihini baştan sona görüyorsun.
{ \ pos ( 192,210 ) } The sweep of early American History at a single glance.
Potomac'tan, Kongre Binası'nın kubbesine kadar.
{ \ pos ( 192,210 ) } From the Potomac to the Capital Dome.
8 SAATTİR KAYIP
{ \ pos ( 192,240 ) } { \ fad ( 500,500 ) } { \ 8 HOURS MISSING }
Garip kokuyor.
{ \ pos ( 192,220 } It smells funny.
Dört yıllık bekarlığın tozu.
Well, { \ pos ( 192,210 } that is the accumulation of four years of bachelor dust.
Çekici.
{ \ pos ( 192,230 } Appealing.
Ev içinde yaptıklarını sevdim.
{ \ pos ( 192,230 } I like what you've done with the place.
Odan şurada. Evet.
{ \ pos ( 192,230 } Your room is { \ just } down here.
Nerede olduğunu biliyorum baba.
{ \ pos ( 192,230 } Yeah, I know where it is, Dad.
Taşınana kadar tüm hayatım boyunca burada yaşadım, hatırladın mı?
{ \ pos ( 192,230 } I lived here, for, like, all my life until we moved, remember?
Epey ürkütücü.
{ \ pos ( 192,230 } on age and memory? It's actually { \ pretty } alarming.
Takviye ilaçları almayı düşünmelisin.
{ \ pos ( 192,230 } You should consider taking supplements.
Hiç de kötü değilmiş, baba.
{ \ pos ( 192,210 } Not bad, Dad.
Evet. Malone.
{ \ pos ( 192,210 } Yeah.
- Affedersin.
{ \ pos ( 192,210 }
Tamam, seni sonra ararım.
{ \ pos ( 192,210 } Okay. I'll call you later.
Kendimi tabancalarınla meşgul ederim.
{ \ pos ( 192,210 } I'll just keep myself busy with your handguns.
Biliyorum.
{ \ pos ( 192,210 } I know.
Sonra konuşuruz.
{ \ pos ( 192,210 } Talk to you in a bit.
- Baba?
{ \ pos ( 192,210 } Dad?
- Efendim?
{ \ pos ( 192,210 } Yes?
Tamam.
{ \ pos ( 192,210 } Okay.
Kapıyı kilitle.
{ \ pos ( 192,210 } Lock up.
Ve silahların güvenlik kilitlerini kapalı tut.
{ \ pos ( 192,210 } And leave the safeties on the guns.
9 SAATTİR KAYIP
{ \ pos ( 192,240 ) } { \ fad ( 500,500 ) } { \ 9 HOURS MISSING }
- Ajan Taylor'a Jay'in içki almaya gittiğini ve "Timmy, burası sana emanet" dediğini söylüyordum.
- As I was telling Agent Taylor, { \ pos ( 192,210 } Jay made a liquor run, and he said, "Timmy, you're in charge."
Tim, alnında "alet" yazdığının farkında mısın?
{ \ pos ( 192,210 } Timmy, are you aware of the fact that you have the word "tool" { \ pos ( 192,210 ) } inscribed on your forehead?
Bu, arkadaşların içkilerini doğru düzgün içemeyenlere yaptıkları bir şey.
{ \ pos ( 192,210 } It's just what friends do to friends who can't hold their liquor.
Yani Jason öğrenci değil miymiş?
{ \ pos ( 192,210 ) } So, Jay's not really a student?
Evet.
{ \ pos ( 192,210 } That's right.
Benim hayatımı değiştirdi.
{ \ pos ( 192,210 } He basically changed my life.
Olduğunu sölediği kişi olmadığını düşününce bile yine de Kafka tarzı.
{ \ pos ( 192,210 } Considering he's not even who he says he is, it's totally Kafkaesque.
Dün gece Jay'in arabasının etrafında dolaşan birini gördün mü?
{ \ pos ( 192,210 } Did you see anybody hanging around Jay's car last night?
- Çok yakın görünüyorsunuz.
{ \ pos ( 192,210 } You { \ guys } seem really close.
- Yakınızdır.
{ \ pos ( 192,210 } We're close.
Kabul et, bu iyi bir şey.
{ \ pos ( 192,210 } Deal with it. It's a good thing.
- İyi misin?
{ \ pos ( 192,210 } You cool?
- Evet. Yok bir şey.
{ \ pos ( 192,210 } Yeah, it's nothing.
Adamımızın mali durumunu araştırdım.
{ \ pos ( 192,240 ) } { \ fad ( 500,300 ) } { \ 10 HOURS MISSING } { \ pos ( 192,240 ) } So, I looked into our boy's finances.
14 SAATTİR KAYIP
{ \ pos ( 192,240 ) } { \ fad ( 500,500 ) } { \ 14 HOURS MISSING }
Selam, tatlım.
{ \ pos ( 192,210 ) } Hey, sweetie.
Güzel. Dolabında eski plaklarını buldum.
{ \ pos ( 192,210 ) } Good, I found some of your old records in your closet.
Evet, evet. Biliyorum. Baban bir tarihi eser.
{ \ pos ( 192,210 ) } Yeah, yeah, I know, your old man's a relic.
Biraz önce Viv'le konuştum.
{ \ pos ( 192,230 ) } So, I just talked to Viv.
Görünüşe göre Blake yeraltı dünyasının doktoruymuş.
{ \ pos ( 192,230 ) } Looks like Blake Keyes was the underworld's doctor of choice.
Cehennem gibi.
{ \ pos ( 192,210 }