Position translate English
22,223 parallel translation
Sharp, pozisyon aldın mı?
Sharp, you in position?
Aldım, tamamdır.
In position.
Güzel, ben pozisyon alıyorum Zara da içeriye yöneliyor.
Good, I'm getting into position, Zara's heading inside now.
Lütfen tepsilerinizi kapatın ve koltuğunuzu düz duruma getirin.
Please raise your tray tables and place your seats in the upright position.
Ekibin pozisyonları alsın.
Get your team to the final cover position.
Tamam mı, ama sonra pozisyonunu bozacak ve sen de onu vuracaksın.
But he's gonna give up his position and then you shoot him.
Pozisyon bir, pozisyon iki.
Position one, position two.
Hizmetini sarayda bir mevki ile mükafatlandırmaya karar verdim.
I have decided to reward your service with a position here at court.
Bunlar bildiğimiz üst yöneticiler, ölü ya da diri, liste organizasyondaki konumlarına göre hazırlandı.
These are the top Black Claw operatives that we know of, alive or dead, listed based on their position in the organization.
Black Claw onu bu pozisyona geçirmek için çok çalıştı.
Black Claw has gone through a lot of trouble to put him in that position.
Durumunu anlıyorum.
I understand your position.
Bunun buradaki pozisyonuma yardımcı olabilecek bir şey olduğunu düşünüyorsan tabii.
If that's something you think might help my position around here.
Babana yeni bir iş teklifinde bulundular, evimize dönmek için.
Your dad's been offered a new position. Back home.
Böyle mi düşünüyorsunuz yani, kendinizi mi savunuyordunuz?
So that is your position, you were defending yourself?
Eğer belirli bir kişiyi görmeye geldiysen bir de beni diyelim eğer geldiysen bu beni kötü bir pozisyona sokar sadece.
And I don't know if you were coming to see a specific person, say me, but if you were, um, it... it just kind of puts me in an awkward position.
Hadi Marty büyük topu alıp yerine geç.
Hey, Marty. Grab your big ball and get in position.
Belirli biri için mi geldin, bilmiyorum bana mesela, ama geldiysen eğer bu beni sadece garip bir pozisyona sokar.
I don't know if you were coming to see a specific person, say, me, but if you were, it... it just kind of puts me in an awkward position.
Sadece diyorum ki Jerret'in senin de önemli bir yerinde direkt bulunduğun iyi bir hikayesi var.
I'm just saying that Jerret sounds like a very compelling story on which you happen to have pole position.
Yeni piçin Mitch için direkt bir pozisyon bulmanı söyleyip istifa etti.
She told you to go get pole position on your new bitch Mitch and then she quit.
- Durumunu düşünecek vaktin oldu mu?
You've had time to consider your position? I have.
Keşke onları yargılayacak pozisyonda olsaydım.
I wish I was in a position to judge them more harshly.
CIO pozisyonunu ona sen verdin.
You chose to give the position of CIO to her.
Onu zor bir pozisyona sokun. Dikkatli olun.
Now get him into a compromising position, but be careful.
Sizin konumunuzdaki bir kadın için gizliliğin önemli olduğunu biliyorum.
I understand that discretion for a woman in your position. Is paramount.
Denizciler eskiden yıldızların yerini bulmak için kullanırdı.
Sailors used these to find their position by the stars.
Sıkıntılı bir durumdaydım.
I was in a difficult position.
En azından helikopter aynı pozisyonda ve mürettebatın cinayeti göremeyecek kadar uzakta olduğunu biliyoruz.
At least the airship's in the right position, and we know it's far enough away so the crew wouldn't have been able to see the murder.
Başkomiserim, 515 numaralı odanın dışındaki koridorda yerimizi aldık.
Provenza : [Whispering] Captain. We're in position in the hallway outside room 515.
Fakat beş ölü olduğunu doğrulayabilirim. Bunlardan biri Los Angeles Emniyeti Genel Müdür Yardımcısı Russell Taylor. Polis Dwight Darnell'e yardım ve yataklık edenleri ararken kendisinin pozisyonunu geçici olarak ben dolduruyorum.
But I can confirm there were five deaths, including LAPD assistant chief of operations Russell Taylor, whose position I am temporarily filling while the LAPD finds those who aided and abetted Dwight Darnell.
Hedefteki araçlar size doğru yaklaşıyor.
Target vehicles approaching your position.
Şimdiki konumumuzu değiştirmeyeceğiz, Walt!
We're not changing our position on this, Walt!
Yani azıcık sürücünün pozisyonundan kesiyor.
So it tweaks to the rider's position slightly.
Yanılmıyorum, bebek C'nin pozisyonu- -
No, I'm not wrong. From the position of Baby C...
Hayır diyeceğini biliyorum ve sana karşı geleceğim bir duruma düşmek istemiyorum.
I know that you're gonna say no, and I don't want to be in a position where I go against you.
Hamileliğin üçüncü döneminde sürekli sırt üstü yatmak iyi gelmez.
Third trimester can't always tolerate supine position.
Bulunduğun durumda yapılacak başka şey olmadığını ispatlamak için.
I wanted to prove that you were put in a position that...
- Emir komuta zincirini bozdun... ve kendini görevden uzaklaştıracak ya da kovduracak bir duruma soktun!
- You undermined the chain of command and put yourself in a position to get suspended or fired!
Eğer her şey plana göre giderse, herkes diğer kapıların orada pozisyon alsın,
Everybody should be in position at the other doors, if all has gone according to planned.
Seni böyle bir duruma soktuğum için kendimden nefret ediyorum.
See, I hate that I put you in that position.
Bu karede numaraları konumlandırabilirsin asal sayılar her zaman çapraz olarak sıralanırlar.
It shows that you can position any set of numbers in a square grid, the prime numbers will always line up in perfect diagonals.
Evet ve vücudun yapısı kayıp düşmekle tutarlı ve ilk yara aşağı düşerken tırabzanlara çarpma kaynaklı, ama kesin diyemem.
Yeah, and the position of the body is consistent with a slip and fall, and an initial wound caused by striking the railing on the way down, but I can't say for sure.
Karışacak durumda değilsin.
Hahaha! You are in no position to interfere.
- Beni buna sen zorladın.
- You put me in this position.
Konumumuzu belli etmek istedim.
I want to state our position clearly.
Ve aynı zamanda Altoidmişsin gibi ilaç alıyorsun ve tahlilden kaçıyorsun ki tam olarak bu yüzden bu durumdasın.
And you've also been popping pills like Altoids and avoiding physical exams, which is exactly why you're in this position.
Anlıyorum. Yeni mevkiimden rahatsız olduğun bariz belli oluyor.
It's abundantly clear you're uncomfortable with my new position...
Kendimi o durumda bulmak- -
So, to find myself in that position...
Beyaz kıçımın zorda kalmasına sebep sensin.
Okay, my white ass is only in this position because of you.
Bu sene seni araştırma poziyonuna getiriyoruz ve Ceza Kanununa Giriş dersini de yeni bir Profesör verecek.
We've decided to transition you into a research position this year and have a new professor teach Introduction to Criminal Law.
Peki müvekkilimin İHA'sı havada vurulmadan önce sabit bir alanda mı gezdiğini yoksa Dr. Nachmann'ın evine doğru mu gittiğini söyleyebilir misiniz?
Now, if you could tell me, before my client's drone is shot out of the sky, is it hovering in a stationary position, or moving toward Dr. Nachmann's home?
Üzerine direk nişan al.
Position directly above him.