Powder translate English
3,842 parallel translation
Sevgili Tsunemori Akane-san, bu sabah Psycho-Pass'ınızın rengi toz mavisi!
Ms. Akane Tsunemori's Psycho-Pass Hue this morning is powder blue!
Görünüşe göre bizim ruh doktoru sırlar bataklığına gömülmüş durumda.
Looks like our shrink is sitting on a powder keg of secrets.
Bluzunun dikişlerinde ve kotunun ön kısmında ince bir toz buldum.
There's a fine powder on the seam of her blouse and also on front panel of her jeans.
Pekâlâ, balistik ve barut yanıkları gösteriyor ki Maksim babasını öldürmüş, iyi ama neden?
Well, ballistics and powder burns say. Maksim killed his father, but why?
Bu iki yaranın, barut yanığı var.
Two of these wounds have powder burns.
Barut yanıkları, yakın mesafeden ateş edilğini gösteriyor.
The powder burns indicate close-proximity shots.
Evet, ama üçüncüsünde, barut yanığı yok ve uzak mesafeden ateş edilmiş gibi duruyor.
Yeah, but this third one doesn't have any powder burns, and it looks like it was fired from a distance.
Rahibin kıyafetinde bulduğun şu beyaz toz var ya?
White powder you found on the man of the cloth's cloth?
Ezilmesinin tek nedeni zevktenmiş.
The only reason to crush it into a powder is to use it recreationally.
Afyondan yapılmış toz.
Powder made from poppies.
Mulan'ın bize verdiği toz.
The powder Mulan gave us...
Sihirli uyutma tozu ne kadar dayanacak sence?
How long do you think magic knockout powder lasts?
Anladığım kadarıyla, sen Lennox Gardens'taki olayların arkadasındaki ana kuvvetmişsin. Bu da senin omuzlarına bu barut fıçısını sınırlamak için kesin bir yük yüklüyor.
My understanding is that you've been a prime mover behind things at Lennox Gardens, which suggests you bear a certain burden to see this powder keg contained.
Elizabeth Sokak'ında iki paket mal sattım Joe Masseria karıştı mı?
I sell two bindles of powder on Elizabeth Street, - Joe Masseria gets cut in?
Ama talk pudrasının ve bir günlük naylon çorabın keskin kokusu başka bir hikâye anlatıyor.
But then the unmistakable scent of talcum powder and day-old panty hose tells a different story.
Ben bu kremi aldım.
I bought this face powder.
Makyaj için olan toz pudra mı?
Is that white powder makeup?
Majesteleri, ağabeyim bu toz pudrayı size gönderdi. Bu mektubu da babam gönderdi.
Your Highness, here is the powder from our brother and a letter from our father.
Bu pudra Çin'den gelmiş.
They say that this powder is from China.
Pudra kutusuna dokunma.
Don't touch the powder case.
Veliaht Prensese mektubu ve pudrayı verdin mi?
Ah. Have you given the white powder and the letter to the Crown Princess?
Bu pudra Çin'den gelmiş. Ama bunun farklı bir kokusu var.
They say that this powder is from China, but the scent is different from other powders.
Pudra kutusuna dokunma!
Don't touch the powder case!
Gerçekten de o kutuda hiç pudra kokusu yoktu.
There wasn't really a fragrant scent from the powder case.
Sonra da kutudaki tozu kuru hurmaların üzerine serp.
After that, sprinkle the powder from the container onto the dried persimmons.
Ayağı takıldı ve sana getirdiği toz pudranın birazını döktü.
She tripped... and spilled some of the contents of the powder container that was meant for you.
Kara barutun tüm bileşenleri.
All components of black powder.
İç savaş sırasında kullanılan silahlardan mı?
As in the type of gun powder used during the Civil War?
Kurbanın kıyafetini yakan barut, atıcının on adım uzaklıkta olduğunu gösteriyor.
The powder burns on the victim's clothing would indicate that the shooter was approximately ten feet away.
Kurbanımızın derisinde siyah barut izleri mi buldun?
You find traces of black powder GSR on your victim?
- Çünkü siyah barutu Ellen White'ı asmak için kullanılan ipin üzerinde buldum.
-'Cause I found black powder on the rope that was used to hang Ellen White.
Bütün sandviçlerimiz tuvalet tozu ve naftalin gibi kokuyor.
All our sandwiches taste like talcum powder and mothballs.
Şimdi, bunları yapabilmek için dikkatlice kırmadan yumurta kabuğunda iki delik açtım. İçindekileri yavaşça çıkardım, içinin kurumasını bekledim sonra içine parlayıcı barut koydum ve delikleri de balmumuyla kapadım.
Now, to make'em, I carefully drill two holes in an eggshell without cracking it, slowly blow out the contents, wait for the inside to dry, then pour in flash powder and seal both holes with wax.
Yakından atış ile oluşan barut yanıkları olabilir.
That could be powder burns from a close-range gunshot.
Git bir pudralan yoksa seni şehirdeki tüm konuk listelerinden sildiririm.
Catch a powder, or I'll erase you off every guest list in the city.
Her parçam meyanköklerinden oluşuyor, istenmeyen bayat çikolatalar hani üzerine beyaz pudra şekeri dökülenlerden.
I'm made of every tossed piece of black licorice, every discarded bar of old chocolate with, like, that white powder stuff on it.
Biraz tahıl karıştıracağım.
I'll go mix some powder grains.
Vücut üzerinde talk pudrası kalıntıları var.
Traces of talcum powder on the body.
Tam şu anda lavabomuzda elindeki kanı yıkıyor gerçek anlamda.
At this very moment, she's in our powder room washing blood off her hands, literally.
Makyajımı tazeliyim.
Oh, I need a powder.
İçinde mermi yok, şimdi ne yapacaksın?
There's no gun powder, so what will you do?
Barut ile kullanılabilir bir baskıyı görebilmek için oldukça fazla çatlak var.
There were too many cracks to see a usable print with powder.
Üstünde bir torba toz bulmuşlar.
They took a baggie of powder off him.
d She's a killer Queen d Gunpowder, gelatine... d
# She's a killer queen # Gun powder, gelatine... #
Senin şu uyku tozun eğer onu koklarsam, yeterince derin bir uykuya dalıp bunu başarabilirim.
Your sleeping powder... if I inhale it, I will fall into a deep enough sleep that I should be able to do this.
Toz hazır sayılır.
The powder's nearly ready.
- Toz arıyorum.
- I'm looking for more powder.
Yüzüne biraz pudra sür.
Powder your face a little.
Kural yok, kanun yok, tüm yaptığım sadece biraz talk pudrası.
Oh, yeah, it's the Wild West. No law, no order, just a whole bunch of talcum powder.
Bu arada, talk pudramız bitti. Evet. Ah!
By the way, we're out of talcum powder.
Toz olacak şekilde ezip içine çekiyorsun.
You crush it into a powder, and you snort it up your butt.