English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ P ] / Promises

Promises translate English

3,539 parallel translation
Yeminler ve sözler ver...
"Give me oaths and promises."
Yalandı tüm sözleri...
"All the promises were fake."
Vazgeçilen sözlerin öcünü, sorumlulukların öcünü neden almadın?
Avenge broken promises, avenge running away from responsibilities!
Bizden biriydi. Rahibeydi. Sonra bu zampara gelip renkli bir yaşam sürme umutlarını ondan çaldı.
She was one of us, a fellow Sister, then this lecher sold her promises of a more colorful life.
Birkaç ay... ortalıkta olmayacağım Söz vermiş olma ama lütfen anneni ara...
I'll be out... several months. I do not ask promises, but... please call your mother,
Odin, öldükten sonra Valhalla'da uyandığında dünyada biriktirdiğin tüm hazineleri kullanma sözü veriyor.
Odin promises that a man will have the use of everything he has hoarded up after he is dead and wakes up again in Valhalla.
Şimdi de sizden sözünüzde durmanızı istiyorum gemilerinize dönün huzur içinde ödemenizi bekleyin.
Now I ask you to fulfill your promises. Return to your ships and await your payment in peace.
Sözler, Peki ya bana verdiğin söz.
Promises. What about the promise you made to me
Kızıma, Marco'nun ona verdiği sözleri tutamayacağını göstereceğim.
I'm going to show her that lover boy here isn't cut out to keep promises.
Ve yerine getiremeyeceğim sözler için beni köşeye sıkıştıramazsın!
And I will not be cornered into making promises I cannot deliver!
Söz vermiyorum.
No promises.
Söz vermiyorum, ama buna dikkat edeceğim.
I make no promises. But I respect your request.
Sözler, Frank.
Promises, Frank.
Söz veremem!
I make no promises.
- Söz veremem.
- I'm not making any promises.
Sadece yalan sözler verme.
Just don't make any false promises.
Asla verdiğin sözleri tutmazsın.
- Really'? You never keep your promises.
Ne sözü?
What promises?
Ben kazanırsam, kafamdan çıkmak için verdiği sözleri bozacak... -... ve bizi yine de öldürecek.
But if I win, he'll break his promises to get out of my head and then kill us anyway.
Oğlum benim sözlerimi uygular.
My son will fulfill my promises.
Colette, Danny... Birbirinize söz verdiniz ve bu yüzüklerle ebedi aşkınızı ilan ettiniz.
Colette, Danny... you have given and pledged your promises to each other and have declared your everlasting love by exchanging the rings.
Takipçilerini sonsuz yaşam ve güzellik vaatleriyle cezbeder.
He lures his followers with promises of eternal life and beauty.
Hiçbir söz veremem.
I can't make any promises.
Başkan'ın bana verdiği sözleri yerine getirme zamanı geldi artık.
This is time for POTUS to start honoring his ticket promises to me.
Ama sözleri genellikle bir shtakoya dönüşüyor.
But his promises usually turn to shtako.
Hiç söz vermeyeceğim.
I am not making any promises.
Birbirimiz için yaratılmışız.
It promises to be good.
Onlara kibarca konuşmayı ertesi akşam yapacağını söyler. Ve bandodan müttefik marşını çalmasını ister.
He politely promises a speech the next night, and requests that the band play the Confederate anthem.
Yönetimin sözünü tuttuğunu düşünmüyorum.
But I don't feel like the management have kept their promises.
Söz veremem.
I make no promises.
Özlüyorsunuz, değil mi?
The promises.
Sözler shtakodur.
Promises are shtako.
Söz veriyor, değil mi?
He promises, right?
Geçen seferde pek çok vaatte bulunmuştun!
You made big promises the last time as well.
Pardon, yapacağın tek şey bu anlaşmaya saygı duymak.
No, the only thing for you to do is to honor that deal. - If you continue to think you can break your father's promises you may cause me to rethink my own terms. - Heh.
Tutamayacağın sözleri vermek istediğinden emin misin?
You sure you wanna be making promises you can't keep?
Sözünü tutmanı, takdir ediyorum.
I keep my promises, and I appreciate this.
Çocuğu sadece sorgulayacağımıza dair söz verdi.
He promises we're only gonna question him.
- Söz mü?
- Promises?
Hepimiz tutamayacağımız sözler veririz.
We all make promises we can't keep.
* Düğün mü? Düğün, tarih öncesinden kalma bir ayindir. *
♪ Ritual where everybody promises fidelity forever ♪
Verdiğim sözleri tutarım.
Well, I keep my promises.
O halde, açık ve net bir şekilde anlat. Yoksa bir "beyefendi" nin zalimce vaatlerine kanıp adamın elinde oyuncak olacak.
Well, then spell it out to her before she renders herself sport to some'gent'of cruel promises.
Tekrar buluşacağız diye Sözler verirken
Making promises we will meet again
Sen söyledin ; onların içinde binlerce yerine getirilmemiş sözler, unutulan düşler, birbirinden nefret eden çiftler, başarısızlıklar, aldatmalar, hile, yalanlar!
This bag is filled with thousands of broken promises Lost dreams, contempt, hatred, failures, infidelities, deceptions, lies!
Eyaletten eyalete gidip, insanlardan alın terleriyle kazandıkları paraları istemeni ve karşılığında boş kurtuluş vaatlerinde bulunmanı düşünüyorum ve merak ediyorum John, sahte peygamberler hakkında konuşmadığında bahsettiği sen değildin.
I think about you moving from state to state, asking all these people for their hard-earned money, and offering them empty promises of salvation in return, and, I wonder, if when John wasn't talking about false prophets, he wasn't talking about you.
Konuşurum, ama söz veremem.
I can talk with them, but I can't make any promises.
Söz istemiyorum, sadece Russo'yla bağlantı kur.
Oh, I don't want any promises. Just engage with Russo.
Söz verdiğin her şeyi biliyorum.
I know all about your promises.
Onun verdiği sözlere bel bağlayamayacağını biliyorsun, Jude.
You know you can't put stock into his promises, Jude.
Söz veremem.
Well, I make no promises.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]