Pub translate English
2,343 parallel translation
- Ben ve eşim Wiltshire'da Yeoman's Rest adında küçük, şirin bir taşra barı işletiyorduk.
- Me and the wife used to run a lovely little country pub in Wiltshire, called The Yeoman's Rest.
- Çok güzel bir bardı, değil mi Ray?
- A lovely pub, wasn't it, Ray?
Ray barda bilgi yarışması yapmaya karar verdi. Müşterileri barda altı dakikadan fazla tutmak için son bir çaba.
At the pub, Ray has decided to host a quiz in a last-ditch effort to keep his customers for more than six minutes.
Bir kaç ay önce bir çağrı için gitmiştin kampüs barına, bayanın düzensiz kalp atımı vardı...
You went out on a call a couple of months ago, campus pub, lady had irregular heartbeats...
- Bardaki hatun bu.
It's that girl from the pub.
Her zaman çok sağlam bir sosyal içiciydi. Yetiştiğimiz yerlerdeki barlar da sosyalleşmenin önemli bir faktörü olduğundan, sürekli oralara takılıp içerdi.
He was always a very big social drinker, so the pubs in the villages where we all grew up were a very big part of the social scene, so he would go to the pub.
" Burada bar var. Ev de yolun aşağısında.
I'd go, " There's a pub there, the house is just down the road.
"Şurada bir tek atar eve dönerim" diye düşünürdüm.
"For one, I can walk to the pub and back!"
İçmek için dışarı çıkmamın tek nedeni, boğazımdan geçebilecek kadar çok içip yürüyemeyecek kadar çok içmekten ibaretti.
My idea of going for a drink was to go to a pub, get as much poured down my neck as I could and stumble out. That was my idea of a drink.
Ya bardaydık, ya sahnede ya da yatakta...
And it was either we were in the pub, in bed or on stage.
Burası önceden takıldığım bardı.
That's the pub I used to go to, right over there.
Başarılı olursun, evlenirsin, çocukların olur, bara gidersin.
You get successful, you get married, you have kids, you go to the pub.
İçtim, kafayı bulup altıma sıçana kadar içtim barda.
I drank it and I got the feeling... I drank till I pissed my pants in this fucking pub.
Kaçıp gidip buzdolabına gidebilirdi ya da dolaşacağım diyip bara gidebilirdi.
He would disappear somewhere, or he would go to the fridge and get a beer or he'd go for a walk up the drive to the pub.
1986'da Avrupa Pub Kupası'nı kazanmıştım, biliyor musunuz?
By the way, did you know that I won the European Pub Cup in'86?
Barda Sokol'la yaptığı kavgayı anlat bakalım.
Tell me about the fight he got into with Sokol at the pub.
Birahanenin altındaki Çinli adamdan alıyorum. Sadece 99 kuruş.
I buy them from this Chinese man down the pub, they is only 99p, isn't it?
Mekanımdan çıkın, lütfen!
Get out of my pub, please! Ha-ha!
Babam T'yi, Dickie'yi ve bardaki geri kalan herkesi benzetti!
Dad battered T, Dickie and the rest of the pub!
Barın ön tarafındaydık, tamam mı? Elemanları dışarı püskürttük.
We're out the front of the pub, right, we'd pushed those blokes out.
Bir görgü tanığı bar sahibi Richard Duff Jelton'ı suç mahallinden koşarak kaçarken görmüş.
An eyewitness, a pub owner, Richard Duff, claims to have seen Jelton running from the scene of the crime.
- Richard Duff barının arka kapısından dar sokağa çıktığını ve Oslo Jelton'ı cinayet mahallinden güneye, Richmond'a doğru koşarken gördüğünü iddia etmiş.
Richard Duff originally claims to have come out of the back of his pub into the laneway here, and that's when he saw Oslo Jelton running south out of the laneway here towards Richmond. A few days later he says he never saw Jelton.
Önce bar sahibini bulmalıyız Selefin olaya ışık tutabilir.
We need to find this pub owner first thing. Your predecessor might shed some light.
30 yıllık bar hayatı ona pek yaramamış. Hemşireyle konuştum.
'It seems 30 years of pub life has caught up with him.'
- İfademi değiştirmezsem barımın kapatılacağını yazan imzasız bir mektuptu.
The anonymous letter that said if I didn't change my story, the city would close my pub.
Bar sahibi Richard Duff'la da görüştüm.
I also interviewed the pub owner, Richard Duff.
İfadesini değiştiren bar sahibinden ya da olayı araştırmayı hemen bırakan editörlerden farkım yoktu.
I was no better than pub owner who recanted or the broadsheet editors who dropped the story. At least, I WAS no better.
Nicholas ve Clara Thornton Nora Jenkins'le birlikte kütüphanede cenaze hazırlıklarını konuşuyorlarmış.
Victor Jenkins was drinking in a pub. Nicholas, Clara and Nora were discussing funeral arrangements.
Bir yıl önce kolunda bir kurşunla barıma geldin. Katil olmadığına inanmam için bana yalvardın.
And you barged into my pub with a bullet through your arm a year ago, begging me to believe you weren't a murderer.
Diğeri Bristol'daki barıma daldı.
The other walked into my pub in Bristol.
Sophie'yi şu yeni açılan şarap pub'ına götüreceğim.
Hey, I'm taking Sophie to this brand-new gastropub downtown.
- Şarap pub'ı mı?
- Gastropub?
- Birazdan çıkıp bara gideceğim.
- I will go to a pub soon.
- Hangi bara?
- Which pub?
- Barda işler nasıl?
- How is the business in pub?
İlk bar turumu 16 yaşımda yapmıştım.
First pub crawl I did was when I was 16.
O Hasse's Pub ve Hämeenportti'ye gidiyordu.
She used to go to Hasse's Pub and Hämeenportti.
Hayır.
Uniform were dealing with an altercation outside a pub called the Prince Regent, which is about half a mile up there. Dunno.
Larry'nin Bar Quizi'ni beğendiğimi pek sanmıyorum.
Not sure I like pub quiz Larry.
Bar Quiz'i zamanı burada Ben'i ve beni görmedin.
You haven't been around me and Ben during pub quiz time.
Bizleri Bar Quizi'nin Randy Matson'u yapan öte-beri bunlardır işte
Up here. That is the kind of trivia sharpness that makes us to the pub quiz - what Randy Matson is to...
Pazar günü geldiğinizde bizi 5'inci kez üst üste Bar Quiz şampiyonu olarak gördüğünüzde bunları diyemeyeceksiniz.
I don't think that's what you'll be saying come Sunday when we are crowned pub quiz champions for the fifth consecutive year.
Madem Bar Quiz'lerinden konuşuyoruz muhtemelen söyleyeceklerim hoşuna gitmeyecek ama izin ver de tamamlayayım.
Anyway, speaking of pub quiz, you are probably going to think this is bad news, but please let me finish before you say anything.
Son sefer de aynısını demişti ve ben annemin yaş gününü kaçırmıştım ki sorun değil, ama Bar Quiz'i cidden önemsiyorum.
That's what he said last time, and then I missed my mother's birthday, which was fine, but I care about the pub quiz deeply.
Bar Quiz'i kaçıracağız.
We're missing the pub quiz.
Bar Quiz'inde olurduk.
- Pub quiz. We'd be at pub quiz right now.
Hayır, Bar Quiz harika görünüyor, artık her neyse. Ben varım.
No, pub quiz sounds awesome, whatever that is.
Doğru ama bar sahibi daha sonra ifadesini değiştirmiş.
Right, but the pub owner recanted.
O zaman onları barda gördünüz.
They'd been in the pub with Jelton earlier that night getting slewed.
Biri Jelton gibi züppeydi.
So you saw them in the pub together? Well, one was a toff like Jelton.
Köydeki handa olacağım.
I'll put up at the pub in the village.