Pull translate English
38,531 parallel translation
- Walter katranı ısıtırsa yapışkanlık seviyesi düşer ve bacaklarını kurtarabilir.
If Walter heats the tar, it'll lower its adhesion level, and he can pull his legs free.
Yerine dön, etrafında dolup bitenlere dikkatini ver ve bana her yeri pişmiş mantar yap.
Go back to your station, pull your head out of your ass, and make me a side of mushrooms that isn't undercooked.
Evet, kablo çekmek için onları indirdiler.
Oh, yeah. They pulled them down to pull some cable.
Organlarını sonra çıkarırım.
I can pull your limbs off later.
Biliyorsun, benim bir işimde karanlıklarda sinsice dolaşmak, yani elimdeki en büyük kozu oynadığımda harika olacak.
You know, my job usually involves sneaking around in the shadows, so it's nice when I get to finally pull out the big guns.
Mac'i oradan çıkarmak zorundayız.
We got to pull Mac out.
Mac'i oradan şimdi çıkartamazsak, bir daha şansımız olmayabilir.
If we don't pull Mac out, we might not get another chance.
Kenara çek.
Pull over.
Öyle ama, battaniye örtmek zorunda da değilsin.
Yeah, but you don't have to pull up the blanket.
Çünkü burada çekecek ipin varsa
Cos here if you can pull a string
Kendine gel.
Pull yourself together.
Gail Klosterman'a bulaşmak için çok erken kalkmanız gerekiyor.
Y'all got to get up a little earlier in the day to pull one over on Gail Klosterman.
- Hızını artırın.
- Increase velocity. Pull up.
Kalkışa geçin.
Pull up.
Eğer görmek istediğiniz resimlerse, onları burada açabilirim.
If it's the pictures you want to see, I can pull them up right here.
- Kenara çek beni.
- Just pull me aside.
Seni çıkartıp kurtarmak istiyorlar ama ıslak kâğıdı yırtmak gibi oluyor.
They try and pull you free, but it's like tearing wet paper.
Şunu yukarı çekin!
Pull him up!
Bakmam. Şimdi cebinden şekerleme çıkarsan büyükannemle yürümek gibi olurdu.
If you pull a butterscotch out of your pocket, it would be like I'm walking with my grandma.
Kazanın olduğu yerden bir blok ilerideki bir bankanın güvenlik kayıtlarını aldık.
We were able to pull some security footage from a bank a block away from the accident.
Bu takım elbiseli çelimsiz adam seni takımdan çıkarmak üzere Hulk.
This puny suit is about to pull you off this team, Hulk.
- geri çekiliyorsun.
- you pull away.
Çekin!
Pull!
Ama bu herhangi bir bireyin kaldırabileceğinden çok fazlası.
But of course, it's far more than any one individual can pull off.
Büyük, güzel yatağımızın üzerine yorgan örtüsünü çekmemi ister misin?
Okay. You want me to pull down the duvet cover on our big, fancy, indoor bed?
- Arabayı getiriyorum.
I'll pull the van up.
Ancak Goblin'in Gelini o kılıcı çıkarabilir.
And only the bride of the goblin will be able to pull out that sword.
O dilini koparıp atacağım!
I'll pull that rotten tongue of yours right out!
Aslında size diğer yeni ürünleri de gösterebilirim.
In fact, I'll pull some other new items that came in.
Girilemez olan yere girdi ve yüzyılın soygununu gerçekleştirdi.
Break into the unbreakable... and pull off the crime of the century.
Bir grup ihtiyar nasıl oldu da herkesin imkansız sandığı bir soygunun altından kalktı?
How did a group of old guys pull off a heist that everybody thought was impossible?
Dalga mı geçiyorsun, Guv?
Pull the other one, Guv.
2007 Eylül ayında yemeğini yerken buraya bir göz atar. Zırhlı bir aracın yanaştığını ve para torbaları naklettiğini görür.
In September 2007, he's eating his lunch when he glances over here... and notices an armored truck pull up and deliver bags of cash.
O kılıcı çekip çıkaracaksın.
Pull out the sword.
Zengin bir varis için okulun önüne arabasını çekerek tüm dikkatleri üzerine toplaması doğal bir şeydir.
When you're rich, it's only natural to pull up to the front of the school in your convertible and garner tons of attention.
Senden başkası bunu yapamaz.
You're the only one who can pull it out, you see.
Bu kılıç çıkarılmalı ki ben...
And you have to pull out this blade for me to be able to...
Bir dahaki sefere çıkaralım, bir dahakine.
Let's just pull that out next time, okay?
Gelinin olup olmadığımı o kılıcı çıkararak sana ispatlayacağım!
I'll pull it out and prove to you that I'm your bride, then!
Ancak Goblin'in Gelini o kılıcı çıkarabilir.
Only the goblin's bride... can pull out the sword.
Yalnızca kılıcı çıkarmam gerekiyor, değil mi?
I just need to pull out the sword, right?
Bunu yapabilecek biri varsa o da sensin.
Hey, if anyone could pull it off, it'd be you.
Çek onu!
Pull him in!
Hepimiz üstümüze düşeni yapmalıyız, bu benim için de geçerli.
We all need to pull our weight and that goes for me, too.
- Vendel! Bizi çek!
Pull us through!
Kılıcı çıkar.
Pull out the sword. Right now.
Üzgün olduğundan ağlamasına rağmen kılıcı çıkarmayacakmış.
She cried because she was sad, but she wouldn't pull out the sword.
Güzelleşmekle ne demek istediğini bilmiyor olsam da siz o kılıcı çıkarmam için beni sürekli teşvik ettiğinizden bayımın başına iyi bir şey geleceğine adım gibi eminim.
I don't exactly know what he means by saying he'd get pretty. However, you're always cheering me to pull out the sword. That must mean it's something good for the goblin.
- Geçmeyeceğim.
Pull up.
Çek kenara bakalım!
Just pull over!
Fırlat!
Pull!