English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ P ] / Pulling

Pulling translate English

8,388 parallel translation
Ya da belki de kafandan bir isim uyduruyorsundur.
Or maybe you're just pulling a name out of a hat.
Vali şu anda yetişmeye çalışıyor.
Well, the governor is pulling up right now.
Sloan ile konuşuyorum, takip edebiliriz diye CCTV kayıtlarına bakıyor.
I got Sloan on the line, pulling CCTV footage to see if we can track it.
O tetiği çekmek kolay.
Pulling that trigger is easy.
Bunun altından nasıl kalkmayı planlıyorsun?
How do you plan on pulling that off?
Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
We're pulling out all the stops.
Tüm bunlar için dişini tırnağına takan adam olmadan bu kadar eğlenemezdik.
It could not have gone off without one man pulling out all the stops.
- Enos sizi kandırmak için çalışıyoruz biridir. O tetiği çekerek içine.
- Enos is the one trying to trick you into pulling that trigger.
- O trigger - çekerek hissettiğiniz acele Bu Gerçek cesaret değil.
- The rush you're feeling from pulling that trigger- - that's not real courage.
Güvenli hâle getiriyoruz. Tehlikeli her seyi kafalarindan aliyoruz.
Pulling all the dangerous stuff out of their heads.
Beni sürekli tren yollarından çekip duramazsın.
You can't keep pulling me from the path of oncoming trains.
Bu görevi senin yönetmeni beklemiyordum.
I didn't expect to see you pulling this duty.
Bu yüzden erkenci davranıyorum.
That's why I'm pulling the rip chord early.
Erkeklik açısından bakarsak negatiflerdeydim.
On the masculinity scale I'm pulling in the negatives.
Bir süredir bizden uzaklaşmıştı.
She'd been pulling away from all of us for a while.
O kadar yasal işi sadece altı... yasal yerden alma ihtimalleri yok.
There's no way they were pulling in that much revenue from just six legitimate locations.
İçeri girdim, yukarı çıktım... ve Bayan Jaquard'ın kapısını açık gördüm... onu içerde yatakta çarşafın altında... yatarken gördüm... sonra da düğmelerini ilikleyen Arthur'u.
I went inside, I went up the stairs, and I saw Mrs. Jaquard's door open. I could see her inside, lying on the bed, pulling up the sheets... as Arthur came out, buttoning up his shirt.
Sana takıntılı olabilecek insanların dosyalarını çıkarmaya başla.
Start pulling files of anybody that may have a beef with you.
- Yabani otları çekiyorum... buradaki meyveler zehirli.
Oh, pulling weeds. These berries are poisonous.
- Luce bu adamın herkesi çektiği sözler.
- Hurting him? - Luce, this guy's pulling everyone's strings.
Ve sakın pantolonundan o silahı çıkarmayı düşünme bile yoksa onun küçük boynunu koparırım.
And don't even think about pulling that gun out of your pants or I'll snap this little tosser's neck.
"Ve yanlış AMİ'yi seçtiğimden beri geceleri 10 saat nöbete kalıp duruyorum."
And since I chose the wrong MOS, I keep pulling guard duty 10 hours a night. "
Ama dobra dobra konuşacaksak sorunu olan sadece ben değilim.
But in the spirit of not pulling punches... I'm not the one with the problem.
Büyük obje, küçük obje üzerinde etkileyici bir güç uyguluyordu, olduğu yerde kendine çekiyordu.
The larger object exerts an attractive force on the smaller object, pulling it towards itself, as it were.
Merdivenle tavan arasına tırmanıp çatının kapağını arkamdan kapattığımı hatırlıyorum.
I remember climbing up the- - up the ladder to the attic and pulling the trap door shut behind me.
Kızarmış ekmeğini çatalla makineden çıkarmaya çalışmış.
Electrocuted pulling toast out of the toaster with a fork.
Yukarıdaki otel odasında evliliğini tamama erdireceğine bir kumarhanede oturup kol çekerek onu hazza getiren şey ne?
Now, what satisfaction could she possibly be getting from pulling a lever that she'd rather be sitting in a casino than upstairs in her hotel room consummating her marriage?
Deneyimlerime göre, tren istasyondan ayrılırken içinde değilsen iki kat hızlı koşarsın ve sensiz gitmediğinden iki kez emin olursun.
Well, in my experience, when the train is pulling out of the station and you're not on it, you run twice as fast and twice as hard to make sure it doesn't leave without you.
Garaja şimdi girdim.
I'm pulling into the garage now.
Cloud'dan dosyaları ve kayıtları çekiyorum.
Well, I have the carrier pulling files and records from the cloud.
Ondan karanlığı çekiyoruz ve bunun içinde tutuyoruz.
We're pulling the darkness from him and containing it.
Saç çekmek şu sıralar çok moda.
Uh, hair-pulling is very in right now.
Uyanır uyanmaz serumlarını çıkarmaya başladı, sanırım altına kaçırmış.
She woke up, she started pulling out the tubes, and I think she shit herself.
Sonra onu çekip yukarı kaldırıp öptüm ve üzgünüm dedim.
and then pulling, lifting him out of the coffin, and kissing him and saying sorry.
Ruud Gullit'i kovalıyordu, rastasını çekmişti.
He was chasing Ruud Gullit, pulling his dreadlocks.
Biri ileri yürüyünce, diğeri bekliyordu, bacağım çıkıyormuş gibi hissettim.
So when one was walking forwards, the other one was waiting, so my leg just felt like it was pulling.
Bacaklarımı sürümen gerek.
So you can quit pulling my leg.
Neden çekildiğini bilmiyorum ama sana izin vermeyeceğim.
I don't know exactly why you're pulling away, but I'm not going to let you.
- Tamam, şimdi bir tanesi arabanın arkasından bir evrak çantası çıkarıyor.
Okay, now we got one guy pulling a briefcase out of the back of that car.
Hiçbirşey. Onu sudan çıkarana kadar birşey yok.
Nothing, not until I was pulling him out of the water.
Yoksa iplerini çeken başka birileri mi var?
Are they acting on their own, or is someone behind them pulling the strings?
Birazdan bütün lanetli ruhları buradan Cehennem'e götürmek üzere bir otobüs gelecek. Dediklerimi aynen yapmadığın takdirde de, o feribotçu senin de binmeni sağlayacak.
A bus is pulling in soon to take all the damned souls from this place down to Hell, and unless you do exactly as I say, that ferryman's
Frederick'e giriyoruz.
Pulling off Fredrick.
Bizi kukla gibi oynatıyor.
He's pulling the strings.
Barın güvenlik görüntülerini alıyoruz.
Pulling up the bar security feed.
Senin kontrolünde olan tek şey tetik.
The only part you control is pulling the trigger.
Tamam, son konuşmamızı çıkarıyorum.
Okay, I'm pulling up our last conversation.
- Benimle kafa buluyorsunuz.
You're pulling my leg. No one can see you.
Bu çete bir soygun mu yapıyor?
This crew pulling off a robbery? Good luck.
- İşler ciddileşince kaçmak.
- I'm going in now. - "pulling away when things get real."
Okulun bitmesine sayılı hafta kalmışken mi?
I'm pulling him from Anchor Beach. With just a few weeks left in the school year?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]