Quitting translate English
2,114 parallel translation
Şu Bob puştu ayrılıyor.
That Bob asshole is quitting.
İşi bırakıyorum, çünkü iş olarak artık beni ilgilendirmiyor.
I'm quitting. This job isn't for.
Peki, hemşire olmadığınıza pişman mısınız?
And you don't regret quitting nursing?
- Yani işi bırakıyorsun.
- So you're quitting.
- İşi bırakmıyorum.
- I'm not quitting.
Jeff'in işi bırakmasını mı kast ediyorsun?
You mean like Jeff quitting?
Sigarayı bırakma hakkındaki gerginlikten.
- Anxiety about quitting smoking.
Ne düşündüğümü bilmiyorum bile.
I made a mistake in quitting the play. I don't even know what I was thinking.
Son zamanlarda bırakmak hakkında sızlanmasını dinledim durdum.
- Supposed to. I've been having to listen to her yammer about quitting.
Bir yere ayrılmıyorsun.
You're not quitting.
Ayrılman seni anlaşmanın şartlarından serbest bırakmaz.
Quitting doesn't release you from the terms of our agreement.
Ne yani homo açılımına katılmak için, takımı mı bırakacaksın?
So, what? Are you quitting to join Homo Explosion?
"Ben daha iyi bir insan olacağım" hevesine kapılma alışkanlığın var ve sonunda hep vazgeçiyor ve kendini kötü hissediyorsun.
Well, You have a habit of getting on these. "I'm gonna be a better person" kicks. And you always end up quitting and then feeling bad about yourself.
Hayır, hayır. Bırakmıyorum.
Oh, no, no, no, no, I am not quitting.
Bu o zaman Glee'yi bırakacağım anlamına gelse de mi?
Even if it means me quitting?
Benim de Glee'yi bıraktığımı söylemek istiyorum.
- I just wanted to tell you that I'm quitting Glee too.
Eğer pes etmenin haysiyetli bir şey olduğunu sanıyorsan...
Boy, If you think there's anything dignified about quitting.
Ben pes etmek istediğimde babam şunu söyler :
When I use to feel like quitting my father would say this.
- Son bir şey. Hiç kimse..
- One last thing, nobody ever accomplished anything by quitting.
Artık bahşiş biriktirmekten, ot çekmekten, alkolden ve bunun gibi herşeyden bıktım.
saving tips, quitting up weed, booze, almost everything.
Herkes yarın istifa edecek değil de.
'Cause not everybody is quitting tomorrow.
Ecklie'nin buraya gelmesini sağla, ben de bırakamayacağımı söyleyeyim.
I want you to get Ecklie in here so I can tell him ain't quitting.
İstifa ediyorum patron.
I'm quitting, boss.
Belki de, servis asansörüyle vakit geçirmek için izin almak istemişlerdir ama sen yedek asansörü işi bırakmak zorunda bıraktığın için asansör bakıcısıyla evde kalmak zorunda kalmışlardır.
Maybe they wanted to take time off to spend with their little dumbwaiter. But they the had to leave it at home with an elevator sitter because you drove the replacement elevator to quitting because you're incapable of listening to anybody but me.
İstifa ediyorsun.
You're quitting.
Bırakıyorsun, biliyorum.
You're quitting. I know.
İşi bıraktığım için benimle gurur duyuyor musun?
Are you proud of me for quitting?
Her neyse, işi bırakma konusunda ne kadar ciddisin?
Anyway, how serious are you about quitting?
Ciddi olamazsın, Ray çünkü gerçekten...
You can't be serious about quitting, ray, Because honestly- - honestly, ray,
İşi bırakıyor musun bırakmıyor musun?
So are you quitting or not?
Çok fazla içtiğimi düşünüyor bu yüzden bırakıyorum ben de.
He thinks I drink too much, which is why i'm quitting.
Glee'yi bırakmıyorum.
I'm not quitting Glee.
Futbolu bırakıyorum. Çocuklara göre bir spor. Hayır, bırakmıyorsun.
I'm quitting soccer, it is a game for children.
Eğer o kıza bakmasaydın golü önleyebilirdin.
No, you're not quitting. You would've stoped that goal if you weren't staring at that little girl.
Neden futbolu bırakıyor?
Why is he quitting football?
Niye bıraktığını söyledi mi?
Did he give a reason for quitting?
Bak, babam sadece bana işi bırakıp evleniyor muyum diye sormak için 5 saat uçtu.
My Dad just flew five hours to ask me if I'm quitting the business and getting married.
Bu işi bırakıyorum.
I'm quitting this gig.
İşi bıraktığını sanıyordum.
I thought you were quitting.
Sanırım gerçekten çekiliyor.
I guess she really is quitting.
Ve ayrıca, isteyeceğim en son şey seni bu mücadelenin dışında bırakmak olur.
And besides, the last thing I needis you quitting on my account.
Okuldan ayrılmayı düşünüyorum.
Actually, I'm thinking about quitting school.
İşi bırakmıyorum.
I'm not quitting now.
Ben işi bırakmıyorum.
I'm not quitting.
Kız ayrılmış.
- the owner she's quitting.
İşi bırakıyorum.
I'm quitting.
Grup üyeleri afallar.
And just at that moment, Jim announces he's quitting.
İstifa etmek kendimi çok iyi hissettirdi.
Quitting felt too right.
Ne demek bırakıyorum?
What do you mean you're quitting?
İşi mi bırakıyorsun?
Are you quitting or what?
Bu yüzden bırakıyorum.
But I'm a terrible witness, which is why I'm quitting.