Rails translate English
650 parallel translation
Ben, bizim oğlanın okula giderken rayların üzerinden geçmesini istemem.
I don't like junior crossing the rails on his way to reform school.
Sarı küpeşteler, yumuşak yastıklar, ay ışığı...
Brass rails, soft cushions, moonlight...
New York ve Boston durmadan Kuzeybatıya doğru raylarla döşeniyor.
New York and Boston are steadily laying in rails to the Northwest.
Abe Lincoln de odun kırarmış.
They say Abe Lincoln got his start splitting rails.
Odun kesmek umrumda değil ama sevdiğim o güzel hayatı kaybettiğime çok üzülüyorum.
Not that I mind splitting rails. But I do mind very much losing the beauty of that life I loved.
Keşke yine tomruk yarmaca gibi olsa.
Only I wish it was gonna be that fella splitting'them rails again.
İki, üç günlük bir yarma işi verebilirim sana.
Might give you two, three days work though, splitting rails.
Raylar ikiye bölündü, tren parça parça havaya savruldu, o diplomat bir daha Londra'ya rapor veremeyecek.
The rails divide, the train hurtles through the air, the diplomat will make no report in London.
Bir dakika içinde, raylardan ayrılacak, sonsuza dek, hurdaya dönüş bir tren enkazına, ölenlerin çığlıkları karışacak...
In just one moment it will leave the rails forever, crashing twisted metal, the cries of the dying...
- Korkarım yoldan epey çıkmış durumdayım.
- I'm afraid I have gone rather off the rails.
Kırık parmaklıkların içleri kuru, demek ki yaklaşık 21 : 30'da olmuş.
The broken rails are dry inside. That would put it about 9 : 30.
Platformu boşaltın! Yoksa bütün geceyi raylarda geçireceksiniz.
Come on, clear the platform or else settle down for a night on the rails.
Ama bu raylar durmayacak.
But the rails will not stop.
Demir raylar ve ses çıkaran kablolar kötü şans getirir demiş.
Told him the iron rails and singing wires was bad medicine.
Yani 6 kilometre raya mı ihtiyaç var?
So'tis four miles of rails he needs, is it?
Rayları da, traversleri de sökün.
Tear it up, rails and ties.
Evet, Amerika'nın her yerinde bunu kanıtlayacak paslanmış raylar ve çürümüş traversler var.
Yeah, there are rusty rails and rotting ties all over the United States to prove that.
- Demiryolunu kullanın.
- Ηit the rails.
Dairemize ait olan raylar üzerinde gidip gelirler.
They travel on rails belonging to the company.
Demiryolları, 94.7. 58 cent artmış.
Rails, 94.7. Up 58 cents.
Kolları tutun.
Place your hands above the rails.
Tüm yaz boyunca odun kırmak zorunda kalırdım.
I'd end up having to split rails all summer.
- Des rails de chemin de fer.
- Des rails de chemin de fer. - All right.
- Pekala. Des rails de chemin de fer.
Des rails de chemin de fer.
Demiryolu hattının, bir ay içinde Bisbee'ye kadar uzamasını istiyorlar.
They're going to be in Bisbee, them rails, in about a month.
Raydan çıktıklarında onlara hadlerini bildirip... düzgün gittiklerinde çılgınca alkışlayacağız.
We'll slap them when they run off the rails... and break our hands applauding when they run straight.
Ona, istasyondan çok da uzak olmayan oturabileceği bir kulübe buldum.
I found him a shed where he could live, not far from the rails.
Düğününü bu gece yapacağız, ama önce raylardan çıkın.
We'll have the wedding tonight... but first get off the rails.
Bütün rayları, binaları, köprüleri, elinize geçen her şeyi yakıp yıkın.
All the rails, ties, buildings, bridges, rolling stock.
Onların bize söyledikleri.
They were lying near the rails.
- Abraham Lincoln neyle başardı? - Demiryollarıyla. #
~ Abe Lincoln did it with Rails ~
- Önümüzdeki rayları bombaladılar.
- They bombed the rails ahead of us.
"Hücrede olmak, demiryolunda olmak gibidir."
Being in solitary is like being on rails.
Birkaç ray parçalamak cesaret veya yetenek gerektirmiyor.
It does not require courage or skill to rip up a few rails.
İskoç trenlerinden biri raydan çıkmıştı. 16 ölü vardı.
One of those Scottish trains ran off the rails. 16 were killed.
Çok viraj var... ve raylar da çok dar.
There are lots of curves... and the rails are narrow.
Hak etmediğimiz arazinin üzerine tren rayı döşüyoruz.
We lay rails on land that we do not deserve.
Demir raylı atları döşüyorlar ve bu da bu topraklara fayda sağlayacak.
She lay on the iron rails horse that will help this country.
Lokomotifi kaldır ve rayları döşe...
Remove the locomotive and lay rails...
Patron, rayları döşemişler.
Boss, they have laid rails.
Demiryolunun uzun demir rayları tıpkı hapishane parmaklıkları gibiydi.
The long line of steel rails were as the bars of a prison.
Şu rayların haline bak!
Look at my rails!
Raylar parçalandı.
Rails torn.
Rayları getirin!
Bring over the rails!
Treni raylara geri koyabilir miyiz?
Can we get this back on the rails?
Bu lokomotifin raylara konulmasını istiyorum!
I want this engine back on the rails!
Partizanlar rayları söküp ormana attı.
The partisans took out the rails and threw them into the forest.
Tut şunu... bir demir...
Look! Rails!
Gelecek yıl gideceğim, rayların üzerinde gitmem gerekse bile.
I'm gonna go next year, even if I have to ride the rails.
Ateşleyiciyi gizleyecek en uygun yer rayların birleşme noktasıdır.
The best place to hide the igniter - the join in the rails.
Ray yok.
No rails.