Rash translate English
2,260 parallel translation
Eyvah.
Rash.
Sanırım penisimin kafasında isilik var.
I got, I got a rash on the head of my penis, I think.
Neden saçma cevaplar veriyorsun?
Why are you giving rash replies to me?
Sülük gibi yapıştılar.
And they're onto you like a rash.
O bir kızarıklık. çekil şurdan.
It's a rash, get off fuck up.
Kızarıklık var!
My rash!
Bu basit bir kızarıklık değil dostum.
That ain't a rash, man. - What you think it is?
Ben de çok korkuyorum çünkü bileğimde şu kızarıklık var ve neden olduğunu bilmiyorum ve...
And I'm like scared because I got this rash on my wrist, and I don't know where it's coming from and...
Kızarıklıklar hapiste nasıl hızlı yayılır haberin var mı?
You know how fast a rash spreads in prison?
Acele birşey yapma lütfen.
Please, do nothing rash.
Korkarım ki, planın gözü kara kısmı ona ait.
His part, I fear, is rash.
Yanlış bir şey yapma.
Don't do anything rash.
Orange County'de bulunan cesetlerle, Los Angeles'ta bulunan cesetler arasında bir bağ olup olmadığı araştırılıyor.
- Reports are emerging about the connection between the rash of bodies in Orange County and several bodies found dumped along Los Angeles freeways.
Cüretkâr bir şey söyleyeyim mi?
Can I say something very rash? !
Aceleci davranmadan önce şöyle bir geri çekilip duruma iyice bakmanı öneririm.
Maybe you should just take a step back before you do something rash and take a good hard look at the situation.
İyi geceler, Rash.
Good night, rash.
Rash...
Rash...
Acele bir şey yapmadan önce ne olduğunu bilmeliyiz.
Need to know what before we do anything rash.
Nestor ve Tanner ve Olaf ve Rashawn.
There's Nestor and Tanner and Olaf and Rash awn.
Bu düşüncesizce yapılmış ve aptalca bir şeydi.
That was rash and foolish.
Kadın çok aceleci, adamı seçime zorluyor.
She's very rash, making him choose.
Ama kendimi çok hasta hissetmiyordum, sadece yanaklarım biraz kızarmıştı.
But I wasn't feeling really ill and I only had this little rash on my cheeks.
Biraz kızarıklık, biraz ateş ama son derece bulaşıcıdır. Bir kadın bu hastalığı hamileliğinin ilk aşamalarında kaparsa çok korkunç sonuçlarla karşılaşabilir.
A rash, a little fever, but extremely infectious, and if a woman contracts it in the early stages of pregnancy, the consequences can be devastating.
Hasta yatağından kalkıp, tapındığı ilaheyi görmek için yüzündeki kızarıklığı makyajla gizlemesinin, uyanıklık ve cesaret olduğuna inanıyordu.
She thought she'd been resourceful and brave in getting up from her sick bed and covering her rash with makeup in order to meet her idol.
Düşüncesizce bir şey yapmayalım!
Hey, let's not do anything rash.
Ani bir kararla kestim işte.
It was a rash decision.
Aceleci olma.
That's rash.
Hayır, ateşi yok kızarıklığı da sadece beze bağlı gibi.
No, she doesn't have a fever, and the rash was just like a little diaper rash.
Ne kızarıklığı?
What rash?
Kızarıklığı mı var?
She has a rash?
Kızarıklık nasıl?
And the rash?
Sonra da iğneyle cilt altına yayıp bir iki saat kızarıklık oluşacak mı diye bakacağız.
Then I'll abrade it with a needle, check for a rash in an hour or so.
Solunum yolu enfeksiyonu ve kızarıklık yok.
No inciting respiratory infection and no rash.
Onu da kızarıklık olmadığı için eledik.
We also ruled it out because there's no rash.
Yani bir yerinde kızarıklık olmalı.
Means you'd have a rash somewhere.
Her sabah 05.00'de ayağa dikiliyorum, çünkü tek tesellim hesabımdaki paralar, ki onlar da götümdeki sandalye kızarıklığı kadar çabuk yok oluyor.
Getting up every day at 5 : 00 AM. 'Cause all I got is a savings account that's dwindling almost as fast as this chair rash that's growing on my ass.
Kanun güçleri Crimson Bolt'u bir tehdit olarak ilan etmekte acele mi ettiler acaba?
Was the law enforcement community rash in naming The Crimson Bolt a menace?
Evet, biraz pişik olmuşum da.
Yeah, well, that one got a little heat rash on it.
Tanarak'a son gelişimde nefes darlığı ve açıklayamadığı bit tür kızarıklığı vardı. Ben de alerji teşhisi koydum ve antihistamine ilacı yazdım.
Last time I came through Tanarak, he complained of labored breathing and some rash he couldn't explain, so I diagnosed it as allergies and gave him an antihistamine.
Shiguto, sabırsızca davranma.
Shiguto, don't do anything rash.
Döküntüleri görebiliyor musunuz?
Can you see my rash?
Kurdeşeni için beni suçlamıştı.
He blamed me for the rash.
Bu kızarıklıkları daha önce de görmüştüm.
This rash, I've seen it before.
Sanırım teşhisin kaşıntılı değilmiş.
I guess your diagnosis wasn't rash after all.
Böyle bırakırsak isilik kaparım ve o da enfeksiyona sebep olabilir.
I'll get a rash, which could lead to an infection if left like this.
İsiliğe yakalanıyorum Brian.
I'm getting a rash, Brian.
İsiliğe benziyor.
Well, it does look like a rash.
Dublin'den gelirken Bay O'Geraty'de isilik oluşmuş.
Mr. O'Geraty got a rash on his way back from Dublin.
Evet, kontakt dermatit. Bir diğer adıyla isilik.
Yep, contact dermatitis, a.k.a. rash.
İsilik gibi görünüyor ama isilik gibi gelmedi bana.
Ah! Looks like a rash. It doesn't feel like a rash.
Acele etme!
Don't be rash!