English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ R ] / Razı

Razı translate English

5,092 parallel translation
Jordan, işler şöyle yürüyecek, çocuklar bende kalacak eğer şu an boşanmaya razı gelirsen onları görmene izin veririm.
Jordan, this is how it's gonna go, I'm gonna take the custody of the kids. If you agree to divorce right now, I will allow you to take shift, okay.
Peki nasıl oldu da böylesine olağanüstü bir entrikaya razı oldunuz?
So how could you possibly have gone along with a far-out scheme like that?
Korkuyordum ve başka seçeneğim olmayınca da razı geldim.
I was afraid and I didn't see any option, so I went along.
Umarım Bec, biraz fazla mesaiye razı olur, bir buçuk katı yevmiyeyle tabii?
I'm hoping that Bec might be open to a little OT, at time and half, of course?
Eğer Halim buna razıysa sana çıkış yapacağın limana kadar eşlik edeceğiz.
Oh. If Halim is up to it... Hmm!
Plastik silaha bile razıyım lan!
We're reduced to a fucking rubber gun squad, bro,
Ama dörde razı edebileceğimi sanıyorum.
But I might be able to get them to take four.
Eğer o şeyleri yani ipleri çekmeye razıysan...
If you're willing to pull those, you know, strings.
Allah razı olsun senden!
God bless you!
Tanrı senden razı olsun.
God will reward you.
Bay Witter'ın bu prosedüre tamamen razı olduğunu bilmen gerekir.
You should know that Mr. Witter has quite gladly consented to this procedure.
Ve huzur, kaderinizdeki rolleri oynamaya razı olduğunuz zaman gelecek... kendini adamış bir anne, sadık bir eş, merhametli bir lider.
And peace will come when you embrace the roles you have been destined to play... devoted mother, loyal wife, compassionate leader.
Eğer gereken buysa, ben tek başıma onunla sevişmeye razıyım.
I'm willing to make love to her, if that's required.
Sonra babam polise haber verip, beni sikine bile takmadığını gösterince neden bütün mirasına konmak yerine birkaç milyona razı olayım ki dedim. Bütün suçu da sizin üzerinize atardım.
But then when Dad called the cops and proved he doesn't give a fuck about me I realized, why take a few of his millions when I can inherit all of them and you guys can take the fall?
Neden bütün mirasına konmak yerine birkaç milyona razı olayım ki dedim.
Why take a few of his millions when I can inherit all of them and you guys can take the fall?
Sadece mükemmel bir pakete sığmıyor diye, her şeyi çöpe atmaya razı mısın?
And just because it doesn't fit into a perfect package, are you willing to throw all that away?
Allah Jane Austen'dan razı olsun.
God bless Jane Austen.
- Tanrı senden razı olsun.
Bless you.
İlk ölmeye razı mısın?
Are you willing to die first?
Evet, razıyım.
Yes, I am.
Ve kaybolmaya razı görünüyordu.
And she seemed content to disappear.
Adam 200 yıl yemeye razıysa, bu, karın seni komşuyla yattın diye suçlarken kız kardeşini de becerdiğini bilmemesine benzer.
When a guy's looking at 200 years and he ain't upset, it's like when your wife is accusing you of fucking the neighbor but she don't know you're fucking her sister, too.
- Kamu hizmeti cezanı orada ödemene razı oldu.
- He's agreed to let you do your community service hours there.
Tobey Marshall'ı durduracak birine Elemento'mu vermeye razıyım.
I'm willing to give up my Elemento to anyone that puts a stop to Tobey Marshall.
Tobey Marshall'ı durdurmak için Lamborghini'ni vermeye razı mısın?
You're willing to give away your Lamborghini to stop Tobey Marshall?
Sizin mutlu bir şekilde, razı olmanızı istiyoruz.
We want you to happily agree.
Bu tıpkı iğrenç bir salataya razı olmak gibi.
It's like settling for a dirty salad.
Aşk için ne yapmaya razıyız?
What are we willing to do for love?
Tanrı senin bütün günahlarını bağışlamaya razı eğer oğlunu kabul edip hayatına çağırırsan yapman gereken tek şey bu Tanrının oğlunu hayatına çağır.
God is willing to forgive you of your sins, all of them, if you accept his Son and ask him into your life. That's all you have to do is just accept his Son.
Sırtımı ovmaya razı olsaydın çok iyi olurdu.
It would just be nice if you volunteered to rub my back.
O razı oldu.
She has consented.
Garanti seçimler, önlemler basit ve benzer şeylere razı olma isteği.
Safe choices, hedged bets, a willingness to settle for the easy and familiar.
Hayatlarını bu şekilde bitirmeye milyonlarca Amerikalı nasıl razı oldu?
How did this become the way Millions of Americans end their Life?
Gerçekten bu duruma razı mısınız?
Are you really fine with that?
Şıllık dünden razıydı zaten, şimdi ağzını burnunu kırmadan yıkıl karşımdan.
Yo, that bitch was DTF, so get the fuck outta my face before I smack your mouth.
O kadın razı gelirse geriye sadece iki kişi kılıyor.
If she agrees, you only need two more.
Elbet onu da eskiden olduğu gibi aramıza katılması ve küçük anlaşmamızı onurlandırması için razı edebiliriz.
Certainly he can be persuaded to come down off the mountain, as it were, and bless our little arrangement.
Ya ben kazanırım ya da beraberliğe razı olursun.
Win, or draw.
Ben buna razı olmayacağım Nelly.
I won't go along with it, Nelly.
10 öner 12.5'a razı olacaktır.
Offer him 10, he'll settle for 12.5.
Ve sigortası olmadığını bilseydim kayınvalideme çakmaya asla razı olmazdım.
No. And I would've never agreed to bang my own mom-in-law if I had known she wasn't covered.
Bay Beauclerc onu razı edecek.
Mr. Beauclerc is going to convince him.
Hayır başkanlık kütüphanesine razı olmak zorunda kaldı.
No, he had to settle for a presidential library.
Verebileceğiniz her bilgiye razıyım.
I'll take whatever I can get.
Eğer gereken buysa, ücretimde kesintiye razıyım.
I'll take a salary cut, if that's what it takes.
Hele bir, beni hamile bırakmaya razı ol.
Once you agree to get me pregnant.
Asıl anlaşmamız üzerinden indirim yapmaya da razıyım.
I am willing to give a steep discount on our original agreement.
Eğer şimdi razı olmazsan, teklifim bir daha geçerli olmayacak.
You don't agree now, offer's off the table.
- Bir dolar, 75 ve 15 sente de razıyım.
I'd feel good at 75, 25 and 15.
Sizinle bir iş ilişkisi kurmak adına düşük fiyata razı olacağım.
I'm willing to take less to establish a business relationship.
Bıraz mal herhalde. Öyle mi, Dex?
He's a bit keen, isn't he, Dex?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]