Reads translate English
2,034 parallel translation
Ne okuduğunu, hangi televizyon programlarını izlediğini bilmek istiyorum.
I want to know what he reads, what television show he watches.
Bu çok saçma, yani o kitabı okuyan hiç kimse oradakinin biz olduğumuza inanmaz bile.
Look, it just feels desperate. I mean, no one who reads this stupid book is ever gonna believe that's who we are. Now, come on.
Üstünde pullarla "Matt'i seviyorum" yazan mı?
The shirt that reads "I heart Matt" in rhinestones?
- Dosyanın sabıka kaydı gibi olduğunu söylemem gerek.
I Must Say, Your File Reads More Like A Rap Sheet.
Psikolog Sookie'nin sadece beden dilini okuduğunu söyledi. Gözlem gücü yüksekmiş.
The psychologist thinks that Sookie just reads our body language and is highly observant.
Bütün gün bir şeyler okur.
He reads the entire day.
Ama Twoflower oradan ayrılır, gidip bir... botanik kitabı alır, sonra da onu okurken, nergisin üzerine basıp çiğner onu.
But Twoflower would wander off and buy a book on botany, and then, as he reads it, he would tread on the daffodil.
Sonra eve dönüş yolunda hatun Kalevala ya da Bridget Jones'u okuyor.
Then on the way home some chick reads Kalevala or Bridget Jones.
Yargıç suçludur kararını okuyunca- -
And when that judge reads the verdict, guilty...
Bu notu Alex'e ver ve lütfen okuduğundan emin ol.
Give Alex this note, make sure she reads it, please!
0kuyor.
Morgan's voice : He reads.
Artık kimse birşey okumuyor zaten!
Nobody reads anymore anyway!
Broşürleri okumadığını mı sanıyorsun?
You don't think he reads?
Bakalım bir sanatçı neler okurmuş!
Let's see what an artist reads.
İlk bakışta, hepsini denemek istemiş gibi görünüyor.
On the surface, it reads like he wanted to try it all.
Bu jet sosyete dergileri hayat kurtarır. Çünkü babamların tek okuduğu şey "The Sun Times" ve "La Opinión" dur.
These high-end magazines must be your touch,'cause the only thing my Pops reads is "The Sun Times" and "La Opinión."
Voltmetre, 14 volttan aşağısını gösteriyor. Tam olarak 14 volt olması gerekiyor.
The volt meter reads less than 14 volts... you know, it should read 14.
Eğer 12'den aşağısını gösteriyorsa bir sorun var demektir.
If it reads less than 12 you might have a problem.
Tamam, o halde şöyle yap... Isıtıcıyı aç buğu kaldırıcıyı aç radyoyu aç ve motorun devrini yükselt... Kısaca güç gerektiren her şeyi çalıştır sonra motoru çalıştır ve devrini yükselt ve voltmetre, hala 14 voltun altında gösteriyorsa şarz dinamosunda bir sorun var demektir, tamam mı?
Okay, tell you what... you turn on the heater... you turn on the defogger... you turn on the radio, and you rev up the motor... you're turning on everything that draws power... and then you turn on the motor, you rev up the motor... and if the Voltmeter reads lower than 14 volts... your alternator's probably no good.
Şunlar yazıyor :
It reads :
Doğru olarak gösteriyor.
It reads as truth.
Okuyorum...
It reads...
Başka dua eden var mı?
Someone else reads?
Hayır, doymak bilmez bir kitap okuma arzusu vardır.
No... he reads fucking voraciously.
Çok o-ku-yan mı bi-lir çok ge-zen mi?
"Who knows more? Someone who reads a lot or someone who travels a lot?"
Nathan, kızı ile öğretmeni arasındaki e-mailleri okuyunca, Bethany'nin bilgisayarına el koyuyor, ve öğretmenin bacaklarını kırıyor.
When Nathan reads the e-mails between his daughter and her teacher, he takes Bethany's computer away, and takes a bat to the teacher's knees.
Fil, o adamın not defterini her okumasında dışarıda birisi ölüyor.
Bishop, every time he reads your notebook, somebody else out here dies.
- Hiç kimse düzeltmeleri okumaz.
- No one reads corrections.
Katilin bunu okuduğunu farz edelim.
so, let's say the killer actually reads this article.
Emir der ki "Öldürmeyeceksin" *.
The commandment reads, "Thou shalt not kill."
Tanrım, burada yazılanlar porno dergiden fırlamış gibi.
My god, this reads like something out "penthouse forum."
Radyojenik algı alanına yakalanan, füzyon ürünleri ile ilgili bir veri bulunamıyor.
The radiogenic detection field reads negative for fusion products.
Bu bebek, organik maddelerin arkasında bıraktığı hareket izlerini algılıyor.
This baby reads patterns of movement left behind by organic materials.
Yalnız derisi kızarmış.
It's her skin that reads hot.
Etiketini okuyorum...
Label reads :
Kutuda, "Donald Timmons" yazıyor.
Bottle reads "Donald Timmons."
Makaleyi okumuş ve yararlanmayı düşünmüş olabilir mi?
Reads that article on the inventor and figures there's something to cash in on?
Beyin cerrahisi filmlere baktıktan sonra Dubenko'yu ara.
Call Dubenko as soon as Neurosurge reads the films.
Konuşma sanki hastaneye kapatıldığını gösteriyor.
transcript almost reads like she's been institutionalized.
Kaldır bak.
See how that reads? - See that? That's what you want.
Binbaşı McLellan internetten bir sürü giyecek alıyormuş. Klasik müzik indiriyor ve her gün burcunu okuyormuş.
Commander McLellan, she buys a lot of clothes online, she downloads classical music and she reads her horoscope every day, as do I.
Birkaç ayda bir, olayı okuyan delinin biri geliyor.
Every couple of months, some crackpot like you, reads about it on the Internet and shows up.
Paketi kim okur ki?
- Who reads the package?
Ama eğer yarın bir gazete alır ve, ben ve bir devlet görevlisiyle ilgili saçma sapan bir hikaye okursa, fikrini değiştirebilir.
But if she picks up the paper tomorrow and reads a slanderous story about me and another government official, she could change her mind.
Okuyan tüm kadınları, eğer ölçülere uymazlarsa hüsrana uğratmak üzere tasarlanmış bir kitap.
One designed to make every woman who reads it feel like a failure if she doesn't measure up.
Eğer sergiye kimse gelmezse tek okuyan kişi sen olmuş olacaksın.
if no one comes to the show, You might be the only one who ever reads it.
Bana C.C.'yi verme sözün ne oldu? Lelouch, en başından beri bana yalan söylüyordun!
reads on the roof.
Babalar sadece faturaları öder ve suçluluk duymamalarına yetecek kadar çocuklarına yatmadan önce hikaye okurlar.
Daddy just pays some bills and reads just enough bedtime stories to not kill himself out of guilt.
Der ki : "İnsanlar daima gider..."
it reads, "people always leave..."
Vallahi billahi.
Like when someone reads a poem.
Sinemaya gidiyor ve kitap okuyor.
HE GOES TO THE MOVIES A LOT, AND HE READS.