English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ R ] / Remind

Remind translate English

11,058 parallel translation
Neden tekrar aileme dönmem gerektiğini ve yüksek kurula neden ihanet ettiğimi bana hatırlatsın diye hep yanımda tuttum.
I would hold it in my hand to remind myself of why I was turning my back on my family, and betraying the high council.
Tamam, onu görür görmez oraya gelmesi gerektiğini hatırlatırım.
Okay, I'll remind her to get up there, uh, soon as I see her.
- Bunun nasıl işlediğini tekrar söyler misin?
Remind me again how this is for work. Oh, it's hard to explain.
Bunu hatırlatacağıma dair ona söz verdim.
I promised him to remind you of this.
Yoksa size birlikten çıkan kumarbazlara ne olduğunu hatırlatmam mı gerekiyor?
Or do I need to remind you of what usually happens to gamblers who break rank?
Bana- - hatırlatın ?
Remind me- - is that how Peter did it on The Brady Bunch?
Her resim Bugüne kadar benden haberi etiketini iptal hatırlat.
Remind me to untag every picture ever posted of me online.
Belki de o kadını hatırlatan kadınları hedef alıyordur.
Maybe he's targeting women that remind him of her.
Biliyor musunuz, ne zaman benden daha güçsüz birine arka çıksam annem hep bana babanı hatırlatıyorsun derdi.
You know, when I was a kid every time I'd stick up for someone weaker than me, my mom would always say, "You remind me of your daddy."
Ben sadece, gelip beni görmeni hatırlaman için arabanın aküsünü çalacağım.
I'll just take the battery out of your car to remind you to come see me.
Maybe I need to remind her of that.
Maybe I need to remind her of that.
Hatırlatın da bir daha 5 mil koşmadan önce kahvaltıda taco yemeyeyim.
Remind me to never eat breakfast tacos before a five-mile run.
3 hafta oldu..... ama her sabah kendime onun gittiğini kral olduğumu hâlâ hatırlatmak zorundayım.
It's been three weeks, but I still have to remind myself each morning that he's gone, that I am king.
Onlara hatırlatmak için elimden gelenin...
I will do my best to remind them...
Hatırlatmama izin verin.
Let me remind you.
Halmi olmadan, hatırlatmama gerek var mı..
Need i remind you that without halmi,
En önemlisi, bütün bunlardan sonra yarın beni neden sevdiğini göster.
Above all remind me tomorrow about why you love me after all this.
Bütün bunlardan sonra bile, yarın beni neden sevdiğini göster.
Even after all this remind me tomorrow about why you love me.
- Bana onu hatırlatıyorsunuz.
You remind me of her.
Dr. King'e gönderilen o mektubu benim de görevi kötüye kullandığımı bana hatırlatması için tutuyorum.
I keep that letter to Dr. King on my wall to remind me that I abused my power too.
Sana birşeyler hatırlatıryor mu?
Does it remind you of anything?
Hatırlatayım, Basayev uçurumun kenarında.
Let me remind you. Basayev's ass is on the line.
Almanya ve Japonya'yı bunun onların değil senin partin olduğuna ikna etmen gerek.
You should remind Germany and Japan that this is your party, not theirs.
Ajan Harris, hatırlat da sana sol tarafından kalkmışken yakalanmayayım.
Agent Harris, remind me to never get on your bad side.
Bana Hatırlatsana Neden arkadaşız?
Remind me, why are we friends?
Hatılat da Caroline'e büroda bir sızıntı olduğunu söyleyeyim.
Remind me to tell Caroline there's a leak at the Bureau.
Hatırlat da eve bir tane alayım.
Remind me to get some to take home.
Hatırlatmamız gerekir ki bu devam eden bir soruşturma ve kamuoyuna açıklamaya hazır değil.
I'd remind you this is an ongoing investigation, and there is information that we are not yet releasing to the public.
Mükemmel olmamanın bir sorun olmadığını kendinize ara sıra hatırlatın. Teşekkür ederim canım.
Remind yourself from time to time it's okay not to be perfect.
Hatırlat bana, poker oynamalıyız.
Remind me... we need to play poker.
Pazarlık yapma şeklin bana tanıdığım büyük bir korsanı hatırlattı.
The way you strike a bargain, you remind me of a great pirate I know.
Nefret ettiğim ofise gitmek için yatağından neden ayrıldığımı tekrar hatırlat.
Remind me again why I'm leaving your bed to go to an office that I hate?
İsminizi hatırlatabilir misiniz?
Can you remind me your name again?
Sana onu hatırlattığım için mi?
'Cause I remind you of him?
Size basitçe beni vekil seçerseniz sadece son iki kralın yanında bulunan bir kadın seçmiyorsunuz. Bir kadın seçiyorsunuz.
I'll simply remind you that with me as regent you not only get a woman who stood at the side of the last two great kings, you have a woman.
Sana seninde bildiğin birşeyi hatırlatacağım evlat.
I'm going to remind you of something, son, something you already know.
Beni iyi dinle, Sen Fransa'yı temsil ediyorsun.
May I remind you : you're representing your nation, not a sales firm.
Eski günleri hatırlatacak.
It'll remind me of the good old days.
Cevap vermeden hatırlatmak isterim ki tüm bunlar bir kızın hayatını kurtarmak için görev dışı kalıyor. Nazik ol o yüzden.
I would like to remind you that this is all out of service to saving a girl's life, so be gentle.
Kumarbazlara sürenin gece yarısı biteceğini bildirin.
Inform The Gamblers. And remind them that the clock stops at midnight.
Ve ben yarın D.C.'ye döndüğümde onca zamandır burnunuzun dibinde olanı çözmeniz için benim el atmam gerektiğinden onlara bahsetmeyeyim.
And when I'm back in D.C. tomorrow, I won't remind them that it took me to figure out what was under your nose all along.
Hatırlatmama gerek var mı, şu anda Amerikan topraklarındasınız.
Need I remind you, you are on U.S. soil.
Hatırlat da geri dönünce sana bir yumruk atayım.
Remind me to punch you when we get back.
Bana kendi çocuklarımın gençliğini hatırlattılar.
They remind me of my kids in good times, when they were young...
Bizim evde bana Kolombiya'yı hatırlatacak pek bir şey yoktu ama artık var.
Ay, I don't have many things that remind me of Colombia here in the house, but now I do.
Bana, artık bunun benim hayatım olmadığını hatırlattı.. ve Alison'ı düşünmeye zorladı.. ve Joanie'yi...
Had to remind myself that wasn't my life anymore and to force myself to remember Alison and Joanie and...
Her zaman "Daha sonra hatırlat" a tıkladım.
I just kept hitting, "remind me later."
Buradaki her şey "Daha sonra hatırlat" şeklinde.
Everything here is "remind me later."
Hayatımız "Daha sonra hatırlat" şeklinde.
We live a "remind me later" life.
Güzeller güzeli aileme nasıl şükretmemiz gerektiğini hatırlatmak zorundaydım.
I had to remind my sweet, sweet family how thankful we should be.
Aslında, kimseyi hatırlatmıyor.
Actually, he doesn't remind me of anyone.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]