Rendezvous translate English
1,741 parallel translation
Ben de Bay Fletcher'ın büyük bir hevesle anlattığı buluşmaya gitmeye karar verdim.
I decided to attend the rendezvous that Mr Fletcher had spoken of with such fondness,
Romanya Konsolosluğu Başkanı, isyancıların liderleriyle kuzeyde buluştukları sırada televizyon ekibinin başına gelenleri saptamada yardım önerdi.
The Romanian consul general has offered his help in determining what happened to the TV crew in the hours after their rendezvous with rebel leaders in the north.
Hedef bu ücra yerde helikoptere bindirilecek.
He'll rendezvous with the helicopter at a deserted airstrip.
Clanton's Pass'de buluşuruz.
We'll rendezvous at Clanton's Pass.
- Randevu 16 : 20'de.
- Rendezvous at 1620.
Demek yarınki randevu buzulda, ha?
So, rendezvous at the glacier tomorrow, huh?
Sence de burası buluşmalar için uygun bir yer, değil mi?
Don't you think this is an ideal place for a rendezvous?
İstasyondaki randevusu sendin.
That was your rendezvous at the station.
O evde bir randevu vermesi, bir şeylere işaret.
Setting up a rendezvous in that house is a sign.
Planımız her iki gemiyi de kullanarak dört denizaltılık bir dalış koordine etmekti. Bu şekilde iki Mir ve iki Rover dipte buluşabilecekti.
The plan was to coordinate a four-sub dive, using both ships, so two MIRs and two Rovers could rendezvous at the bottom.
İşte buluşma noktamız, ve tam oradalar.
OK, there's the rendezvous point, and they are right there,
Bir saat içerisinde, bizimle randevu noktasında buluşun.
Meet us at the rendezvous point in an hour.
Sonraki randevumuz. Radardan silinmeye 6 dakika.
Next rendezvous in 6 minutes for radar erasure.
Arabanın orda buluşacağız ve buradan yok olacağız, Finlandiya sınırına kadar.
We rendezvous by the getaway vehicle and we get the hell out of there, all the way to the Finnish border.
Uçağa girdiler.
Rendezvous complete.
Büyük ihtimalle Kradic ekibiyle buluşacaktır.
It's most likely that Kradic will set up a rendezvous with the heist team.
12 : 00'de Sloane'u alması için bir randevu noktası belirlensin.
Coordinate an in-country rendezvous with Sloane at 1200 hours.
Yan tarafta buluşacağımızı söylemiştiniz.
I thought we were supposed to rendezvous in the side entrance.
Buluşma noktasına geliyoruz.
Heading to rendezvous.
Buluşma noktasına gidiyoruz.
Heading to rendezvous.
Gidiyoruz. Beş dakika sonra oradayız.
Rendezvous in approximately five minutes.
Buluşma yeri birinci kattaki uzaktaki pencere.
Rendezvous at the far window on the first floor. Move on my mark.
Seninle buluşmasaydım buraya saatler önce gelebilirdim.
If I didn't have to rendezvous with you, I would have been here hours ago.
Bir uçağa atla ve Ruzyne Havaalanı Kargo Terminalinde Dixon ve Nadia'yla buluşup...
I need you to get on a plane and rendezvous with Dixon and Nadia at Ruzyne airport.
Klingonların yük gemisi ile buluşacaklarını söylemiştin...
You told me the Klingons were going to rendezvous with that freighter...
Kolombiya 30 dakika içinde bizimle buluşabilir.
Columbia can rendezvous with us in 30 minutes.
Gorlan İstasyonundan ayrıldık ve saldırı filomuzla buluşmak için... bir rota çizdik.
We've left Gorlan Station and have set a course... to rendezvous with our assault fleet.
Emredildiği gibi filoyla buluşmaya gidiyoruz.
We're going to rendezvous with the fleet as ordered.
Warp sürücüsü onarıldığında... saldırı filosu ile buluşmak için bir rota çizeceğiz.
Once warp drive is restored... we'll set a course to rendezvous with the assault fleet.
Kayıp motor bileşenlerini bulduk... ve saldırı filosuyla buluşmak için bir rota çizilmesini emrettim.
We've recovered the missing engine components... and I've ordered a course to rendezvous with the assault fleet.
Bir buluşma rotası ayarlayın.
Set a rendezvous course.
¢ Ü buluşmak için, sen ve ben ¢ Ü
¢ Ü For a rendezvous, only me and you ¢ Ü
Atia'nın evinde buluşuyoruz.
If you can walk, we rendezvous at the house of Atia.
Randevu noktasında sizinle buluşacağız.
We'll meet you at the rendezvous site.
Randevu yerine gittiğimde, adamların beni vurmaya kalktı.
I went to the rendezvous, your men tried to shoot me.
Buluşma noktası bulduklarında bir mesaj göndereceğini söylemişti.
Your father said he'd send a message... when they found the rendezvous point.
Buluşma noktasına bir mesaj bırakacağım.
I'll leave a message at the rendezvous point.
Kaptan Kurotsuchi'nin grubuyla buluşmamız gereken bölgenin yakınlarında bulduk.
We found it near the area where we were supposed to rendezvous with Captain Kurotsuchi's group.
sen Ichigo ile buluşup bilgi toplayacaksın.
you rendezvous with Ichigo to gather information.
Kaptan Kurotsuchi ve grubuyla buluşacağımız yerin yakınlarında bir yerlerde bulduk.
We found it near the area where we were supposed to rendezvous with Captain Kurotsuchi's group.
Huzur dolu karanlık gökyüzünün altında buluşuyor. Fakat lanetin ve huzursuzluğun rüzgarları esiyor.
In the night sky of their humble rendezvous soar the blood-soaked signal fires that are the secret scrolls.
Randevuya iki dakika kaldı, Sayın Başkan.
Two minutes till rendezvous, Mr. President.
Sevgilinle randevun mu var?
Rendezvous with your sweetheart?
Yüzbaşı Banks ve benim.... hollanda'lı bir kaynak ile randevumuz vardı.
Myself and Oaptain Banks were to rendezvous with a source from the Dutch Resistance.
Randevuyu ayarlamama yardım edin.
Help me make the rendezvous.
Gümüş pikap sürüyorlar ve Krysta Kapowski ile buluşmaya gidiyorlar.
They are driving a silver pickup truck looking to rendezvous with Krysta Kapowski, a. k. a.
Hazır... - Ona randevu vermedin mi?
You haven't made a rendezvous with her?
Bizim randevumuz, eğer kader değilse?
Our rendezvous, what are they if not destiny?
Diğer uçak 3 km. uzakta.
Do we have an ETA for rendezvous? Okay, the docking point is 2 miles out.
- Koordinatlar da burası.
~ Banks ~ And rendezvous here.
Bir bayanla randevum vardı, unutmuşum.
I'd forgotten I had a rendezvous with a lady.