Replay translate English
322 parallel translation
Arka arkaya izlettiğin için sağ ol ama hâlâ kulağımdan yaban mersini çıkarıyorum.
Yeah, thanks for the instant replay, but I'm still picking the cranberries out of my ears, so I'm good.
Çiçero tarafından sağlanan belgelerin gerçekliğine dair sormuş olduğunuz sorunun cevabı, materyalin hakiki olduğuna inandığımdır.
In replay your query concerning authenticity documents obtain from Cicero, am firmly convinced material genuine.
Cevabını sabah saat 6'da Sanjiro köprüsünde ilan et.
kindly post your replay at Sanjuro Bridge by six tomorrow
Bella, Eddie, şu düşüşü daha iyisi çıkana kadar yavaşlatılmış çekimde göster.
Bella, Eddie, replay that fall in super slo-mo until we get something better.
Tüm hayatını yeniden canlandırmana izin vererek yeterince kibar davrandım.
I was kind enough to let you replay your entire life.
- Bunu bir kez de ağır çekimde izlemek ister misin?
Seymour! Would you like to try that again for instant replay?
Ve burada tarihi yeniden oynayacaksak...
And if this is a replay of history...
Ve bu da tarihin bir tür yeniden oynanması, Earpler OK Corral'da saat 5'te öğleden sonra Clantonları öldürecekler.
And if this is indeed some sort of a replay of history, the Earps will kill the Clantons at the O.K. Corral at 5 : 00 this afternoon.
İmdat çağrısını tekrar oynat.
Start a replay of the distress call.
Scalos imdat çağrısını tekrar ekrana verin.
Replay the Scalosian distress call on my viewer.
Tekrar görüntüden nasıl gözüktüğünü görmek ister misin?
Would you like to see how it looked on instant replay?
Tekrar görüntü mü?
Instant replay?
Patlamadan hemen önce yıldız düzeninin tekrarı işte burada.
Now, here's a replay of the star pattern just before the explosion.
6. hızla, şunun tekrarına bir bak.
We'll look at a replay of that at speed 6.
O görüntüleri daha sonra tekrar ekranlarınıza getireceğiz.
We'll probably have a videotape replay of that later on.
İşte, Eritre'den gelen Albay Salan Zim'in, bilinmeyen bir suikastçı tarafından öldürülüşünün tekrarı.
Here is an action replay, as Colonel Salan Zim of Eritrea meets death from an unknown assassin.
- Serge Zharkov'a ait görüntüleri istiyorum.
- I want internal replay on Serge Zharkov.
Ortakları tekrar göster.
Replay operatives.
Belleğinin son anlarını göster.
Replay his last memory moments.
Görüntü yok, millet.
No replay, folks.
Gelen raporları bildirin.
Replay on the report upcoming.
Devamlı hak kazanıyor hiç tilt olmuyor.
Always has a replay Never tilts at all
Ama gerçeği söylemek gerekirse, tekrardan dinlemek istemiyorum. Dün geceyi duymak istemiyorum.
But, I'll tell you, I don't really feature listening'to a replay of last night.
Bunu tekrar oynat.
Give me a replay on that.
Ne yapmamı istiyorsun, seni inandırmak için gözünün önünde bir daha mı yapayım?
What do you want me to do, show you an instant replay?
Salı günü tekrar oynanması kaçınılmaz görünüyor.
Well, now, with just over a minute left, a replay on Tuesday looks absolutely vital.
Sen de bir tekrar gibisin evlat.
You're an instant replay, kiddo.
Şimdi yavaş çekimle tekrar izleyelim.
Let's see that on instant replay.
Ben bu programı aynen takip ederim, ama önce olanlar tekrar ederse,
Yeah, I'll follow the agenda all right, Crockett. But if it starts to slip back into an instant replay of what happened before,
Tekrarla!
Oh! Replay!
Tekrarla!
Replay!
Kahretsin, tekrarlamadılar!
No, they didn't make a replay of THAT!
Şimdi tekrar oynat.
Now replay.
Tekrar izleyelim.
Watch the replay.
Eski günleri anarız.
We can replay all the old memories.
O son mesajı tekrar et.
Replay that last transmission.
Tekrar göster.
Instant replay.
Tekrar!
Replay.
Taramaları bir kez daha dinleyebilseydim.
If I could hear a replay of the scans.
Devamlı tekrara al.
Put it on continuous replay.
Geriye alıp oynatacağım.
We'll rewind and replay.
Zaman indeksi 144'ü tekrar oynat.
Replay at time index 144.
Bilgisayar, program 9140'ı yeniden çalıştır. Ütopya Planitia'daki motor şeması.
Computer, replay program 9140 engine schematic at Utopia Planitia.
Program dosyasının bir tekrarını çağırdım.
I called up a replay of the program file.
Bilgisayar, en son zaman kesitinin görüntüsünü tekrar oynat.
Computer, replay a visual of the last time index.
Karı şimdi iyi yere düştü.
Of course I saw the replay. If they hadn't had that penalty...
Bu olimpiyat, Kate 30 milyon kişi ailelerini tekrarı seyretmek için mutfaktan çağırıyor.
This is the Olympics, Kate. Thirty million people just called their families in from the kitchen to watch the replay.
Senin için tekrar oynatayım.
I'll replay it for you.
Her adımı tekrar ediyorum, bir hatalı dönüş, yanlış bir hüküm arıyorum.
I replay each step, looking for the wrong turn, a mistake in judgement.
Elleri iyi çalışıyor!
Didn't you see the replay?
- Hal Taylor ne ister bilirsin?
What replay?