Rescue translate English
8,214 parallel translation
Bu şampanyayı Damon'ın ve benim seni kurtaracağımızı sandığımız gün almıştım ama kurtaramadık, yani içemedim yani bu sana.
Ha! So I bought this bottle of champagne the same day that Damon and I thought we were gonna rescue you, but obviously, we didn't, so I couldn't drink it, so this is to you.
Yine babamı kurtarmak.
Still going to my father's rescue.
Pam'i kurtardıktan sonra. Şimdi kes sesini.
After we rescue pam.
Makai Rıhtımı'na itfaiye, zehirli atık ve HKKM ekibi gönderin.
We need a Fire Rescue, Hazmat and CDC to Makai Pier right now.
Kit ve Rick Irak'ta Najaf Mezarlığı'nda tutulan Amerikalı savaş tutsaklarını kurtarmaya gönderilmiş.
Kit and Rick were sent to rescue an American P.O.W. Being held in Iraq - - the Najaf cemetery.
Yani siz olsanız da olmasanız da o aptalı kurtaracağım.
So, I'm gonna rescue that dummy with or without you guys.
Dostum umarım buraya beni kurtarmaya gelmişsindir çünkü bu heriflerin şakası yok.
I'm John. Dude, I hope you're here to rescue me because these dudes are not messing around.
Bir yardım topluluğunda gönüllüyüm yani bazen ufaklıkları kesin yerlerine ulaştırılana dek ben misafir ediyorum.
I volunteer for a rescue society, so sometimes I foster the little guys until they find a permanent home.
Onu bulursan, bence tek çaremiz paraziti ameliyatla almak.
If you rescue het, as I see it, the only way is to remove the parasite surgically.
"Uluslararası kurtarma ekibinin içerisinde yer alan bir isyan bastırma timi" gibi mi demek istediniz?
Like a special unit within the Intel rescue team as your suggested?
Onları kurtarmaya geldik.
We're here to rescue them.
Ve kurtarma sırasında bir de gaz patlaması oldu.
And during the rescue, a gas main ruptured.
Binbaşı'yı kurtarabilirsen kendimi sana karşı gerçekten borçlu hissederim.
If you were able to rescue the Major, I would be deeply in your debt.
Ayrıca, Kilise topluluk olayları için gönüllü çok insan yolladı arama kurtarma operasyonları için.
Plus, the church has provided volunteers for community events search-and-rescue operations.
Ona roketleri verirsen, havadaki kurtarma helikopterine ateş eder.
You give him those rockets and he'll shoot that rescue copter right out of the sky.
Eve başka lez kadın aldıklarından bile daha hızlı bir şekilde sahipsiz kedileri alıyorlar.
They take home rescue cats faster than they take home other lesbians.
Kurtarıcı yine iş başında.
To the rescue again.
Kurtarıcı Aziz Petrus.
Saint Peter to the rescue.
Organizasyonuna sızdığında annemi bulup kurtaracaksın.
Once you're inside his organization, you will find my mother and rescue her.
Organizasyonuna sızdıktan sonra annemi bulup kurtaracaksın.
Once you're inside his organization, you will find my mother and rescue her.
Pikesların peşine düşüp arkadaşını mı kurtaracaksın?
You're gonna go after the Pikes? Rescue your friend?
- Kurtarıcı, Bay Mantar.
Aha, Mr. Fungus to the rescue.
Ona o beyaz kıçının üzerinde oturup onu kurtarmamı beklemesi şansını veriyorum.
I'll give him a chance to sit on his little white butt and wait for me to come rescue him.
Tüm faktörler göz önüne alındığında Olivia Pope'u kurtarmak için en iyi plan bu.
Given all the factors that remain unknown and in flux, yes, it is the best plan for attempting to rescue Olivia Pope.
Seni kurtarmaya gittik ama sen kaçmışsın.
We went to go rescue you, but you'd already escaped.
Hükümetin istediği en son şey bir vatandaşı kurtarmak için bizi paramiliter bir bölgeye göndermek.
The last thing the State wants is us sending in a paramilitary group to rescue a citizen.
Biz bantları programlarız, paranın üstüne yerleştiririz sonra da profesyoneller kartelin izini bulur ve Zoe'yi kurtarır.
We program the strips ; we implant them into the money ; and then the professionals track down the cartel and rescue Zoe.
Kurtarma ekiplerinin içeri girmesi için.
It's for rescue crews to get in.
Emirleri yazmak ve bunları yasaya uydurmak zorundayım. Böylece onu kurtarmak için girişimde bulunabilir ve tutulduğu tesise baskın yapabilirim.
I have to write warrants and create legal cover so we could raid the facility where she was being held in an attempt to rescue her.
Ama Amerikan hükümeti havadan indirilen büyük miktardaki silahlarla İsrailliler'i ezilmekten kurtarmaya geldi.
But the American government came to its rescue, airlifting arms on a massive scale to prevent the Israelis from being overwhelmed.
Ama sonra Suudi Arabistan kurtarmaya geldi, çünkü Kral Faysal ülkesinin, İsrail'i durdurabilecek bir silaha sahip olduğunu fark etti.
But then Saudi Arabia came to the rescue because King Faisal realised that his country had a weapon that could stop Israel.
Yeşil Fener kurtarıcı roketi geliyor.
Ha! One Green Lantern rescue rocket coming up.
İtfaiye ekibi görev başındayken içeride bir patlama meydana geldi. 9 itfaiyeci hayatını kaybetti ve biri hala kayıp.
An explosion erupted from the inside during a fire rescue mission and nine firemen have lost their lives with one reported missing.
Biz bir kurtarma misyonu var.
We got a rescue mission.
Biz kurtarma misyonu var.
We got a rescue mission.
Flores'la Anderson, Bayan West'i kurtarmaya yardım ettiğinizi söyledi.
Flores and Anderson tell me you helped rescue Miss West.
Kimsenin beni kurtarmasına ihtiyacım yok.
I don't need anyone to rescue me.
Karımı gece yarısına kadar kurtaramayacaksanız onu kaybetme riskine girmeyeceğim.
Unless you can guarantee me that you're gonna rescue my wife by midnight, - I'm not gonna risk losing her.
- Birinin kurtarmaya gelmesini mi?
For someone to ride to the rescue?
Evet, kılık değiştirip New York'a İngiliz albayı olarak beni kurtarmaya geldi ama ben kaçmak istemedim.
Yeah, he smuggled himself into New York disguised as a British colonel to rescue me, only I didn't want to be rescued.
- Kimse beni kurtarmaya gelmeyecek.
Well, I know no one's coming to rescue me.
Claire'i kurtarmaya geldiğimde önem verdiği tek şey video ekranı için yeni piller bulmaktı.
By the time I came to rescue Claire, the only thing she cared about was having fresh batteries for her video monitor.
Ama gelip beni kurtaracak mısın diye merak ettim.
I just wanted to see if you'd come rescue me.
Kurtarmaktan kastın seni buradan çıkarmaksa bunu yapmayacağım.
I'm not letting you out, if that's what you mean by rescue you.
Üç adam kızı kurtarmaya gelmiş. Birinin üstünde polis üniforması var sanmış. Ama muhtemelen güvenlik elemanıdır çünkü adamın tutuklandığına dair kayıt yok.
Three men came to her rescue, one of them wearing what she thought was a police uniform, but it was probably a security guard because there's no record of this guy getting arrested.
Yardım ettiğimi gördü ve bunu ihanet saydı.
He saw my help in the rescue as a betrayal.
Yine de, yapımcılarımız devam etmemizi ve... Thunderbird tipi kurtarma tesisi yapmamızı istedi. Tüm ambulanslarımızın 24 saat hazırda olacağı ve... ihbarlara hemen ulaşabileceğimiz bir yerde olmalıydı.
Nevertheless, the producer said we had to go off and build a Thunderbirds-style International Rescue facility where we would be on hand with our ambulances 24 hours a day, ready to respond at a moment's notice.
Arama kurtarma ekiplerinin ulaşması imkânsız gibi bir şey.
Search and rescue is damn near impossible.
Adamlarım yürüyüşçüleri bulacak koordinatları telsizden bildireceğiz, kurtarma ekibi de işini yapacak.
My guys will locate the hikers, radio in the coordinates ; the rescue team can do its job.
Ben aşağıda kalıp kurtarma ekibiyle çalışacağım.
So I'll stay back and gear up with the rescue team.
Hayır, hayır.
No, no, no, it's the theater that called me to rescue the applause.