Rhinoceros translate English
223 parallel translation
Belki bir gergedan ya da timsah görürsün.
You might see some rhinoceros or alligators.
- Gergedan bile mi?
- Not even a rhinoceros?
Duygulardan etkilenmeyen çocuklu, saygın ve dışa kapalı bir dul kadın olduğumu sanıyordum ama öyle değilim.
I thought I was impervious to emotion, a respectable widow woman with a growing child and a hide like a rhinoceros, but I'm not.
Gel, yaklaş, kudurmuş Rus ayısı! Azılı gergeden, cana susamış kaplan!
Approach thou like the rugged Russian bear, the arm'd rhinoceros, or the Hyrcan tiger.
Ancak bir gergedan kadar görgülü.
She has as much sense of comme il faut as a rhinoceros.
Gergedan gibi kokuyorsun.
You smell like a rhinoceros.
Gergedan!
The rhinoceros!
Ve Çinli'ler gergedan boynuzu yiyorlar.
And the Chinese eat ground rhinoceros horns!
"Gergedan :"
" Rhinoceros :
Sen 12 parmaklı miyop gergedan ile bir misket oyunu kazanmazsın!
You couldn't win a game of marbles from a 12-toed myopic rhinoceros!
Magnum kurşunun özelliği... size saldıran bir gergedanı bile... yere serme gücüne sahip olmasıdır
This thing with magnum load... has enough power to knock down... a rhinoceros, if it's coming at you
Kantalup ye, seni gergedan!
Eat cantaloupe, you bellyaching rhinoceros!
Gergedanı var.
He's got a rhinoceros.
Ama Wagner büyük oyunlar içindir, tıpkı yaban domuzu ve gergedan gibi.
But Wagner's for big game, like wild boar and rhinoceros.
Bu yıl Kenya'da 1,000 gergedan öldürüldü.
And 1,000 rhinoceros slaughtered in Kenya this year.
- Gergedan.
- The rhinoceros.
Hangi kahrolası gergedan?
What bloody rhinoceros?
Bayan Thompson, ateş yakarsanız, ve bir gergedan görürse gelip söndürür.
Miss Thompson, if you make a fire, and a rhinoceros sees it he comes and stamps it out.
Yabandomuzu ve gergedan hakkında bana inanmadı.
She wouldn't believe me about the warthog and the rhinoceros.
- Ne gergedanı?
- What rhinoceros?
Ne diyeyim? "Gergedan" mı?
What should I call him? "Rhinoceros"?
Sabahları yediğim mısır gevreğine bir miktar gergedan boynuzu tozu koydurtuyor Vera'ya.
He's got Vera sprinkling powdered rhinoceros horn on my morning cereal.
İtirazım var. Bu sabah biraz hassas olabilirim, ama dün gece içtiğim şey... -... gergedanı bile yere yıkardı.
I may be a little delicate this morning, but what I drank last night would have floored a rhinoceros!
Gergedan, tosbağa...
Rhinoceros, turtle...
İnsanı kıçından boynuzlayan bir gergedan kadar hınzır bir kadın.
That woman's about as subtle as a rhinoceros horn up the backside.
Küçük bir Afrika gergedani. - Toto mu?
A small African rhinoceros.
Köyde. Gergedan, granit.
Rhinoceros, granite...
Kımıldama, seni hastalıklı gergedan penisi.
Freeze, you diseased rhinoceros'pizzle.
Vahşi bir gergedan bataklıkta geçen zor bir gün sonrası evine gelip de, beni pijamalarını giymiş, purolarını içmiş, karısıyla yataktayken yakalasaydı, bundan daha çok dehşete düşmezdim.
I couldn't be more petrified if a wild rhinoceros had just come home from a hard day at the swamp and found me wearing his pyjamas, smoking his cigars and in bed with his wife.
Gergedan gördün mü?
Have you seen a rhinoceros?
Gerçekten bir gergedan ile karşılaştırılma suistimalini yaşamak zorundalar mı diğer her şeye ek olarak?
Do they really need the abuse of being compared to a rhinoceros on top of everything else?
Gergedanın bacak kemiğinden yapıldı.
Made from the leg bone of a rhinoceros.
Siyah gergedanlar, korkutucu görünüşlerine ve bölgelerini sıklıkla işaretlemelerine rağmen oldukça savunmasızdırlar. Değerli boynuzu yüzünden kaçak avlanması yüzünden, nesli tükenmenin eşiğine geldi.
The black rhinoceros, for all its formidable presence... and frequent marking of territory is a vulnerable giant, poached almost to extinction for the value of its horn.
Ölü bir gergedanın kıçını bile yiyebilirim.
I could eat the ass out of a dead rhinoceros.
Nereden geldiği bilinmeyen sinirli bir gergedan... zavallı anne ve babasını çabucak yiyiverdi.
[Thundering] An angry rhinoceros appeared out ofnowhere... and gobbled up his poor mother and father.
Gergedan sesi gibi!
- [Low Rumbling] - Sounds like a rhinoceros!
Evet, gergedan boynuzları, köpek yağı...
Yes, rhinoceros horns, dog fat...
Gerçekten su aygırı gibi penisleri vardı.
Hey, seriously, these guys had rhinoceros penises... huge.
- Rhinoceros megarhinus.
- Rhinoceros megarhinus.
Rhinoceros çorbası mı yapıyor?
He's making rhinoceros soup?
Onu gergedanla karşılaştırmak zorunda mıyız?
Do we need to compare him to a rhinoceros?
Yoksa bir Hippopotamus Amphibious mu? Yada Rhinoceros Bihornus?
Is it a Hippopotamus Amphibious, or a Rhinoceros Bihornus?
Bu firavun faresinin avı gergedanı yutarken çıkardığı sesin aynısı.
[GROANS] That's the same sound made by the mongoose before it swallows its prey, the rhinoceros.
Öncelikle, ne kadar iyi olursan ol bu çok başına gelecektir. Ama senin şu anda yaptığın büyük ahmaklık.
First of all, there's gonna be a lot of these regardless of how good you are... but you happen to suck big, fat-ass rhinoceros dick.
Bir gergedan mı?
A rhinoceros?
Hatta gergedan bile var.
There's even a rhinoceros
Tanrı aydınlatmak için kâinatı galaktik gergedan Gala'nın teninden geçen sonsuz sayıdaki iğneyle yanında deliklerin olduğu son derece küçük ateş böceğini yarattı.
God... Infinitely small, has created this glow-worm, with holes made by an infinite number of pins, that pass through the skin of Gala the galactic rhinoceros,
Sarı kene kuşu ve gergedan gibi.
THE YELLOW TICK BIRD AND THE RHINOCEROS.
Gergedan engereği dakikalar içinde sizi öldürebilecek güçlü bir zehire sahiptir.
The rhinoceros viper has a venom so powerful it can kill you in minutes.
İki bacaklı gergedan.
Ass, elephant, a two-legged rhinoceros!
- Gergedan.
- Rhinoceros.