Rhythm translate English
2,006 parallel translation
Ama senin hiç ritim duygun yok.
But you've got no rhythm
Ritim duruş davullar arasındaki ahenk.
the rhythm the stance the rapport between drummers
Davul en baştan çıkarıcı enstrümandır. Ritmi bize kalp atışlarımızı hatırlatır.
Drum is the most seductive musical instrument its rhythm reminds us of our beating hearts
Gecenin ritmine uymalıyız!
Let's give a little rhythm to the night!
Gerçek bir yazı karakterinin ritme, kontrasta ihtiyacı vardır ; bunlar el yazısından gelir.
A real typeface needs rhythm, needs contrast ; it comes from handwriting.
Fakat onu okuyabiliyoruz çünkü içinde ritim var, kontrast var.
But we can read it because there's a rhythm to it, there's a contrast to it.
Yatağımda uzanmış müzik dinliyordum ve sonra birden bu harika ritmi duydum.
I was lying on my bed, listening to my music, and then I was, like... what's that crazy rhythm I'm hearing?
Bu küçük kasabaya henüz alışamadın, değil mi?
You haven't picked up the small town rhythm yet, have you?
- Belki de uyum sağlıyorsundur.
- Maybe you are getting the rhythm.
Melodin hayatımın ritmiydi
Your tune was the rhythm of my life
Benim hareketlerimi takip etmeye çalış.
Try to follow my rhythm.
Yirmi dakikadır aletim avuçlanmış durumda ve tam havaya girdim derken her seferinde senin gibi avanaklardan biri geldi ve beni alıkoydu.
For the last 20 minutes she's had her hand wrapped around my cock, and every time I get into a rhythm one of you fucking mugs walks over and puts me off.
Odam, yapacağımız müzik için yeteri kadar büyük değil.
My room ain't big enough for the kind of rhythm we got goin'on.
- Kalp ritmi nasıl?
- What's our rhythm?
Oksijen seviyesi düşük. Kalp ritminin anormal olmasına yol açıyor.
His oxygen is low, and it's causing his heart to beat in an abnormal rhythm.
Biliyorum, sadece ritmi hissetmeye çalışıyorum. Bunun için buraya geldim.
I know, I just wanted to feel the rhythm of the thing.
Oturuşlarına, vücut duruşlarına baksana. Göz temasından kaçınıyorlar parmaklarıyla masaya vuruyorlar. Sadece sorgulayanın ritmini bozmaya çalışıyorlar.
See the way they're sitting, their body posture, they're refusing to make eye contact... the tapping on the tables - they're just trying to throw off the interrogator's rhythm.
- Doğru. Sizin özel bir uyumunuz var.
Well, you know, you guys have your own rhythm.
Anormal kan ritmi. Beynine ve vücuduna yeterince kan gitmiyor.
She's in an abnormal heart rhythm and she isn't getting enough blood to her brain and body.
bilirsiniz, eğer gerçekten iyilerse, ortaya bir diğerinin ritmiyle hareket eden... bir ruh çıkar.
You see, if they're really good, it's their soul out there, moving... in rhythm with another.
Hayır, dişimin ayarı kaydı, yola koyamadım bir türlü.
No, my rhythm was out and my teeth, they kept getting in the way.
Bayanlar ve baylar, kalp ritmi ve nabız var.
Ladies and gentlemen, we have a rhythm and a pulse.
- Kalp ritmi geri geldi.
- We got a rhythm.
- Şok uygulanmalı.
- It's a shockable rhythm.
Ne kafiye var, ne ateş sizde
Qith no rhythm and with no sass
Doğru ses tonu, kalıp ve ritimle sonsuza dek sürecek kelimeler.
Words of the right sound, the right shape, the right rhythm, words that last forever!
Sophia'nın kalp ritmi tehlikeli.
Sophia's heart went into a dangerous rhythm.
Kalp ritmi normal ama kan basıncı tehlikeli ölçüde düşük.
Well, her heart is beating at a normal rhythm, but... her blood pressure is still dangerously low.
.. hayatın müziği ve ritmi..
.. the rhythm and music of life..
Bilmiyorum. Hepsinin arasındayken sanki birbirleriyle bir ahenkleri var da... Sen fazla parçaymışsın gibi hissediyorsun.
When I'm around all of them, it's just like... they got this whole rhythm thing going on, and you're the extra beat.
Doktor Ritim Metod'u buraya çağıralım.
Oh, yes. Get Dr. Rhythm Method.
Ve ben derim ki, şey gibi az ritimli ve blues gibi bir RB.
And I would say this, you know, it's like, uh. rb, like a little rhythm and blues, you know?
İç Ritim Servisi. Anladın mı?
The internal Rhythm Service.
Kenar kısımlarını bu şekilde aşağıya çekerseniz daha uyumlu olacaktır, değil mi?
So, if you bring the hem-line down in this direction. - It gives a better rhythm, right? - Yeah.
Ne kafiye var, ne de espri.
I mean, it's got no rhythm, no humor.
Olabilirdi ama ritim sazlarım hapiste.
I would but my rhythm section's incarcerated.
Böyle ritim tutabildiğini bilmiyordum.
I didn't know you had rhythm like that.
Lance başlarda arayı açmıştı ama biz de sonradan ahengimizi bulmuştuk.
Lance had gotten a head start, but we finally found our rhythm, too.
- Bundan sonra RhythmBlues * yok artık
* no more rhythm and blues!
RhythmBlues İşte o gün benim öldüğüm gündür çeviri : chrys136
* * rhythm and blues * * this'll be the day that i die *
Evlenmeden önce birbirimizi fazla tanımadığımız gerçeği sizi şaşırtabilir.
Well, I hear the music Close my eyes, feel the rhythm Wrap around
Çift olarak aynı ritimde dans etmek istiyorum.
I want that man and wife should dance on the same rhythm.
Öyle bir müzik yaptık ki zamanla başka tarzlara dönüştü. Rhythm and Blues, Rock and Roll, Hip Hop.
We made the kind of music that can grow into anything, rhythm and blues, rock and roll, hip hop.
Ritim ellerinde.
The rhythm's in your hands.
Ofisin havası oldukça alışılmadıktı.
The rhythm of the office was pretty unusual.
Müziği hissedin.
Yes, a-find the rhythm.
Güzel bir orta.
Feel the rhythm. And there's a nice ball into the corner.
Herkes ayak uydurana kadar.
Until we all reach absolutely same rhythm.
- Güzel değil mi, Martin. - Evet, güzel.
He's lost all his sense of rhythm, and we used to love to foxtrot.
Sinüs kalp ritmi.
Sinus rhythm.
Pekâlâ, ritmi bulun kızlar.
Right, find the rhythm, girls.