Rotten translate English
3,630 parallel translation
Bu kokuşmuş hükümet Japonları durdurabilir mi?
Can this rotten government stop the Japanese?
Sizin güç oyunlarınıza bizi karıştırmayın.
Don't drag us into your rotten power games.
Bu kadar kokuşmuş bir hükümetle, onları durdurabilir miyiz?
Can we stop them with such a rotten government?
Bu kokuşmuş yönetimle Japonları durdurabilir miyiz?
Can we stop the Japanese with this rotten regime?
Köküne kadar pisliktin! Hep öyleydin.
You are rotten to the core!
Ananın gönderdiği on frank Neyimize yetecekse?
Ten rotten francs your mother sends me What's that going to buy?
Bir kere daha, o lanet orospu bana bozuk yemek göndermiş.
Once again, that fucking bitch sending me a rotten meal
Çirkin bir domuz.
You rotten pig.
Zamanının çoğunu çürümüş kütüklerde gizlenerek geçirir.
It spends most of its time hidden away inside rotten logs.
Aklını mı kaçırdın?
You're rotten in the head.
Çürük şeftali planı mı?
The rotten peach plan?
Başkası yemesin diye, çürük şeftali yiyor.
He'd eat a rotten peach so no one else will have to.
Rezalet.
Yuck. It's rotten.
Foust : Fiero bir çeşit benzin, yumurtalar, ve parfümle dolmuştu.
The Fiero was filled with an aroma of gasoline, rotten eggs, and drakkar noir.
Evet, çürüklerden itibaren.
Yes, cut away the rotten leaves.
Bazı organlarımı bağışlamayı düşünüyordum. Ama içim çürüdü, hiçbiri işe yaramaz.
I was planning on donating some organs, but now they all rotten ; no longer presentable.
Hayatımda bu kadar midemi kaldıran bir şeye tanık olmamıştım!
I've never met anyone as rotten as him!
Birkaç çürük elmanın eğlencemizi bozmalarına izin vermeyelim.
Let's not let a few rotten apples spoil a great time, all right?
Yine de, yarısı çürüktür sayısız insan düşer düşer ve düşmeye devam eder.
However, among them, over half of them are rotten, so countless people fall, and fall, and fall...
Lanet olası yetim...
That rotten little wench...
Rezil herif.
You rotten bastard...
Bayan Loski, dışarıdan sessiz sakin görünüyordu fakat içinde kopan fırtınaları saklıyor gibiydi.
Mr. Loski was clean and smooth on the outside but it seemed like there was something rotten buried just beneath the surface.
Kolumdaki izler domuzdakiyle aynı, iç organlarım da aynı durumda mıdır?
I have the same marks as the boar. Does that mean I'm rotten inside too?
Paslı bir borunun içinde bir baloncuğa sıkışmamız dışında mı?
Oh, There is worse than being trapped in bubble in a rotten pipe full of water?
Tüm tatma duyun çürümüş olmalı.
And all your senses are rotten.
Şu iğrenç şeyi parçalayacağım.
I'll just smash the rotten thing.
Awesomest, lütfen. - Orlando, sen Truva, yı bitirmek mi istiyorsun... Bu sürtük için değer mi?
- Orlando, you want that Troy is rotten... over some slut?
Truva için burdayım... Ve o aptal yunanlılara karşı sizinle savaşmak istiyorum.
I am a son of Troy... and I want to help the Greeks rotten to save.
Kesilmiş organlar ve kan.
Rotten organs and blood.
Buna ihtiyacım vardı ve diğer arabam çürümüştü.
Needed it, other one is rotten.
Berbatlar.
They are rotten.
Bu bencil domuzluktan başka birşey değil.
He's nothing more than a self-entitled, rotten child!
Bu görev senin kendini bana ve krallıktakilere kanıtlaman için, Bu aileye layık bir erkek olduğunu göstermek için, Ve cesur, onurlu, asil olduğunu kanıtlaman için son şansın.
This quest is your last chance to prove to me and the kingdom that you are a man worthy to bear the family crest, and to show that at your core, you are not rotten, but you are brave, and honorable, and noble.
Sona kalan çürük yumurtadır.
Last one there's a rotten egg.
Leş kokulu pis köpekler!
The stinking rotten bastards!
Leş kokulu pis çingeneler!
Dirty rotten gypsies!
Hükümet çürük elma gibi.
The government is a rotten biscuit.
Getirdiği bu ışık, karanlık ve cahil..... hainleri tehdit etmeye başladı.
And this light threatened the sly and dark convenience of our rotten usage and custom.
Çürük bir elma var, Jim.
'There's a rotten apple, Jim.
Bir çürük elma var, Jim.
There's a rotten apple, Jim.
Ne uyku, ne barınak ne savunmasızlık ve hastalık ne rahiplerin duaları ne de kutsal dönemler bu köhnemiş bahanelerin hiçbiri Marciua'a duyduğum nefretin karşısına dikilemeyecek artık!
Nor sleep, nor sanctuary, being naked, sick, the prayers of priests, nor times of sacrifice shall lift up their rotten privilege and custom against my hate to Martius.
Siz konuştukça burnuma çürümüş bataklıktan yükselen iğrenç dumanlar geliyor! Gömülmeden yerüstünde kalmış, soluduğum havayı bozan insan leşleri benim için ne kadar değerliyse sizin sevginiz de o kadar değerli işte!
Whose breath I hate as reeks of the rotten fens, whose loves I prize as the dead carcasses of unburied men that do corrupt my air.
Çürümüş bir ipek ipliğini ufalar gibi yeminini ve kararını bozmuş oldu.
Breaking his oath and resolution like a twist of rotten silk.
... hastalıklı tatlı ama kokuşmuş.
sickly sweet but rotten.
Çürümüş.
It's rotten.
Beni serbest bırakacaklarını söyledikleri an... burnuma kötü kokular geldi.
The minute they told me I was being released I smelled something rotten.
Herhalde çürük meyve falan aldınız.
Maybe you bought some rotten fruit
Bu çürümüş.
This one's rotten.
Siz çürümüşsünüz!
You're all rotten!
Teknik olarak yasal, ahlaken kötü.
Technically legal, morally rotten.
Bunlar çürümüş neredeyse.
It's already rotten.