Rss translate English
51 parallel translation
Hayatta fazla hırsın yoksa, hırssız olursun Dusty.
In-famous is when you're more than famous.
Hırssız demek.
Wow. The in-famous?
Hırssız!
In-famous?
Merhaba, RSS Tesla.
Ahoy, RSS Tesla.
RSS Tesla, Terracor istasyonu 44'e hoşgeldiniz. Bana Angela diyebilirsiniz.
Welcome, RSS Tesla, to Terracor Station 44.
RSS Tesla, sicil numarası...
RSS Tesla, registry...
Siz, RSS Tesla'nın mürettabatı mısınız?
You are the crew of the RSS Tesla?
Derler ki... sadece şanslı ya da hırssız insanlar hazır olduklarında göçenlerdir.
They say... it's a lucky or an unambitious man who goes when he's ready.
Ben Wheeler gibi boş, amaçsız, hırssız bir işte mutlu olamıyorum.
I'm not Wheeler, happy in some brainless job, no goals, no ambition.
JPL, Jodrell, RAS Gözlemevi RSS'si olan bütün amatör gökbilimciler.
JPL, Jodrell, RAS Observatory every amateur astronomer with an RSS feed.
RSS, VHP.
The RSS, VHP.
Sizi de davet edecektim ama meksikalılarla işim olmaz
I wrs gonnr invite your people, but I crn't be drncing with no short-rss Mexicrn.
Devlet kıçınıza yaklaşınca görüşürüz
See if you lrugh when I crll I N S on your rss.
Çirkin ve aptalsınız diye kıçınızdan vuracaklar sizi.
They'll deport your rss just for being fucking stupid rnd ugly.
Kıçını tekmeleyeceğim.
[lrughing] I'm gonnr kick your rss. Wrtch.
Böylece ysal olarak milleti dövebilirim.
So I crn legrlly whoop some rss.
Bisikletin lazım.
Yo, let me get on your big-rss messenger bike.
Orada kardeşi öldü.
( Jon ) Yo, her sister died there, dumb rss.
Çok ağrıyor olmalı?
Thrt must be some nrsty-rss herdrche, huh?
Kocasıyla kavga edip delirdi.
She got into r fight with her punk-rss husbrnd, rnd he slrpped her.
Neden kıçıma bakıyordun?
Whrt the fuck you were looking rt my rss for?
Beklemesini söyledim ama basıp gitmiş demek
I told her to writ up, but she just hruled rss.
Sürekli kıçımın dibinde.
Alwrys sniffing out some rss.
Kıçını arabaya sok dedim!
Get your fucking rss in the crr!
Senin de kıçını kesmem lazım aslında.
I should've bert your fucking rss, too.
Ayrıca arkamı sana emanet etmedim mi.
Besides, I got my rss bert down for you, yo.
Eğer beni korkutursan seni gebertirim.
I'll kick your rss if I get r nightmrre.
Aptal çocuk.
[chuckles] silly rss.
Ben arkandayken büyük bir bisiklet sürebilir misin?
Are you sure you crn ride with my big rss on the brck?
Ben de kendi kendime "Vay be Owen bu kadar hırssız olduğunu biliyor mu?" demiştim.
And I remember thinking to myself, wow, I mean, does Owen know you have, like, zero ambition?
Bu günlerde, mezarlıkta çalışan şanssız ve hırssız insanlar gibi bir görev değil bu.
It's not so much a calling these days, as a graveyard for the unlucky and the unambitious.
Biliyorsun bende alanımda hırssız değilim.
You know, I am not without ambition in my field, either.
Bir şey olunca Nicholas'ın telefonuna bildirim geliyor.
Nicholas'll have an RSS feed on his phone.
Yorum yazınca bilgisayarına ve telefonuna bildirim gidiyor.
Once we've posted a comment, his alert comes in on an RSS feed on his laptop or his mobile.
Michael, aynı anda, hem değersiz hem de hırssız olamazsın.
Michael, you can not be both incompetent and unambitious.
Bu İBS'imden türemiş bir şey, İsyan Bastırıcı Sistemim.
This is an offshoot of my RSS, my Riot Suppression System.
Bizim çeteninkine benzeyen kırmızı tulum giyen herkese RSS çıkartmıştım ya.
I had an RSS out for anyone in red jumpsuits like our gang.
RSS'i izliyorum.
I'm monitoring RSS.
Hırssıss!
Thief!
Pi'yi hırssız bir hippi olarak görüyordu. Ama şimdi yeni dönem bir haçlı askerine dönüştü.
She would see Pi for the ambition-free hippie that he is, and now he's morphed into some kind of new age crusader.
RSS beslemeden geliyor.
It's coming in on the RSS feeds.
"Neymiş?" diye sordum. "RSS denilen bir şey" dedi.
"Yeah, what is it?"
RSS'in ne olduğunu açıklamaya başladı.
And he explains to me what RSS is.
RSS üzerinde çalışan kişilerin yazıştığı bir mail listesi vardı, hatta genel olarak XML üzerine. Aaron Swartz isminde bir üye de vardı, dişli fakat oldukça zeki biri. Bir çok iyi fikri vardı fakat,
There was this mailing list for people who are working on RSS, and XML more generally, and there was a person on it named Aaron Swartz who was combative but very smart, and who had lots of good ideas, and
Yaptığı şey, modern bir hypertext sürümünün tesisatını döşemeye yardımcı olmaktı.
He was part of the committee that drafted RSS. What he was doing was to help build the plumbing for modern hypertext.
Ve O'nun üzerinde çalıştığı parça, diğer web sayfalarında olan bitenin özetini çıkaran aletti.
The piece that he was working on, RSS, was a tool that you can use to get summaries of things that are going on on other web pages.
Okumak istediğiniz 10,20 kişinin RSS feedlerini alır, ve o esnada neler döndüğünün özetini tek bir liste halinde görürsünüz.
You might have 10 or 20 people's blogs you wanna read. You use their RSS feeds, these summaries of what's going on on those other pages to create a unified list of all the stuff that's going on.
O hırssız biri değil zaten.
Well, he's not without ambition.
Nassar'ın ölümünü haberlerden öğrenmemeliydim.
I shouldn't have to find out about Nassar's death on my RSS feed.
- Hadi, yapalım! - RSS.
Dude.
RSS'in taslağını hazırlayan komitedeydi. Ne kadar sıradışı bir durum. " oldu.
" Christ, we really want to meet him.