English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ R ] / Rubbish

Rubbish translate English

2,507 parallel translation
Yazacak karlı saçmalıklar buldunuz ama demagoji hiçbir zaman cahilliği ve ahlak yoksunluğunu gizlemekte kullanılamaz.
You find printing rubbish profitable but demagogy should never be used to conceal ignorance and lack of ethics.
Tamamen saçmalık lan bu.
- That was fucking rubbish.
Mr. Babulal'in TV'deki ifadelerinden sonra onu tehdit etmemiş miydiniz?
after Babulal's testimony on TV, didn't you threaten him? - Rubbish!
Saçma sapan konuşma.
Don't talk rubbish.
- Bu tamamen saçmalık.
- That's absolute rubbish.
Sen ve adamların işe yaramaz tiplere benziyorsunuz.
You and your boys look like... something rubbish.
Ne saçmalık bu!
What rubbish!
Eski püskü şeyler onlar.
It's just a lot of old rubbish.
İğrenç.
Rubbish.
Sen kurmak bu gibi görünüyor içinde bir çöp dökümü.
It looks like you found this in a rubbish dump.
- Ivır zıvırlarım ve çiçeklerim...
- Well, the rubbish and my plants...
Giymem için eski bir gömlek ve şort verdiler ve Bindoon'da çöpleri temizlemeye başladım.
They gave me an old shirt and a pair of shorts to wear and, uh... I was cleaning out the rubbish pit at Bindoon.
Affedersiniz ama bu saçma.
I'm sorry but that is rubbish.
Önemsiz bir şey, efendim!
Some rubbish, Sir!
- Emperyalist saçmalıklar!
- What Imperialist rubbish!
Bu ne saçmalık!
What rubbish
- Ne büyük saçmalık.
What a load of rubbish.
Bu çok saçma.
That's a load of rubbish.
Hayır, o tam bir saçmalık.
No, that's just a load of rubbish.
- Felix, Kasabian türü müzik isterdi. Bu saçma müziği değil. - Haklısın.
Felix would have liked have something like Arabian, not this rubbish.
Ne zırvalıyorsun.
What rubbish.
Bizi satacağınızı kafanıza koyduğunuz halde neden beni baleye götürüp'Hepsi dans'saçmalığını söylediniz?
Why did you take me to the ballet and feed me all that'this is dance'rubbish, knowing that you'd shaft us in a second?
- Nasıl çöp boşaltılıyor?
- How do you dump the rubbish?
- Saçmalık.
- Rubbish.
Onların açısından atılması gereken çöpleriz. Eğer önce onları ortadan kaldırmazsak sonunda onlar bizi öldürecek.
We're disposable rubbish from their point of view lf we don't eliminate them first they'll kill us eventually
Bak, biliyorum sabah tam bir pislik gibi davrandım.
Look, I know I was a bit... rubbish earlier on.
Peki sen nasılsın?
How are you? - Rubbish.
Bu saçmalıkları dinlemek zorunda kalıyorsunuz.
All that rubbish you have to listen to.
Yersen tabii.
You know that rubbish.
Bu pislikle daha sonra ilgilenirim.
I'll deal with this rubbish later... as I will deal with these jerks as well.
Evet, bir an önce gitmezsem, Paul beni gerçekten öldürecek. Evet, bence de. Fena sinirlendi.
And seeing as I spend most of my time here anyway, and it's getting really rubbish having to get the bus here and then home all the time.
Tüm o saçmalık ; benim Flash'tan daha hızlı olmam hakkında.
And all that rubbish about me being faster than Flash?
Bu ne saçmalık böyle?
What rubbish is this?
Sen de kefil olduğun için senin de orada bulunman çok önemli, Akash.
'Since you are the guarantor..' '.. it is very important for you to be there, Akash.'its rubbish.
Bir sürü saçmalık falan ve sonunda diyeceksiniz ki...
It gοes οn, rubbish, rubbish, rubbish, tο which yοu finally say...
Efendim bir de adam takibinde berbatsınız.
Oh, and Ma'am? You're rubbish at following people.
Sonra şu koylara bakıyorum.
A lot. And I see these coves you know and all this... all this rubbish
Çekmiyor.
What rubbish signal.
Ne saçmalık böyle!
What a load of rubbish!
Bir sürü ıvır zıvır.
It's a load of rubbish.
- Onu Nelson öldürdü.
– Nelson took him out. – Nah, fuckin'rubbish.
- Şimdi söyle bakalım!
- Now stop that rubbish!
Kim böyle saçma sapan konuşuyor?
Who talks such rubbish?
Konstantin'in saçmalıkları bende, evet, ama sende de Konstantin'in bebeği var.
I have the rubbish from Konstantin and you have the baby from Konstantin.
Hizmetlilerimi çağırır, onu ölene kadar kırbaçlatır ve çöpe attırırdım.
I should have liked to have called my servants, flogged this man to death, and throw him on the rubbish heap.
Dostunun kim olduğunu bilmiyorum, kardeşim ama iyi sallamışlar.
I don't know who the friend is, brother, but they're feeding you some rubbish.
Neden insanlar bok püsür yemeyi seviyor Leaf?
Why do you like to eat other people's rubbish, eh, Leaf?
Bi sürü çerçöp
I lot of rubbish
Bir halta yaramazsınız!
You are all rubbish.
- Palavraya bak!
What rubbish!
Lezzetli.
He's got all these CD's, Shell, and they're all completely rubbish.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]