Rugged translate English
413 parallel translation
Ve bu süregiden engebeli topografya, okyanus çanakları boyunca devam ediyor.
And it's this continuous line of rugged topography that goes all the way down the ocean basins.
Bu derinlikte, tek ışık batiskafın ışıkları. Ve bu engebeli arazide yolunu buluyor.
At this depth, the only light comes from the submersible itself, as it finds its way along the rugged terrain.
Barberton Dağlık Bölgesi, bir kaç yüz kilometrekarelik nehirlerle bölünmüş engebeli bir arazidir.
The Barberton Mountain Land is several thousand square kilometres of rugged terrain cut through by rivers.
"Borgo Geçidi'nden aşağıya doğru uzanan engebeli dorukların üzerinde eski zamanlardan kalma harap şatolar yükselir."
"Among the rugged peaks that frown down upon the Borgo Pass " are found crumbling castles of a bygone age. "
Son derece zorlu, güçlü ve etkileyici.
It's rugged and strong and impressive.
Gitmek istediğimiz yer bugüne kadar gördüğün...
Where wre going is ten times as tough and rugged
Çünkü sen de bireyciliğin son temsilcisisin.
For you're the last great apostle of rugged individualism.
- Burayı kaba saba bir yer olarak görebilirsin.
- You might find it a little rugged.
O kaba görünüşünün altında çok hassas bir kalbi vardı.
A tender heart to be in such a rugged body.
Sarp, ıssız. En yakın şehre bile kilometrelerce uzakta.
Wild and rugged and miles from the nearest town.
Çok uzun boylu ve çekici koyu renk saç, sert bir yüz ifadesi...
He's very tall and attractive. Dark hair, a rather rugged face and brown eyes and one suitcase.
Epey sarsılmış, değil mi?
Pretty rugged, isn't it?
Engebeli dağlardaki çileli eğitim Sizi gerçek bir keşiş yapar, ve sonra...
If ascetic training in rugged mountains... would make one a real monk, then...
- Hiç hoş bir durum değil.
- It's a little rugged.
Karşınızda, Teksas Eyaletinden hızlı ve sert şampiyon adayı...
Introducing the worthy contender... that fast and rugged boy from the Lone Star State...
- Bu durumu zorlaştırır.
- That makes it rugged.
Şehvetli, seksi. - "Zor patika" da beni seyrettiniz mi?
Did you see me in the rugged path?
Canım kralım, bırak artık bu asıl yüzü.
Gentle, my lord, sleek o'er your rugged looks.
Gel, yaklaş, kudurmuş Rus ayısı! Azılı gergeden, cana susamış kaplan!
Approach thou like the rugged Russian bear, the arm'd rhinoceros, or the Hyrcan tiger.
- Buralar çetin yerler.
- Mighty rugged country hereabouts.
Burada tek başına beklemek çok zor olacaktı.
It'll be rugged waiting around here all alone.
Burada çok zor günler yaşanmış.
Heard it's been pretty rugged up here.
Yine bu gece dağıtacak.
It's going to be rugged again tonight.
İş iyice zorlaşmaya başladı.
It's getting pretty rugged.
Leo, dayanıklı biri.
Leo's a rugged boy.
"Kayaların ardında var bir hıyar orada"
"Around the rocks the rugged rascal ran."
"Ardında kayaların, hıyar- -"
"Around the rocks the rugged..."
çok zorluydu.
It was rugged.
Korkarım bu konuda çetin bir cevize çattınız Peder
I'm afraid you'd prove too rugged an opponent, Father.
Belki iyi bir şey yapmıyorum ama teklifin geçerli olacak.
It'll be rugged, but I'll keep it open.
Kara ekipleri, kurtulanlar olabileceği düşüncesiyle... Meksika sınırındaki dağlarda... arama kurtama operasyonuna başladı.
Ground parties have been dispatched... to the rugged mountain area near the Mexican border... to search for possible survivors.
Gözünü benden ayırma, ateş altında kalırsak, işaret vereceğim.
Keep your eye on me. If it gets too rugged, I'll signal you.
Güzel vuruş Andy. 12'den vurdun Crewson.
"Nice hit, Andy. You got her right in the funnel, Crewson." It was rugged.
O sokaklarda dolaşmayı seven bakımsız bir tip, sanırım.
She goes for the rugged outdoor type, I guess.
Sonunda başardığın sıralarda yumuşak noktaların kaldıysa, varlıklı olmak da çetin olabilir, değil mi?
If you've got any tender spots left by the time you finally make it, being a have can be rugged too, can't it?
Barney bayağı güçlü kuvvetli bir adammış, değil mi?
Old Barney, he was kind of a rugged character, wasn't he?
Mutlak bireyselcilik bizim mirasımız.
Rugged individualism is our heritage.
Oldukça dayanıklı gözüküyor.
He looks pretty rugged.
Yukarı doğru zorlu bir tırmanışa geçtik.
Ýt was a rugged trek upwards.
Yine de bana burada yardımcı olacak ve davetsiz misafirleri burada tutacak adamlara ihtiyacım var.
I shall need at least a score of your henchmen, very rugged ones. - A hollow square will hold them. - What are you talking about?
Kişiliğimin temel özelliklerine müdahale etmeyeceksiniz değil mi?
Zap! Hey, you won't interfere with the basic rugged concept... of me personality, will you, madam?
Oldukça uzun boylu, güneşten yanmış birisi, yakışıklı, atletik, sert hatlara sahip, ama...
I see him as rather tall, rather suntanned, rather handsome, athletic looking, with a rugged but...
Sert hatlara sahip, ama duyarlı bir yüz.
It's a rugged but curiously sensitive face.
Cheyenne'nin güneyinde, askeri gücün bir tabyası olarak tüm batı boyunca meşhur olmuş sağlam, disiplinli, hudut askerlerinin yuvası olan sadece Russell kalesi bulunuyordu.
Just south of Cheyenne stood Fort Russell, famous throughout the West as a bastion of military strength and the home of the rugged, disciplined, frontier soldier.
" Sağlam taşı kıvrık tüfek koşturdu.
'Round the rugged rock the ragged rascal ran.
Arabalar ayarlanıyor imalatçılar bu tehlikeli yarışta hiçbir şeyi şansa bırakmıyor.
Cars are being tuned manufacturers are leaving nothing to chance in the rugged competition.
Hani dün akşam bunlar için bireyci diyordum?
Remember what I was saying last night about 12 rugged individualists?
- Oldukça güç bir durum.
- It's pretty rugged.
Ben de seni haşin sanıyordum.
And I thought you were so rugged.
- Biraz sarsıcıydı, değil mi?
A little rugged.
Söylesenize Doktor. Tam bir çetin ceviz, değil mi?
He's a pretty rugged customer, isn't he?