Rumors translate English
3,474 parallel translation
Söylentilerden sadece...
Only rumors...
Ayrıca büyü gücün soylulukla kıyaslanabilir, eğer daha büyük değilse farazilerdeki Dördüncü Nesil gerçek olabilir mi?
And your magical power is comparable to that of nobility, if not greater... Could the rumors of the Fourth Progenitor be true?
Çiftin evliliklerini onarmak için bir papazla görüştüğü dedikodularını sen nasıl karşılıyorsun?
What's your take on the rumors that the first couple's seeing a pastor to repair their marriage?
Senin hakkında duyduğum dedikodular doğru mu?
Are all of the rumors I've heard about you true?
Kulağıma Borgias damarlarında Yahudi kanı aktığı söylentileri geldi.
I have heard the rumors, that Jewish blood runs in Borgia veins.
Tüm dedikodular ve fısıltılar nedeniyle arkadaşım yoktu.
No friends because of all the rumors and whispers.
Sonra Doktor Shumway'in yok olduğu dedikodularını duydum.
And then I start hearing rumors that Dr. Shumway has vanished.
Birkaç dedikodu duymuştum.
I've - - I've heard some rumors, but...
O programa katılarak babam hakkında söylenen tüm bu dedikodulara bir son vermeyi umuyorum.
So that's my plan, and hopefully, going on that show will put an end to all these ridiculous rumors about my father.
- Tanrım, bütün bu fısıltılar, dedikodular.
Oh, my God, all these whispers, these rumors.
Dışişleri Bakanlığı'nda yüksek mevkide birinin bilgi sızdırdığına dair söylentiler var.
We've got rumors of a whistleblower high up in the State Department.
- Soruşturma söylentileri hakkında yorumda bulunacak mısınız?
- Any comment on the impeachment rumors?
Emine, senin casus olduğunu söylüyor herkese.
Amina is spreading rumors that you're a traitor.
Ben, Sean Walker Scientology söylentilerini ortadan kaldırdım. Eşit durumdayız.
And I killed all the Sean Walker Scientology rumors, so we're even.
Hakkında söylentiler duymuştum. Herkes onu gördüğünü söylüyordu. Yukarıya bakıp onu bizzat gördüğümde kocaman ve kıllıydı.
I always heard rumors and everybody's talking about, that they've seen it, you know, and, and when I actually looked up and saw him, he was just big and he was hairy and he made like this weird, like snorkeling kind of sound.
Yıllardır Yakuza ait adada öyle bir yer olduğuna dair söylenti dolaşıyordu.
There've been rumors for years that the Yakuza had one somewhere on the island.
- Hayır. Chadwick Otel hakkında bazı söylentiler vardır hani... Yalnız adamlar buraya, kadınlarla tanışmak için gelirler.
It's just, you hears rumors about the Chadwick Hotel, that lonely men come here to, you know... meet women.
Bir şeyler duydum... Dedikodular...
I hear things... rumors...
Kulağıma gelen dedikodular var,
There are rumors...
Söylentiler doğruymuş.
So the rumors are true.
Demek söylentiler doğruymuş.
So, the rumors are true.
Ardından kızın lanetlendiği dedikoduları çıktı hayaletlerle konuşuyormuş.
After that, there were rumors that she was possessed, that she talked to ghosts
Burası ile ilgili bir çok hikaye var. Bir sürü söylenti dolaşıyor.
There's a lot of history to this place, a lot of rumors going around about it.
Hayaletler gibi saçma sapan şeyler hakkında.
Rumors about ghosts and crazy things like that.
Belkide fiyatı lanetli olduğu söylendiği için düşmüştür.
Perhaps the rumors of it being haunted might have brought the price down.
Belirtilen düzmece söylentileri gerçekmiş gibi yayarak reytinginizi arttıracağınızı mı sanıyorsunuz?
Stating false rumors as the truth for ratings is deceiving the viewers.
Arkadaşlar, bugün gördüklerimize bakılırsa söylentiler doğru.
Guys, with all we've seen today, it's pretty obvious that the rumors are true.
Polis şu an Koç Charles Frey'in evinde. Bu lüks semtte hızla yayılan söylentiler cinayet nedeninin ırkçılık olabileceği yönünde.
But with the L.A.P.D. out in force at the residence of Coach Charles Frey, rumors of homicide and racism are spreading quickly through this stunned community.
Çocuk tacizi konusundaki söylentilerin asılsız olduğuna dair bir basın açıklaması yapalım. Durun bakalım.
Let's put out a press release saying the rumors of molestation are groundless.
Söylenti falan yok.
What rumors?
Gazeteci dostlarımıza ırkçılığa alternatif olabilecek bir hikâye verelim demiyor muydunuz?
There are no rumors. You want our media friends to have an alternative to the story about race, right?
Gazetecilere çocuk tacizi söylentilerini önlemeye çalıştığımızı söylersek yasal yükümlülüklerden kurtulmuş olur muyuz?
Would telling reporters that we are trying to head off rumors of child molestation protect us from liability issues?
Lanet piçin biriyle neden çıkıp boktan laflar çıkartıyorsun?
Why date a damn bastard and make shitty rumors!
Bu olayı ben de duydum.
I heard the rumors early on.
Geçen hafta burada oturdu ve bize Daniel Green'in Georgia'nın ponpon bir kızını hamile bıraktığının doğru olduğunu iddia etti.
- Now last week he sat up here and told all of us that those rumors about Daniel Green getting that Georgia cheerleader pregnant - were true.
Bu merkezde alınan tüm tutuklama kararlarının tekrar gözden geçirileceğinden bahsediyorlar.
There are rumors of a possible judicial review for all recent convictions out of this precinct.
Elbette bu evle ilgili söylentileri duymuşsundur.
Surely you heard the rumors of what happened at that house.
Mutlaka orada olanlar hakkındaki söylentileri duymuşsundur.
Surely you heard the rumors of what happened there.
Ne bu Klaus Mikaelson denilen adam, ne de hakkında söylenilenler umrumda değil.
This Klaus Mikaelson, I don't care who he is or what the rumors say.
Dedikodular işte böyle başlar.
This is how rumors begin.
Marcel'le eskilerden bir geçmişimiz olduğu dedikodularını duymuşsunuzdur.
You might have heard the rumors that Marcel and I were quite the item back in the day.
Bu yüzden istifa edeceğiniz dedikodularını duymak istemiyorum.
So I don't want to hear any more rumors about the rest of you resigning.
Kendisi aile reisiydi. Bu işe karıştıkları hakkında söylentiler vardı fakat hiç kimse şu ana kadar onları yüzükle ilişkilendiremedi.
There were rumors about their involvement, but no one has ever been able to connect them to the rings.
Etrafta pek çok dedikodu dolaştığını biliyor musunuz.
You know, there are a lot of rumors going around.
Sanırım söylentiler doğruymuş.
I guess the rumors are true.
Hasta olduğu dedikoduları bütün gazetelerdeydi.
Rumors that he was sick were all over the papers.
Bay Başkan, internette hemşirenin intiharıyla ilgili dedikodular yayılıyor.
Mr. President, the internet's buzzing with rumors about that nurse's suicide.
- Kocam ve Olivia Pope hakkındaki dedikoduların nasıl başladığını biliyor musun?
- Do you know how the rumors about Olivia Pope and my husband got started?
Açıkçası, Eyalet Yüksek Mahkemesi için sıradaki kişinin siz olduğu hakkında dolaşan dedikoduların farkındasınızdır.
Obviously, you are aware of the rumors floating around that you are next in line for State Supreme Court.
- Çocukları getireyim mi? - Bayan Florrick, ikinizin ayrı dairelerde kaldığınız dedikoduları hakkında açıklama yapabilecek misiniz?
Mrs. Florrick, can you address the rumors that you two are still living in separate apartments?
Meğer Jory deli değilmiş.
"to see if there is any truth to these rumors. " it turns out jory was no lunatic.