Runners translate English
667 parallel translation
- Çığırtkanlar yerini belirledi mi?
Did the runners spot it?
Şefleri, mesajını alınca 200 adam daha göndereceklerine söz verdi.
The chiefs have promised 200 more runners once you drum out the call.
Saidi, kabilelere haber ilet.
Saidi, send out the runners, drum up the tribes.
Bu akşam aramızda en cesur kuşatma yarıcısı bulunuyor Yanki topları arasından sıyrılıp geçerek gelen ve bizlere bu akşam giymekte olduğumuz yün ve dantel kumaşları getiren kişi.
We have with us tonight, that most daring of all blockade runners... whose fleet schooners, slipping past the Yankee guns... have brought us here the very woolens and laces we wear tonight.
Mesajcılar, müfreze komutanlarına ateş olsun, olmasın harekete geçeceğimizi iletin.
Runners, notify the platoon commanders that we go over, barrage or no barrage.
Ancak kahyalarımızı takviye almak için yolladık.
But we've sent out runners for supplies.
- Kahyalarımız bu sabah uyuşturucu getirdi.
Our runners arrived with anesthetic this morning.
Başta mı gidiyorlar, arkadan mı geliyorlar görürsünüz.
See if they're front-runners or come from behind.
Cadı casuslarını gönderip eleştirmenleri barlardan.. .. müzelerden veya her nerede yuvalanmışlarsa oralardan toplatmıştır.
The witch must have sent out Indian Runners, snatching critics out of bars, steam rooms and museums or wherever they hole up.
Haberciler göndereceğim. Bütün kabilelerden Apacheler buraya gelecek.
I will send out runners, Apaches from all tribes will come here.
Bir haberci gönderirim. Tekne birkaç gün içinde gelir.
I'll send runners downriver, the boat'll be back for you in a few weeks.
Onlar muhteşem koşucular.
They are great runners are runners.
- Habercileri hazır tut.
- Keep some runners handy.
İşte koşanların listesi.
Here are the lists of runners.
Paspaslama, silme, koltukları ve halıları süpürme.
Mopping, sweeping, vacuuming the seats and the runners.
Şey, zamanında ben de koşucular görmüştüm.
Well, I've seen some runners in my time.
Şamdanlarından ve masa örtülerinden.
Your candlesticks and table-runners.
Alman abluka kaçaklarının düşmanın yaklaşması halinde gemiyi batırma emri vardır.
German blockade runners... have orders to scuttle at the approach of an enemy.
Tokyo abluka kaçaklarının gemici şarkısını bilir misin tayfa başı?
You know the chantey of blockade runners out ofTokyo, Bo'sun?
Beşinci yarışın koşucuları şu şekildedir...
In the fifth race the runners are as follows...
Köşeyi döneriz.
We'll be rich, we old prairie runners.
Pastor Kardeşler Müze'nin en hızlı koşucularıdır.
The Pasztor boys are the best runners in the whole Museum.
Köpekleri hep bir numarayı arıyor ve işleri kalabalık alanlarda yürütüyorlar.
The runners are given one phone number and it's always a public business.
Amerikalı'nın en az 200 köpeği var.
The Americano has at least 200 runners.
Falco'nun da parasını ödemediği iki adamı var.
And Falco's got two runners he ain't paying for.
Taşıyıcılarımızdan biri 11.000 kaptırmış.
One of our runners got hit for 11 grand.
Serifken, rom tüccarlar sahile tonlarca içki depolad ve bir damlasn dahi kaybetmediler.
When he was sheriff, the rum runners landed tons of booze on the beach - - And never lost a drop. He ought to be able to hold on to your water for you.
Kumadamlar kaçakları imha eder.
Sandmen terminate runners.
Nesne ve kelimenin ikisi de sayılmayan kaçaklarla ilgilidir.
The object and the word both relate to runners who have not been accounted for.
Sayılmayan kaçaklar : 1056.
Unaccounted runners : 1056.
Belki hepsi kaçak değildi.
Maybe they weren't all runners.
Kaçakları öldürürsünüz.
You kill runners.
Kaçakları hep öldürdünüz.
You have always killed runners.
Kayıp kaçakları bulmak için görevlendirildiniz.
You were assigned to locate missing runners.
Rüzgâr...
The wind coming off the lake, it was so cold it used to freeze ice to the runners of our sleds, to our hands, to our faces. The wind...
Planıma iyice baksanıza. Kızak ayakları daha kıvrık olacak.
If you study my design, you'll see there's more curve in the runners.
Bigwig, koşuculara ihtiyacım var.
Bigwig, I need runners.
Koşucular!
Runners take your mark!
Ay Koşucuları da Van Courtland Rangers'ların yanında.
We've got the Moon Runners, right by the Van Courtland Rangers.
Uyuşturucu kaçakçıları, uyuşturucudan beyni bulanmış kaçakçılar.
Drug runners, spaced-out drug runners.
Silah kaçakçısı olduklarını?
Gun-runners?
... bayrak yarışçılarının hepsi hazır ve yan hakemlerin yerlerini alıp almadıkları... Tansiyon yükseliyor...
- -whether all the relay runners are ready, and the track referees are in position.
Koşucular!
Runners!
- Koşucu musunuz?
- You runners?
Simsarlar bu emirleri merkezdeki tüccarlara bildirir.
The runners hand those orders to the traders in the pits.
Atıcı kendi yerine döndüğüne, koşucu ikinci ve üçüncü için koşar.
When the pitcher goes into his wind-up, the runners break for second and third.
Uyuşturucu kaçakçıları.
Drug runners.
- Ama bu doğru değil.
I've sent 20 runners around with the news that the entire Spartan army is marching north. - But that's not true.
Ve Barbara'nın giydiği, o muhteşem elbise
Now these two, they were runners up last year... so they must stand a very good chance this time. And that magnificent dress that Barbara's wearing
- Daha fazla taşıyıcı lazım.
I need more runners.
Almanlar 4-2-4 oynayacak. Kalede Leibniz var. Arka 4'lü :
The Germans playing 4-2-4, Leibniz in goal, back four Kant, Hegel, Schopenhauer, and Schelling, front runners Schlegel, Wittgenstein, Nietzsche, and Heidegger, and the midfield duo of Beckenbauer and Jaspers.