Sarışın translate English
14,418 parallel translation
Sarışın mı, zeki mi yoksa diğeri mi?
Or other guy. Sekara really needs a new nickname.
- Uzun, sarışın?
- Tall blonde?
- Kız sarışın.
She's blonde.
Özellikle Jenny adındaki sarışın.
Especially this hot blonde named Jenny.
Sarışın arkadaşın yanındaki ironik tişörtlü olan.
You, in the printed non-ironic tee beside the too-friendly blonde.
Aslında bana sarışınların daha eğlenceli olduğunu da öğretti.
Actually, you know, he also taught me that blondes are more fun.
Hadi. 1.70 boyunda, sarışın.
She's about 5'8 ".
- Sarışın kızları.
Blonder women.
Sarışın mı? Esmer mi?
Brunette?
Aynen, son sevgilim bana doğal sarışın olduğunu söylerdi ama sonra kış geldi ve vücudundaki kıllar tekrar çıktı...
Yeah, my last boyfriend told me he was naturally blond, but then in the winter, when his body hair grew back.
Sarışınımızın bir yüzü varmış.
Our blonde has a face after all.
Sarışın, ikinizin de çalıştığı o şuç örgütünden... iş arkadaşın.
You're looking for your friend. The blonde. Your colleague in the criminal organization you both work for.
Sarışını aldık. Ve onu sorguladık.
We took the blonde and we questioned her.
SB'nin yeni mümessili. Sarışın.
The new SB Pharma rep.
Spor arabası, saç dökülmesi genç sarışın bir eşi olmadı.
♪ No sports car, hair plugs, young blonde wiveses ♪
Dışarıda insanların nasıl yaptıklarını dahi bilmedikleri birçok sihrimsi şey var.
There's just stuff out there. There's a lot of nothing spells that people don't even know they're doing.
Son zamanlarda saçlarının rengini açmış sonra da sarıya boyamış ama hala pembe-mor rengi görebiliyorsun.
Her hair was recently stripped and then dyed blond, but you can still see some of the magenta underneath.
Haklısın savaş dışarıda,
You're right, the fight is out there,
Hayır, bu bir asansör! Dışarı bakın.
No, it's an elevator!
Erkekler geldi ve onların gelme nedeni, bokumuzu dışarı atmak....... "alan da erkek var" diyoruz çünkü herkesin alan da erkek olduğunu bilmesini istiyoruz....... bu yüzden de kimse ne harekete geçer ne de çok heyecanlanır.
Oh, when the men come and they only come, by the way, to take our shit away, we like to say "man on the land" so everyone knows there's a man on the land, so nobody gets triggered, or too excited.
Altın sarısı mı Çünkü biliyorsun, bu adil değil.
Is gold yellow? Because, you know, that's not fair.
Herkesi dışarı çıkarmalısın.
You need to get everyone out of there.
Dışarıda, yüzden fazla ajanımızın ölümüne sebep olacak listeyi satan biri var.
There's someone out there selling a list that could have over 100 of our agents killed.
Belki dışarıda koşuyordu. Ayakkabılarını bağlamak için eğildi. Nefesini tutup gerindi.
Maybe she's out running, uh, bent over to tie her shoes, catch her breath, stretch.
O garip sarılışında mı bu takip cihazını yerleştirdin?
Did you put this tracker on me when you gave me that awkward hug?
Hücrelerin Dünya'nın sarı yıldızından yeterince radyasyon emdiği zaman güçlerin geri gelecek.
But have faith, Kara. Once your cells have reabsorbed sufficient radiation from Earth's yellow star, your powers should return.
Güvenlik onu dışarıya götürmeden evvel 200 lise son sınıfına içki içip araba... -... kullanmanın inceliklerini anlattı.
He basically gave a tutorial on how to drink and drive to 200 high school seniors before school security dragged him off stage.
Dışarı çıkmalısın.
You can still back out.
Karın bölgende bir delik var ve hareket edersen tekrar açılacak ve dışarı deliler gibi kan fışkıracak.
You've got a hole in your abdomen. And if you keep moving, it's gonna re-open and blood is gonna gush out of you like Christmas.
Okul saati sırasında dışarıya çıktın.
You went to indecent place during school hours.
Dışarıdaki sıfırcıların hepsi aşıyı uyguladığım herkes artık senin kontrolünde.
All those Zeros out there, all the ones I just vaccinated, they're under your control now.
Bu hazinenin büyük bir kısmı bulunamamış yani hâlâ dışarıda bir yerde olduklarını farzedebiliriz.
Most of this treasure wasn't recovered, so it's safe to assume a lot of it's still out there.
Dışarıda bir yerde, aramakta olduğumuz 130 yıllık bir korsan hazinesi mi yoksa onu bulmanın anahtarının 40 yıllık bir Betamax kasedinde olması mı.
Somewhere out there there's a 130-year-old pirate treasure that we're looking for, or that the key to finding it is on a 40-year-old Betamax tape.
Görevli arkadaşlar. Hanımefendiyi dışarı alır mısınız lütfen?
Security, can you escort the lady outside please?
Blake bana izin verdi, ama onların benim izimi Polis merkezine kadar sürmelerini istemem, bu yüzden dışarıdan bir yerden yapmalıyım.
I have Blake's permission, but I can't risk having it being traced back to me from Metro, so I need to outsource it.
Ramos'u öldürdüler ve insanların onun dışarıda olduğunu ve para akışını devam ettirdiğini düşünmesine izin verdiler.
They killed him, and they let the fact that people thought he was still out there keep the money flowing.
Kara borsanın sarı sayfaları yani.
Basically, it's a black market Craigslist.
İçlerindeki havayı dışarı çıkarmamız gerekiyor. Göğüslerine beş saniye boyunca sıkıca bastırın ve havayı duyacaksınız.
Press firmly on their chests for five seconds, and then you'll hear it!
Evet geldim, hadi bu sonunu bildiğimiz hikayenin devamını dışarıda konuşalım!
Yes, I did, and for more on this breaking story, let's go to me, outside!
Kurbanın vücudu otelin dışarısındaki çöplükte, Otelin havlularına sarılı halde bulunmuş
The victim's body was found in a dumpster outside the hotel wrapped in hotel towels.
Az önce bir uzay canavarının kıçından dışarı uçtuk.
We just flew out of a space monster's butt. Oh!
Evet, ama sessizlik konisi yüzünden üssün tıbbi kayırlarını dışarıdan hacklemeyeyiz... -... bu yüzden içeri giriyoruz.
Yeah, but because of the cone of silence, we can't just hack the base's medical records externally, so we're heading in.
Yarın, karakterim birden odaya dalacak, bu koltuktan sıçrayacak, ve şu camdan dışarı atlayacak.
Tomorrow, my character darts into the room, leaps over this couch, and jumps through that glass window.
Dışarıda çok fazla yırtıcı var adamın biraz daha spesifik olması lazım.
There's a lot of Tigers out there, man, you've got to be more specific.
Yakın zamanda dışarıya çıkacak gibi görünmüyor.
Oh, yeah, he's not coming out any time soon. All right.
Jordie'nin babasının dışarıya park ettiğini gördüm. Sonra bir çığlık duyuldu.
I heard Jordie's dad pull up outside, and then there was this shout.
Ebeveyn olmak kolay bir şey değil. Çocuğuna ne zaman sarılacaksın onu ne zaman öldüreceksin bilemiyorsun.
It's not easy being a parent, knowing when to hug your child, when to kill him.
Siz dışarıdayken Bay Beemer'ın bilgisayarını hackledim.
I cracked Mr. Beemer's computers before you were out the door.
O çatlak kız yüzünden dışarı bile çıkamayacak mıyım? Onların hepsini dikkat çekmek istediği için yaptı.
That's not right, monk.
Kanamasını durdurmaya çalışıyordum ama çocuğa sarılmaya devam etti.
And I'm trying to stop her from bleeding, but she just held on.
Tuttuğun takımın logosu dışarıda ve içeride ezeli rakibinin logosu var ona sıçıyorsun.
You root for your team on the outside and you poop on your rival's team on the inside.