Scarlet translate English
916 parallel translation
Kırmızı, dört numara!
Scarlet, number four!
- İyiyim sadece kızıl oldum.
- Okay, just a touch of scarlet fever.
Az önce bir Al Tangara gördüm zevk için taa Florida'dan buraya uçmuş olmalı.
I saw a scarlet tanager which must have flown all the way from Florida just to enjoy it.
- Bunu asla giymem diyorum...
And a length of the scarlet.
Ayrıca kırmızı ile altın sarısı olandan da bir parça.
And a length of the scarlet, and some of the gold silk.
Kadife ceketleri ve kırmızı yelekleri.
With their velvet doublets and scarlet waistcoats,
günahlarınız kıpkırmızı da olsa onları kar gibi beyaz yapabilirim.
"though your sins be as scarlet, yet i will make them white as snow"?
Kızıl hastalığını salgın hâline gelmeden durdurmayı umuyorum.
I hope they can stop this scarlet fever before it becomes an epidemic.
"Doğduğum yer olan Scarlet'ta..."
"In Scarlet Town where I was born,"
Kapısı kırmızı.
It has a scarlet door.
Görüyorsun Scarlet, senin için deli oluyorum.
See here Scarlet, I'm crazy about you and always have been.
Zengin ve pahalı giysilerle kendilerini donattılar, mavi, mor, kırmızı örtüler ve Mısır'da dokunmuş ince kumaşlarla.
And they adorned themselves in rich apparel and costly array, with veils of blue and purple and scarlet, and fine twined linen wrought in Egypt.
Zavallım kızamık geçiriyor.
The poor dear's just getting over scarlet fever.
Kızamık, zavallı küçük şey.
Scarlet fever, poor little thing.
- Scarlet Circle. Bir dedektif romanı.
- The Scarlet Circle, A whodunit.
Paristen yeni gelmiş. Mavili, pembeli, kırmızılı!
Blue ones, pink ones, scarlet!
Kızıl kral yılana benziyor, Amerika sürüngenlerinin en yakışıklısı. İşte...
It looks like the scarlet king snake, handsomest of American reptiles.
Stop. " " Ayrıca, hükümetimiz, oy birliğiyle Kaptan Haddock'u Şeref Madalyası ile ödüllendirme kararı almıştır.
Unanimous government vote to give Grand Cordon of the Order of the Scarlet Cheetah to brave Captain Haddock.
Scarlet'den bir şeyler, lütfen.
Something of Scarlet, please.
"... günahlarınız kıpkırmızı da olsa...
"... though your sins be as scarlet...
Karın kızıl hastalığı olduğuna emindi, ama sadece küçük bir deri tahrişiymiş.
Your wife was sure it was scarlet fever, but it's just a minor skin irritation.
Kızıl Bakire.
Oh, Scarlet Maid.
Kızıl Bakire, ününüz çok yaygın.
Scarlet Maid, you've got quite a reputation.
Yin Yang Silahşörleri ile Kızıl Bakireyi görmeyi beklemiyorduk.
Didn't expect Yin Yang Swordsmen Scarlet Maid there.
Yin Yang Silahşörleri ve Kızıl Bakire!
Oh no! Yin Yang Swordsmen along with the Scarlet Maid!
Olsun, bu sayede herkes görüp, bilecek ki Kızıl Bakire ve Yin Yang Silahşörleri benim ellerimde ölecekler.
It's so that I can display to everyone that they know the Scarlet Maid and the Yin Yang Swordsmen will die at my hands.
Şefimiz Kızıl Bakire ve Yin Yang Silahsörlerinin Lavta ile ölmelerini istiyor.
Our chief wants the Scarlet Maid and Yin Yang Swordsmen to die under the Lute.
Kızıl Bakire?
Scarlet Maid?
Kızıl Bakire çok esaslı biri basit bir bıçağı böylesine kullanmak.
Scarlet Maid is really something, using such an ordinary knife so well.
Uygar çağın en büyük sarsıntısını hatırlayalım o altın zaferleri, o kıpkırmızı suçları.
Recall the greatest shock of modern times those golden victories, those scarlet crimes.
Şuna bakın, ipek cepken, kadife pantolon, kırmızı ceket, kafada külah!
A silken doublet, a velvet hose. A scarlet cloak! And a sugar-loaf hat!
Görebileceğiniz en namuzsuz çifttir ama.
As scarlet a pair as ever you saw.
Kızıl, difteri kızamık, boğmaca, kabakulak...
Scarlet fever, and diphtheria, and measles, and whooping cough, and mumps.
Ve mezarların üzerindeki kırmızı sardunyalar.
And the scarlet geraniums on the graves in the cemetary.
Bir haber alır almaz kıpkırmızı kesilir.
They'll be in scarlet straight at any news.
Kızıl kan aktı,
Let the scarlet blood flow,
Ve o kadın kırmızılar giyip altınla süslenilmiş!
And the woman was arrayed in scarlet colours and decked in gold!
İncir sırrını yeterince sakladıktan sonra birdenbire patlar ve yarığın içindeki kırmızıyı görürsünüz.
And when the fig has kept her secret long enough... so it explodes, and you see, through the fissure, the scarlet.
Bu tıbbi olarak kanıtlanabilir. - Bu arada benim küçük kızım kabakulak, kızıl ve kızamıkçık geçirdi.
By the way, my little girl has had the mumps, scarlet fever, and German measles.
Onu soyup kırmızı bir giysi giydirdiler.
And they stripped him and put on him a scarlet robe.
Hayat kadınlarını merak ediyoruz.
scarlet women.
"Erzsebet" ve "Elizabeth" Macarca, ama o daha çok iffetsiz Kontes diye bilinirdi.
"Erzsebet" is "Elizabeth" in Hungarian, but she was best known as the scarlet countess.
Kızıl ateşinden kaynaklanan... romatizmaya bağlı atar damar yetersizliği... ve sol kalp kapakçığı genişlemesi.
rheumatic aortic insufficiency due to scarlet fever, and dilation of the left ventricle.
Kızıl hastalığı. Bu Almanların iğrendirici özelliklerinden biriydi.
It had scarlet fever and this age a nojenta thing for the Germans.
Acısı onu öldürdü, tek kızımız kızıl hastalığından 20 yaşında ölmüştü.
- She died, monsieur. Of grief at the death of our only daughter. From scarlet fever.
Kızınızın kızıl hastalığı yüzünden öldüğünü söylemiştiniz.
Your daughter, Paulette, never died of scarlet fever, did she?
Barry, askerlerin kırmızı ceketlerini ve kibirli havalarını gıptayla izliyordu.
Their scarlet coats and swaggering airs filled Barry with envy.
Bette Davis'in filmde Scarlet O'Hara rolünü oynayacağını da öngörüyorum. Windsor Dükü'nün Bayan Simpson ile asla evlenmeyeceğini de.
I also predict that Bette Davis... will play the part of Scarlett O'Hara in the movie... and the Duke of Windsor will never marry Mrs. Simpson.
Eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir.
An ape's an ape, a varlet's a varlet though they be clad in silk or scarlet.
Genç tanrı ayağa kalktığında kızıl horoz öter.
The scarlet cock struts when the young God rises.
Sizdeki karşılığı...
Scarlet fever.